Aile içi Şiddet

Kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuklara ve erkeklere yönelik şiddet ve çözüm önerileri

Şiddet sadece fiziksel değildir. Sözlü ve tavırlı/davranışsal şiddet de söz konusudur. Eşine, çocuğuna, memuruna işçisine, vatandaşına vs. sürekli bağıran, azarlayan birinin de yaptığı şiddettir.

Bazı insanlar sorunların çözümü için, ya da bir yönetim, eğitim tarzı olarak şiddeti benimseyebiliyor.

Şiddetin en fazla görüldüğü yerlerin başında aile ortamı gelmektedir. Aile içi şiddete en fazla çocuklar sonra kadınlar maruz kalmaktadır.

Ebeveynler gerek birbirleriyle olan çatışmalarından doğan öfkeyi, gerekse günlük yaşamdaki  streslerini en fazla çocuklarına yansıtmaktadırlar. Onlar savunmasız ve masum olduklarından ebeveynlerin en kolay hedefi olmaktadır.

Aile içi Şiddetin Nedenleri Neler Olabilir ?

–     Anne- baba geçimsizliği

–     Ailede ekonomik sorunlar

–     Ciddi kişilik problemleri: Psikopat, Sınırda kişilikler, bağımlı-pasif agresif vs.

–     Değişik psikiyatrik rahatsızlıklar: Aile bireylerinden birinin veya birçoğunun…

o             Depresyon

o             Kaygı ve stres bozuklukları

o             Kişilik bozuklukları

o             Fiziksel ciddi rahatsızlıklar

o             Bunama

o             Fiziksel rahatsızlıklara bağlı davranış ve uyum bozuklukları, özellikle beyin tümörü ve diğer beyin hastalıkları…

–     Aldatılma ya da aldatmalar

–     Alkol, uyuşturucu, uyarıcı; kumar, internet, sosyal medya , sex-pornografi  bağımlılıkları

–     Erkeğin eve sürekli geç gelmesi

–     Kadının sürekli erkeği aşağılaması ve değersiz görmesi

–     Kadının erkeğin cinselliğini aşağılaması

–     Aile yakınları ve diğer çevrenin aileye dışarıdan müdahale etmesi

–     Bireylerin kültürlerinde ve model aldıkları insanlarda şiddetin bir yöntem olarak var olması…

“ Kızını dövmeyen dizini döver”; “ Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” anlayışı buna bir örnektir.

–     Görsel medyada bu konuların sürekli gösterilmesi, yatkın bireylerde “model” alma davranışını geliştirebilir.

–     Üvey anne- babanın çocuklarına baskısı

–     Çevre kirliliği, oksijen oranının azalması

–     Aşırı gürültülü ortamlarda bulunma

–     Yetersiz beslenme

–     Sanat, spor alanlarının yetersiz olması

–     Yeşil alanların azlığı,

–     Ciddi ekonomik, sosyal, kültürel yoksunluklar ve dengesizlikler.

Aile içi Şiddet Çocukları ve Gençleri Nasıl Etkiler?

Aile içi şiddetten çocuklar ve gençler büyük yara almaktadır. Sürekli horlanan, eleştirilen, aşağılanan çocukta iki türlü davranış gelişebilir.

  1. Aşırı çekingen, pasif ve özgüvenden yoksun birey,
  2. Hırçın, agresif, kural tanımayan ve geleceğin psikopatları…

Çocuklar atacağı her adımda büyüklerinin gözlerinin içine bakar, en küçük bir harekette hemen sıçrar, tedirgin olur, her an dayak yiyeceği korkusu yaşayabilir. Bazı gençler, çocuklar evden kaçar, sokak çocuklarını bekleyen her türlü tehlikenin  kucağına düşerler.

Okuyan, eğitim gören çocuklar başarısız olmaya başlarlar. Okulda uyum ve davranış bozuklukları gösterebilir ya da içine kapanır bir köşede beklerler. Bir kısmı okulu terk eder.

Genç kızların bir kısmı şiddet ortamından kurtulmak için erken evlilik yapar fakat “yağmurdan kaçarken doluya tutulabilir”; bir kısmı fuhuş batağına saplanır.

Erkek çocukların bir kısmı babaya tepkiden dolayı homoseksüel davranışlar içerisine girebilir.

