Röportaj: Nihayet ETA artık yok! (Akın Özçer)

Ayrılıkçı/milliyetçi terör örgütü ETA’nın hikayesini yazan Akın Özçer: “ETA, Franco İspanyası ile savaşmak üzere örgütlendi ama demokratikleşen İspanya ile savaşı sürdürdü ve sonunda demokratik hukuk devletine yenildi. En yanlış stratejisi şiddeti siyaset aracı olarak kullanması, bunda ısrar ederek, aynı hedefe demokratik yollardan varmak için siyaset yapma olanağını elinin tersiyle itmiş olmasıydı.”

Agur, ETA Artık Yok, emekli diplomat Akın Özçer’in ayrılıkçı terör örgütü ETA’nın 59 yıllık hikayesini anlattığı kitabı. İspanya’da Franco diktatörlü-ğünde örgütlenen, 80’lerde ülkenin demokratikleşme adımlarına rağmen sadece kendi varlığını sürdürmeye odaklanan ve nihayet 2018 yılında kendi kendini fesh eden bir örgüt ETA. Hikayesi de okunmaya değer çünkü ETA’ya tek taraflı silah bıraktıran stratejiler, terörle mücadele eden tüm aktörleri yakından ilgilendiriyor.

Florencio Dominguez’in tespiti: “ETA bombadan çok kağıt üretmiş”. Bir yönetim merkezinin elinden geçip dünyanın dört bir yanındaki üyelere ulaşan milyonlarca belgeden söz ediyorsunuz. Bunu okuyunca kitabın 700 sayfa olması hiç şaşırtıcı olmadı. Sizin için nasıl bir hazırlık ve yazım süreciydi?

ETA ile ilgili araştırmalarıma Madrid’deki görevim sırasında (1994-98) başlamıştım. Terör örgütü o dönemde gerilemekte olmakla birlikte ses geti-ren eylemleri vardı. Örneğin eski Başbakan, o dönem ana muhalefet lideri olan José Maria Aznar’a yönelik suikast girişimi. Aznar’ın zırhlı aracı ikamet ettiğim semtte bombayla havaya uçmaktan kıl payı kurtulmuştu.

ETA Bask milliyetçiliğinin ürünü. ETA’yı anlamak için Bask milliyetçiliğini bilmek, bunun için de XIX. yüzyıla kadar gitmek gerekiyor. ETA’nın ürettiği belgeler ve üzerine yazılanlar bir yana, Bask milliyetçiliğinin tarihini, mitlerini ve kurucusu Sabino Arana’nın ideolojisini özümsemek gerekiyor.

Bu konulardaki araştırmalarım Büyükelçilikteki görevimin ötesine taşınca edindiğim bilgileri bir kitaba aktardım. Madrid dönüşü iki ciltlik “Eus-kal Herria: İspanya siyasi tarihinde Bask milliyetçiliği” (1999) yayımlandı. Konuyu izlemeye devam ettim. ETA terörü zayıflamış ama bitmemiş, Bask milliyetçilerin siyasi manevraları sürmüştü. Bu kez İspanya’nın anayasal düzeni ve terörle mücadele politikasını öne çıkaran “ Çoğul İspanya: anayasal sistemi ve ayrılıkçı terörle mücadele modeli (2006)” çıktı. Bu kitapta doğal olarak bir öncekinde yer alan konulara da girdim. ETA her iki kitapta da vardı kuşkusuz. ETA 20 Ekim 2011’de silah bıraktı. Bir ay sonra İspanya’da Profesör Jésus Eguiguren’in ETA’nın son dönemini anlatan “ETA, las claves de la paz” (ETA, barışın anahtarları) başlıklı kitabı yayınlandı. Kitap Eguiguren’in sosyalist Zapatero hükümetinin temsilcisi olarak ETA temsilcileriyle Cenevre merkezli Henri Dunant İnsani Diyalog Merkezi aracılığıyla yürüttüğü ve terör örgütünün uzlaşmaz tutumu nedeniyle sonuca ulaşmayan diyalog sürecini anlatıyor. ETA silah bırakmış ama henüz silahlarını teslim etmemiş, kendini feshetmemişti. Bu konuda son kitabı yazmak için bu süreci 3 Mayıs 2018’de tamamlanana kadar izledim. Dolayısıyla, “Agur, ETA artık yok” benim için zor olmadı. ETA ve bağlantılı konularda edindiğim tüm birikimimi kağıda döktüm.

Siz kitapta sondan başlamışsınız biz de öyle yapalım. ETA’nın ‘agur’ demesinde en etkili araç hangisiydi? 

