Türkiye’de Liberalizmin Talihsizliği

Liberalizm, hepimizin de bildiği üzere Türkiye’de kendisine yer bulmakta zorlanan bir ideoloji olagelmiştir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta daha çok kavram olarak liberalizmden bahsettiğim. Çünkü aslına bakarsanız liberal değerlere, farkında olsun veya olmasın hem siyasîler hem de insanlar, çok da yabancı değiller. Buradaki talihsizlik daha çok kavramın kullanılması noktasında. Peki ama Türkiye’de bu kavramın talihsizliğinin nedeni ne? Neden liberalizm kavramı gerek bireyler gerekse siyasîler tarafından kullanılmamaktadır?

Bu konuda iki grubun tutumunu birincil sebep olarak görebiliriz. Bu gruplardan biri medya organları/medya yüzleri diğeri ise siyasîlerdir.

Bizim medyamızda kendisini liberal olarak tanımlayan, medya organları tarafından liberal olarak sunulan medya yüzlerine bakıldığında bu kavramın toplum ve siyasîler tarafından neden kullanılmadığını anlayabiliyoruz. Ağızlarından özgürlük kavramı çıkan herkesi liberal olarak tanımlayacaksak eğer, sosyalistler dahi liberal olarak karşımıza çıkabilir. Çünkü bilindiği üzere “özgürlük” kavramını kullanarak içini en çok boşaltanlar sosyalistler olmuştur. Öyle ki medya iyice ileri giderek liberal olduğunu söyledikleri bazı yüzler kendilerini liberal olarak tanımlamamalarına rağmen hâlâ o kişilerden liberal diye bahsedilmektedir. İsim de veririm. Merak edenleriniz vardır belki! Cengiz Çandar, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Oya Baydar, Hasan Cemal, vs. Bu tutumdan sonra ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Liberal olarak tanıtılan bir yazarın darbesever veya darbe destekçisi olduğunu görebiliyoruz. Liberal olduğu söylenen diğerinin ülke insanını aşağıladığını ve onların bilinçsiz olduğunu söylediğini işitebiliyoruz.  Bir başkası, diğerinin bıraktığı yerden alarak bilinçsiz olan bir halkın seçtiği temsilcinin meşru olamayacağını söylediğine şahit olabiliyoruz. Bunlar da yetmezmiş gibi öteki de liberalizmi hayat şekli üzerinden okuyarak halktan kopuk bir resim çiziyor. Bu durumda Kemalist entelijansiyanın farklı olmayan bir hali resmediliyor.

Türkiye’de gerçek manada liberalizmin kendisine alan bulabilmesi için her şeyden önce bu yanlışlıkların giderilmesi gerekmekte ve bunun için de önce medyanın ağzına özgürlük kelimesini alan herkesi liberal diye tanıtmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Bununla birlikte Hayek’in tabiri ile “gerçek liberalizm”i anlatan daha çok medya yüzüne ihtiyaç var.

Liberalizm adına Türkiye’deki diğer talihsizlik ise merkez-sağ partilerin bu kavrama karşı duyarsızlığıdır. Çünkü liberalizm Türkiye’de kendisine merkez-sağ partiler içerisinde yer bulabilmiştir. Merkez-sağ partilerin programları ve politikaları incelendiğinde, az veya çok, liberal fikirleri görebilmek mümkündür. Bu siyasî partiler programlarında ve politikalarında, siyasîler ise söylemlerinde liberal değerlere yer vermekte fakat bu değerlerin kaynağından yani liberalizmden bahsetmemektedir. İnsan hakları, piyasa ekonomisi, din ve vicdan özgürlüğü, sivilleşme genel tutumlarını oluşturmasına rağmen bu değerleri dünyaya ve insanlığa armağan eden liberalizmden bahsetmekten imtina ettiler ve etmekteler. Merkez-sağ gelenek içerisinde, Turgut Özal müstesna, hemen tüm partiler ve siyasîler buna dahildir. Turgut Özal açık bir şekilde liberal ekonomiden bahseder ve bunun partisinin temel politikası olduğunu dillendirirdi. Oysa onun dışındakiler sadece liberal değerlere vurgu yapmakla yetinmiş ve fakat liberal veya liberalizm kelimesini kullanmaktan kaçınmışlardır.

Türkiye’nin siyasî tarihine baktığımızda merkez-sağ partilerin tek partili iktidarlarının 38 yılı bulduğunu görmekteyiz. Bu süre zarfında bu partilerin başarılarında liberal değerlerin büyük bir payı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Fakat nedense liberal değerlere verdikleri önemi kavramın kendisine vermemektedirler. Bu durumda karşımıza; liberalizmin itibarı ile kendilerine meşruiyet sağlamaya çalışan liberal olmayanlar karşısında liberal değerlerin başarılı sonuçlarını görüp politikalarında yer verenlerin, liberalizm kavramının itibar ve meşruiyetinden yoksun kalanları şeklinde bir tablo çıkmaktadır. Bu durumda liberal olmayanlar nedeniyle liberalizm itibar kaybına uğramaktadır. Oysa merkez-sağ partiler bu konuda gerekli özeni gösterip liberalizmin evrenselliğini göz önüne alabilir ve liberal değerlere olan yakınlıklarından da hareketle bu kavramın gerçekte ne olduğunun Türkiye’de tanınmasına ve Türkiye’de liberalizmin talihsizliğine son verilmesine yardımcı olabilirler.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et