Kızların bir kısmı erkeklerden nefret eder ve sağlıklı karşı cins ilişkisi kuramaz. B ir kısmı lezbiyen olabilir. Bazıları cinsel ilişki kuramaz, bir grup sürekli erkekleri peşinden sürükler, fakat son anda onları “tekmeler” adeta babadan intikam alır.

Gençlerin bazıları yollardaki arabaların camlarını kırarlar, kaportalarını çizerler, uyuşturucu batağına marjinal gruplara, terör örgütlerine saplanabilirler….

Çocukları ve Gençler Ne Yapabilirler? 

Aile içinde çocuklara yönelik devamlı bir şiddet söz konusu ise; aile bireylerinden insaflı ve mantıklı olan birinin çocuğa el atması gerekir. Diğer yakınlarından yardım alınabilir. Devlet resmi kurumlarına başvurulabilir.

Eşler arasında ve çocuklara yönelik sürekli bir şiddet davranışı varsa ve düzeltmek için bir çaba yoksa boşanmak bir çözüm olabilir. Ancak şiddeti kanıtlayabilmek için doktor raporuna ihtiyaç vardır.

Psikolojik durumlar için çocuk psikologlarından rapor alınabilir. Gençler mahallî yönetimlerin ilgili birimlerine başvurup, rehberlik ve danışmanlık hizmeti alabilir.

Ebeveynlerin şiddetine karşı koyamıyorlarsa; çalışıp kendi ortamlarını yaratabilirler, okullarını uzakta okuma imkânları varsa evden uzaklaşabilirler. Bütün bunlar için diğer aile bireylerinin ve devlet kurumlarının desteği gerekir.

Aile içi şiddet toplumun her kesiminde değişik oranlarda görülmektedir. Çünkü kültürel alt yapımız buna müsaittir. Geleneksel değerlerin şiddet eğilimini desteklediği yerlerde ve nedenlerini  yukarıda sıraladığımız durumlarda şiddet fazlasıyla görülmektedir.

Şiddete Başvuran Anne-Babalara Öğretmenlere Ne Yapılmalıdır? 

Tespit edilen kişiler zorunlu olarak tedavi edilmeli ve rehabilitasyon sürecinden geçirilmeliler. Tekrarı halinde ise cezalandırılmalıdır.

Toplumsal olarak yazılı, görsel, sanatsal her türlü aktivitelerimizden şiddeti dışlamalıyız. Şiddet içeren görsel materyallerin gösterilmesine engel olunmalı.

İletişimin; şiddetsiz, konuşmaya, uzlaşmaya, hoşgörüye ve saygıya dayalı olarak mümkün olduğunu ve hoşnutluk yarattığını göstermeliyiz.

Sevgi, yardımlaşma, paylaşma, tolerans, özgüven esas alınmalıdır.

Devletin sosyal, ekonomik kültürel, sportif faaliyetleri toplumun her kesimine yayması gerekir. Anne-baba ve aile içi iletişim okulları açılmalı ve çocuğu olan ebeveynlere bu okul zorunlu olmalı. Aynı zamanda teşvik edici, ödüllü bir sistem konulmalıdır.

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Kadın Cinayetleri 

Son yıllarda giderek artan bir şekilde kadın cinayetleri işlenmektedir.

Devletin, sosyal bilimciler, psikologlar, psikiyatrlar, eğitimciler ve emniyet teşkilatından bir ekip kurarak bu konuyu derinlemesine araştırması gerekmektedir. Durum ciddi ve vahimdir. Acilen alınması gereken önlemler yanında, uzun vadeli önlemler de alınmalıdır.

Medyadaki bu tür haberlere son verilmelidir. Şiddete eğilimli kişinin; eşine, sevgilisine, ayrıldığı eşine ve sevgilisine şiddet uygulamasında örnek oluşturmaktadır. Dikkat edilirse; Münevver Karabulut hadisesinden sonra benzeri onlarca olay oldu. Haberleri kesilince cinayet işleme biçimi olarak bu tür vahşetler de son buldu.

Kamuoyunda kadına yönelik şiddet haberlerinin verilişi ve tartışılmasında dikkatli olunmalıdır. Sürekli erkeği “potansiyel suçlu” gören anlayış terk edilmelidir. Bazı kadın örgütleri adeta erkeklere cephe açmış durumdadır. Oysa erkeği de yanımıza alacak bir dil geliştirmemiz şarttır.