ETA’nın “agur” (elveda) demesinde birçok faktör rol oynadı. Terörün hedef aldığı ülke olarak İspanya açısından en önemli faktör, Franco dikta-törlüğünün tasfiye edilip demokratik hukuk devletinin kurulmasıydı. Demokratik hukuk devleti şiddetten arındırılmış her türlü siyasi düşüncenin ifade ve temsil edildiği bir anayasal düzenin güvencesidir. Buna karşın ETA gibi kendi siyasi çözümünü şiddet ve terörle dayatmaya kalkan örgütlere karşı siyasi araçları, güvenlik güçleri ve yargısıyla her türlü önlemi de alır elbette. Ama bu önlemlerin ETA gibi komşu bir ülkede (Fransa’da) üslenen bir terör örgütüne karşı etkin olması o ülke makamlarıyla eşgüdüm içinde yürütülmesine bağlı. ETA’da bu eşgüdüm 80’lerin ortasına kadar sağlanama-dı.

İparralde’deki Fransız vatandaşı Baskların bu hikayedeki az üzerinde durulan önemli etkisinden bahsediyorsunuz. Neydi bu etki?

ETA’nın öyküsünün önemli bir bölümü İparralde’de, İspanya’dan kaçan Baskların yerleştiği, terör örgütü yönetiminin üslendiği, militan sakladı-ğı, silah ürettiği Fransız Bask bölgelerinde yazıldı. İparralde’de yaşayan Baskların etkin desteği olmadan ETA’nın serpilmesi, uzun yıllar yaşaması mümkün olmazdı elbette.

İparralde’deki Baskların ETA’nın serpilmesinde olduğu gibi silahlarının tesliminde ve kendini feshetmesinde de rol oynadığı yadsınamaz. Nite-kim ETA’nın silah ve mühimmatını gizlediği zulalarla ilgili bilgiler Fransız makamlarına İparralde’deki sivil toplum tarafından iletildi.

ETA diğer Bask milliyetçilerden farklı olarak devrimci savaştan, şehir ‘gerilla’sından söz edecek ölçüde aşırı sol ideolojilerden esinlenmiş bir örgüt. Ama aynı zamanda içinde rahipler ve dindar militanlar da var.  Nereye koymalıyız ETA’yı? Sol örgüt ya da nasyonal sosyalist denebi-lir mi?  

ETA, Arana’dan farklı olarak Bask milliyetçiliğinin ırkçılık ve köktendinciliğini reddetti. Irk yerine dil ve kültürü milliyetçiliğin ana unsuru saydı ve laikliği benimsedi. Bunda Nazizm ertesinde Fransa gibi laik bir ülkede serpilmesinin rolü var.

Marksizm-Leninizm ve Mao’dan Gramsci’ye kadar sol akımlarla flörtünün üç temel nedeni var. Birincisi, komünist partilerin örgütlenme biçi-minden esinlenmesi. İkincisi Lenin’in milli kurtuluş hareketlerine verdiği desteğe hayranlık duyması. Ama Stalin’in ve dönemin komünist partilerinin merkeziyetçi yaklaşımlarından rahatsızdı. Üçüncüsü de Euskadi’de işçi davasına destek çıkarak milli dava (Büyük Bask Ülkesi Euskal Herria’nın bağımsızlığı) için güç devşirme çabası.  ETA’nın 60-70’li yıllarda içinde birçok bölünmeye yol açmış çelişkili ve karmaşık ideolojik evrimini kısaca özetlemek kolay değil elbette.

Franco gitse de ardından gelen dönemler çok farklı görülmemiş ETA için. 82 seçimleriyle İspanya’da demokratikleşme süreci başlıyor. Eş-zamanlı olarak da örgütün eylemleri hız kazanıyor. Bu kontrast ilişkiyi anlamak güç…

ETA’nın Franco’nun ölümünden sonra Kral Juan Carlos’un girişimiyle başlayan demokrasiye geçiş döneminden başlayarak tanımına uygun bir terör örgütüne dönüşümü gerçekten çelişkili. Euskadi Cumhuriyeti’nin kurulacağına ilişkin beklentisi boşa çıkan ETA bu dönemde yapılan çalışma-lardan özerkliğe açık ama bağımsız Bask devletine kapalı bir anayasa çıkmasından ötürü teröre devam kararı aldı.

ETA gerekçe olarak İspanya’nın Franco’suz Frankizm dönemine geçtiğini iddia etti. Bu iddiadaki tek doğru Suárez hükümetinin Franco’dan esin-lenmiş terörle mücadele politikasını sürdürmesiydi. Bu politika ana hatlarıyla ETA’nın İspanya’daki terör eylemlerine Fransa’da karşı terör örgütleriyle karşılık verilmesine dayanıyor.

ETA’nın terörü özellikle Franco’cu orduyu hedef alarak tırmandırması sonunda İspanya’yı askeri darbenin eşiğine getirdi. 23 Şubat 1981 darbe girişimini Kral Juan Carlos önledi. Ardından 1974’den beri mevcut olan iki ETA’dan biri (p. m/ siyasi askeri) ateşkes ilan etti ve 1982’de kendini feshederek demokratik siyasete geçti. Öteki ETA (askeri) ise teröre devam kararı aldı.

