Gazetelere düşen haber şöyle:
x x x
HSYK 2017-2021 Stratejik Plan Final Çalıştayı’nda dün konuşan (HSYK Başkan Vekili) Mehmet Yılmaz, hâkim ve savcıları “hukuk evliyaları”na benzeterek hukukun onların omuzlarında ayakta durduğunu vurguladı. Yılmaz, “Şimdi sizin hakkınızı teslim etme zamanı. Tekrar adaletli bir terfi sistemi, adaletli bir atama tayin sistemi oluşturup kurumsal iş barışını sağlamak umudu ve arkadaşlığı güçlendirme zamanı” açıklamasını yaptı.
Yılmaz, 2014’te göreve geldiklerinde morali bozulmuş bir teşkilatla karşılaştıklarını söyledi. Mağduriyetleri gidermek adına hareket ettiklerini anlatan Yılmaz, işe başlar başlamaz büyük saldırı altında kaldıklarını, ‘Saray’ın HSYK’sı’, ‘Hükümetle işbirliği içindeki HSYK’ şeklinde suçlandıklarını belirterek özetle şöyle konuştu:
“Amacı adalet olmayan, Sayın Bülent Arınç’a suikastla ilgisi bulunmayan kozmik oda araması gibi, amacı casusu ortaya çıkarmak olmayan askeri casusluk davaları gibi, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturması, Ergenekon ve Balyoz davaları gibi amacından saptırılarak adaletin kirletildiği davalar, çöken güvenilirlik ve saygınlık, böyle bir manzara devraldık. Her kamu görevinde tarafsızlık asıldır. Ama hâkim ve savcılık mesleğinde tarafsızlık olmazsa olmazdır. Tarafsızlık yoksa hâkim ve savcılık yoktur. Hâkim usulsüz dinleme kararı vermiş. Bunu dikkatsizlikle vermişse, cezası kınama veya uyarmadır; ama bu usulsüz dinleme olayını, adalet dışı amaçla, mensubu olduğu grubun menfaatleri için yapmışsa, adalet araç olarak kullanılmışsa, yani adalete ihanet edilmişse vereceğiniz ceza bellidir. Siz de olsanız, biz de olsak bellidir.
Emanetinize hiç ihanet etmedik. Sonuna kadar da ihanet etmeyeceğiz. İnanınız, müzakerelerimiz kıran kırana geçiyor, her kelimenin üzerinde duruluyor. O nedenle hiçbir soruşturmada ve verdiğimiz hiçbir kararda eleştirdiğimiz kişilere benzemek istemiyoruz. Aynı çizgi korunacak. Yargının çökertilmesine izin vermeyeceğiz. Yargının çökertilmesi, devletin çökertilmesidir, onun bilincindeyiz.”
x x x
Taha Akyol ve aynı kafadaki yazarlar her fırsatta, her vesileyle yargının önemini vurguluyor. Daha iyi bir yargı için eleştiri ve öneriler dile getiriyor. Ne var ki bunlar çoğu zaman bilinçli veya bilinçsiz şekilde eksik bilgiye dayandırılıyor. Sadece hükümetin yargıya müdahalelerinden dem vuruluyor ve yargının karşılaştığı tek problemin bu olduğu söyleniyor.
Oysa alandaki durum daha karmaşık. Yargı eskiden beridir bağımsızlık ve tarafsızlık özürlü. Bunda yürütme organının müdahaleleri kadar devlet iktidarının müdahaleleri ve yargıya egemen olan zihniyet de etkili. Ayrıca, HSYK yetkilileri tarafından defalarca belgelerle açıklandığı üzere yargı içindeki bir illegal yapılanma da bağımsızlık ve tarafsızlığı alenen çiğnemekte.
Bu durumda sopayı sadece hükümete sallamak hem yanlış hem de zararlı. Taha Akyol gibi yazarlara ısrarla basit bir soru yöneltiyor ama nedense hiç cevap alamıyorum. Tekrar sorayım: Yargı içinde bir Cemaat yapılanması var mı yok mu? Böyle bir yapılanma adaletin tecellisine engel olur mu olmaz mı? Varlığı pek çok olayla kanıtlanan bu yapılanma nasıl tasfiye edilecek? Hükümete ve parlamenter sistemde olduğumuza göre hükümetin kontrol ettiği yasamaya bu konuda bir görev düşer mi düşmez mi? Takip edilen yoldan daha etkili bir yol var mıdır? Varsa nedir? Allah aşkına bu hususlarda ne düşündüğünüzü açıklayın ki aydınlanalım ve umutlanalım. Bunu yapmadığınız sürece amacınızın veya davranışınızın niyetlenmemiş sonucunun yargı içindeki paralel devlet yapılanmasını gizlemek veya aklamak olduğu endişesinden kurtulamayacağız.
Değerli yazar, hukukçu, fikir adamı Taha Akyol bey, lütfen ses verin!