Şiddete maruz kalan ve tehdit edilen kadınlar çok sıkı koruma altına alınmalıdır. Tehdit edenler derhal incelenmeye ve kovuşturmaya tabi tutulmalıdır. Cinayet işleme riski yüksek olanlar derhal izole edilmeli, tedaviye alınmalılar…

Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığının çalışmaları başarılı bir şekilde devam etmektedir. Şiddete maruz kalan bireyler ve aileleri için daha geniş kapsamlı çalışmalar, bilimsel araştırmalar yapılmalıdır.

Bir diğer husus da şudur: Eşine şiddet gösteren ya da şiddet ihtimali olan erkeklerin mahkeme kararıyla evlerinden uzaklaştırılmalarıdır, ancak son düzenleme ile mahkeme kararı kalkmıştır. Bu konu çok hassas  bir elekten geçirilmelidir. Türkiye toplumunda bu karara maruz kalan erkeklerin; bunu çok ciddi bir travma olarak yaşayıp, eşlerine yönelik öfkelerini artırdıkları ve daha çok cinayete meylettikleri dikkat çekmektedir. Evden uzaklaştırılma kararı tekrar gözden geçirilmelidir. Daha makul bir çözüm bulunmalıdır. Bu uygulama Batı kökenlidir. Türkiye toplumunun kültürel kodlarına uygun yöntemler geliştirilmelidir. Örneğin; devlet bu kadınlarımıza, çocuklarıyla beraber yaşayacağı, tam güvenlikli siteler inşa edebilir. Eğitim ve diğer sosyal, çalışma, rehabilitasyon imkânlarının sunulduğu bir dünya “yaratılabilir.” Erkek kendi evinde “yalnızlığa” mahkûm edilebilir. Bu süreçte erkeğe “zorunlu terapi” uygulaması yapılabilir. Devlet gözetiminde gidip o sitede ailesini ziyaret edebilir. “Aklı başına geldiğinde” ki, bunun testlerle, gözlemlerle saptanması koşuluyla tekrar bir araya gelinebilir. Eğer kişinin ciddi bir hastalığı ve kişilik bozukluğu varsa ve “iflah” olmayacaksa o zaman kesin boşanma gerçekleştirilmelidir. Kadının devlet korumasında site ortamında yaşatılıp, erkeğin  evde kalmasının anlamı şudur: Kadın daha lüks ve konforlu bir hayatı devlet garantisinde yaşayacak; erkek eşsiz ve çocuksuz bir hayatı, kendi yaşadığı ortamda  ıstırapla  yaşayacaktır. Erkek ciddi bir boşluk ve sorgulama dönemine girecektir. Hatalarıyla yüzleşme şansını yakalayacaktır. Evden uzaklaştırıldığında ise; asla hatalarını görmeyecek, haksızlığa uğradığını düşünüp, evine girememenin, çocuklarından mahrum olmanın kızgınlığı ve öfkesini biriktirecektir. İntikam duyguları gelişecektir. “Artık kaybedeceğim bir şey yok “noktasında cinayete meyledecektir.

Şiddete Maruz Kalan Erkekler

Kamuoyunda göz ardı edilen ama var olan bir gerçek de erkeklere yönelik şiddettir.

Erkeklerin eşlerinden ve eş yakınlarından gördükleri sözel ve fiziksel şiddeti çoğunlukla sakladığı bilinmektedir. Toplumsal yetiştirilme biçimimizden dolayı, erkek bunu “erkeklik meselesi” yapıp kamuoyuna yansıtmamaktadır.

Eşinden fiziksel şiddet gören erkekler de vardır. Her gün eşi tarafından evden kovulan, aşağılanan, cinsel yetersizliği başına kalkılan, işsizliğinden dolayı horlanan, başka kadınların eşleriyle sürekli mukayese edilip aşağılanan erkekler vardır. Çalışmadığı halde, eşine yemek yapmayan, sorumluluklarını yerine getirmeyip erkeği mağdur eden kadınlar, ailesini yanına alıp, eşini ihmal eden ve aşağılayan kadınlar da vardır.

Neticede, şiddetin azaltılabilmesi için; toplumun bütün kesimlerinin ortak edileceği projeler geliştirilmelidir. Erkeği potansiyel suçlu gören anlayış yerine, erkeği yanımıza alacak bir yöntem geliştirmeliyiz. Şiddetin, kültürel, ekonomik, sosyal bütün yönleri bilimsel olarak tartışılmalıdır. Özellikle kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve cinayetlerde kısa ve uzun vadeli kalıcı çözümler geliştirilmelidir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et