Bu kararın ardında bazı maddi nedenler de vardı. Örgütün o dönem itibariyle terörist havuzu yıllarca var olmasına imkan verecek kadar genişti. Fransa’da iktidarda ETA’ya hoşgörüyle bakan Mauroy hükümeti vardı. Öyle ki ETA militanları İparralde’de planlanan terör eylemlerini yapmak için dağdan teçhizatlarıyla İspanya’ya geçiyor, eylem yaptıktan sonra aynı yoldan İparralde ’ye dönüp elini kolunu sallayarak dolaşıyordu.

Bir diğer anlaşılmayan konu 59 yılın sonunda bir müzakere süreci sonrası ulaşılan herhangi bir uzlaşma zemini olmaksızın ‘halkın içinde erime’ kararı alması. IRA ve FARC örnekleri böyle sonlanmamıştı.

ETA, başarısız bir diyalog süreci sonunda, sınırın iki yakasında yürütülen eşgüdümlü polisiye önlemler sonucu tek yanlı silah bırakmak zorunda kaldı. Sürecin başarısızlığının nedeni, ETA’nın görüşmelerde ısrarla siyasi konulara girmek istemesiydi.

Terör örgütlerinin diyalogla silah bırakma ve kendilerini feshetmeleri süreçlerinin bazı kriterleri var. İRA ile görüşmelerde ilk kez hayata geçirilen Mitchel kriterleri gibi. Bunlardan en önemlisi terör örgütleriyle sadece mahkûmlarının durumu gibi teknik konuların silahtan arınmış bir ortamda görü-şülmesi. Silah bırakmanın herhangi bir siyasi bedeli olmaması. ETA temsilcileri Eguiguren’le görüşmelerinde Bask sorununun hedeflediği gibi çözü-müne kadar silah bırakmaya yanaşmadığı için diyalog süreci başarısız oldu. Burada vurgulanması gereken bir başka önemli husus örgütün AİHM onayıyla yasaklı siyasi kolu Batasuna’nın lideri Arnaldo Otegi’nin ETA’yı Sinn Fein lideri Gerry Adams’ın İRA ’ya yaptığı gibi küçük adımlarla silah bırakmaya zorlaması.

İnsan okurken ister istemez PKK ile mücadele konusunda mukayese yapıyor. Çok farklı tecrübeler olduğu aşikar ama yine de benzeşen ve ayrışan yönlerini özetlemekte fayda var sanırım.

ETA birçok yönden PKK’dan farklı. İkisi de komşu ülkede üslenmiş olsa da biri demokratik bir ülke olan Fransa, diğeri ülkenin kırsal kesimine hâkim olamayan Irak. ETA kentleşmiş alanlarda şehir gerillası tipi eylemler yaptı. PKK ise kırsal kesimde de etkinlik gösterdi. ETA kör terör yaptı ama çoğunlukla selektif hedeflere yöneldi. PKK’da kör terör ağırlık taşıyor.

İki örgüt arasındaki en büyük fark, PKK’nın özellikle Suriye’de ABD ve Batılı devletlerin vekalet savaşını yürütüyor olması. Son dönemde bu devletlerin müttefiki mertebesine kadar yükselmiş bulunuyor. Bu nedenle, parasal kaynakları çok, silah, mühimmat sıkıntısı yok. ETA bir dönem Fransa’nın kabul edilemez hoş görüsüne sığınmış olmakla birlikte sırtını büyük bir ülkeye hiç yaslayamadı.

İki terör örgütü arasındaki benzerlik ise, silahla siyaset yapmaları. Bu örgütlerin ellerindeki silahın alınması için demokratik hukuk devletinin şiddete dayanmayan ayrılıkçılık dâhil her türlü siyasetin önünü açması gerekir.

Peki, İspanya’nın terör ile mücadele politikalarının bizim kendi meselemize dair söylediği en önemli şey ne sizce?

Bir önceki cümlede altını çizdiğim husus. Şiddete dayanmayan ayrılıkçılık dâhil her türlü siyasetin yasal çerçevede yapılabilmesi gerekir. Sağcısı solcusu, ayrılıkçısı, milliyetçisiyle herkesin teröre, kanla siyaset yapılmasına karşı birleşmesi ancak böyle sağlanır.

ETA kiminle savaştı? Kime yenildi? En yanlış stratejisi neydi?

ETA, Franco İspanyası ile savaşmak üzere örgütlendi ama demokratikleşen İspanya ile savaşı sürdürdü ve sonunda demokratik hukuk devletine yenildi. En yanlış stratejisi şiddeti siyaset aracı olarak kullanması, bunda ısrar ederek, aynı hedefe demokratik yollardan varmak için siyaset yapma olanağını elinin tersiyle itmiş olmasıydı.

ETA bitti, Bask sorunu ya da Bask milliyetçiliği bitti mi?

ETA bitti; dolayısıyla İspanya’da terör sorunu sona erdi. Ama Bask sorunu devam ediyor. Bask milliyetçi partiler, ETA’nın tabanındakiler dâhil şimdi Euskadi’nin bağımsızlığı için demokratik çerçevede siyaset yapıyor.

Star, Açık Görüş
26 Ocak 2019

 

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et