Madımak üzerine yeniden düşünmek

2 Temmuz 1993 tarihinde meydana gelen katliamdan dolayı Madımak, Sivas’ta bir otele ad olmanın ötesinde anlamlar kazanmış bulunmakta.

Madımak’ta yaşananlar etrafında şimdiye kadar bir sürü tartışma yapıldı. Madımak katliamı, hâlâ aydınlanmayan yönleriyle de vicdan ve bilinçlerimizi rahatsız etmektedir.

Madımak katliamından sonra kurulan birçok hükümet, Madımak konusunda hiçbir şey yapmadı. AK Parti hükümetinin başlatmış olduğu Alevi açılımı çerçevesinde yapılan çalıştaylarda Madımak, üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan konu oldu. Geçmiş hükümetlerin aksine AK Parti hükümeti, ilk defa Madımak konusunda somut bir adım attı. Devlet Bakanı Faruk Çelik, Madımak Oteli’nin kamulaştırılma işinin bitirildiğini duyurdu. Madımak’ın kamulaştırılma işinin tamamlanmasını gecikmiş olumlu bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.

Madımak katliamını sadece bir mezhebe mensup insanları ilgilendiren bir konu olarak değerlendirmek büyük bir yanlıştır. Madımak, herhangi bir mezhep grubunu ilgilendiren bir konu olmanın ötesinde bu toplumda insanım diyen herkesi ilgilendiren, direkt insanlığımızla ilgili bir husustur.

Kamulaştırılmasına rağmen Madımak Oteli’nin yerine ne yapılacağı henüz kararlaştırılmış değildir. Madımak Oteli’nin yerine müze, okul, park ve anıt yapılmasına yönelik görüşler ileri sürülebilir. Kişisel olarak Madımak Oteli’nin yerine ‘insan hayatına saygı’ anıtının yapılması gerektiğini düşünüyorum. İnsan hayatına saygının ve dokunulmazlığı konusundaki bilincin zayıflaması, günümüzün en önemli sorunlarının başında gelmektedir. İnsan, en şerefli varlık olduğu gibi, onun yaşam hakkına saygı göstermek de en yüce değerdir. Madımak’ta yok edilen, insan ve yaşam hakkıdır. Madımak’ı insan yaşamına saygının önemli bir sembolü haline getirmek lazımdır.

Madımak’ın insan hayatına saygının sembolü haline getirilmesi her şeyden önce o katliamda hayatını kaybedenlerle kendimiz arasında insani açıdan bir özdeşlik ve eşitlik ilişkisini ifade edecektir. İnsan hakları, onuru ve özgürlüğü açısından bütün insanların birbirine eşit olduğu değeri vurgulanacaktır. Yaşamanın inanan-inanmayan, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Müslüman-gayrimüslim herkesin hakkı olduğuna, bunun hiçbir şekilde bir ayrıcalığa indirgenemeyeceğine, hiç kimsenin gerekçesi ne olursa olsun diğer insanların hayatını ortadan kaldırmaya hakkı olmadığına, bir insanı ortadan kaldırmanın bütün insanlığı ortadan kaldırmak anlamına geldiğine dair evrensel mesajın hep gündemde tutulması gerekmektedir.

Madımak katliamı, bütün toplumda iyileşmesi zor büyük yaralara ve acılara neden olmuştur. İnsanlar, bu katliamdan dolayı hâlâ öfke ve intikam hissi içinde olabilirler. Ancak bugün, Madımak’ı bir öfke ve intikam aracına dönüştürmenin hiçbir erdemli tarafı bulunmamaktadır. Madımak’ın insan hayatına saygının sembolü haline getirilmesi, başka bir şeyi göstermeye yöneliktir. Madımak katliamı gibi geçmişte yaşanan büyük acılar karşısında yeni bir olgun insani tavrın geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Öfke, intikam ve şiddet hisleri, Madımak’ı hatırlamak değil, Madımak’ta olanları tekrarlamaya duyulan ilkel arzulardan başka bir şey değildirler. Olgun ve erdemli olan, Madımak katliamını, öfkelenmeden insan hayatına duymamız gereken saygının sembolü olarak hatırlamaktır. Madımak konusu hep gündemde tutulmasına rağmen Madımak’ın öfkelenmeden hatırlanması konusu ise yeterince gündeme getirilmemektedir. Madımak’ı hatırlama, hatırlatma ve unutturmama isteği doğaldır; ancak erdemli olan, bu hatırlama, hatırlatma ve unutturmamanın öfkesiz bir şekilde yapılmasıdır.

Değişik inanç, değer ve mesleklere mensup otuz yedi insan Madımak katliamında hayatını kaybetti. Madımak katliamında hayatını kaybedenler için insana yaraşır şekilde yas tutmadık. Hep suçlamalar ve öfkeler dile getirildi. Ortada insani bir kayıp olduğuna göre insani bir yasın tutulması doğal bir gereksinimdir. Freud’un ‘Yas ve Melankoli (Mourning and Melancholy)’ isimli çok önemli bir denemesi vardır. Freud, bu denemesinde insanın yas tutma yeteneğinden söz etmektedir. Yas tutma yeteneği ve kapasitesi sayesinde insanın karşılaşılan kayıpla başa çıktığı ifade edilmektedir. Madımak, Başbağlar, Çorum, Sivas, Taksim 1977, faili meçhuller gibi büyük insan kayıplarının gerçekleştiği katliamları toplum olarak tecrübe etmemize rağmen, hâlâ insani kayıplardan dolayı yaşadığımız sarsıntıyı atlatmış değiliz. İnsani kayıplarımız için öfkelenmeyi ve kin duymayı değil, yas tutma yeteneğimizi ve kapasitemizi geliştirmemiz gerekmektedir. Madımak’ın yerine yapılacak olan şey, yas tutma yeteneğimizi geliştirmeye katkı sunan bir iyileştirici ve uzlaştırıcı boyuta sahip olmalıdır.

Maalesef insanı öldürmenin kolay, yaşatmanın zor olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Gazze’de ölüme terk edilen Filistinlileri yaşatmak için seferber olan insani yardım gönüllülerinin maruz kaldığı vahşeti ve ödedikleri ağır bedeli hep beraber gördük. İnsan öldürme konusunda profesyonelleşmemize rağmen, insan yaşatmayı hâlâ yeterince öğrenmemiş olmamız, günümüz dünyasının en büyük felaketidir. Madımak Oteli’nin yerine yapılacak şey, mutlaka şu sorunun nitelikli ve derinlikli bir cevabını kendinde barındırmalıdır: İnsanı nasıl yaşatabiliriz?

Zaman, 19.06.2010

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et