Vladimir çıkmazı: silah mı? Tereyağı mı?

“Silahlar karşısında Tereyağı” sloganının ilk I. Dünya Savaşı döneminde silahlanma ve halkın ihtiyaçları arasındaki eşitsiz ilişkiyi göstermek için barış aktivistleri tarafından kullanıldığı biliniyor. Daha sonra bu savaş karşıtı slogan Naziler tarafından savaş yanlısı bir slogana dönüştürüldü.

1936 yılında Nazi ekonomisinde, halkın ihtiyaç duyduğu mallar ve özellikle de tereyağında kıtlık yaşanmıştı. Ellerindeki sınırlı dövizle tereyağı ithaline yönelmek yerine silahlanmaya devam edebilmek için Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels :“tereyağsız yapabiliriz ama tüm barış severliğimize rağmen, silahsız yapamayız. Tereyağ ile birini vuramazsınız ama silahla vurabilirsin” açıklamasını yapmıştı. Gestaponun kurucusu Herman Göring de “silahlar bizi güçlü yapar, tereyağı ise şişman” diyerek ekonominin militerleşmesine ve Goebbels’e destek vermişti.

Ukrayna’ya askeri müdahale, Kırım’ın ilhakı, AB ve ABD’nin yaptırımları, petrol fiyatlarının düşmesi, Rusya’yı adeta ekonomik çöküşe sürükledi. İhracatının yüzde 70’i devlet gelirlerinin ise kabaca yüzde 50’si petrol gelirlerinden oluşan Rusya varil fiyatının 100 dolardan 45 dolarlara düşmesiyle sarsıldı. 2014’ün Temmuz ayında Rus para birimi Ruble çöktü, dolar karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kaybetti.  Rusya Federal İstatistik Bürosuna göre 6 yıl sonra ilk kez 2015’in ilk çeyreğinde yüzde 2,2 daralan Rus ekonomisi 2. çeyrekte yüzde 4,6 küçülmeye devam etti.

Tüm bunlara rağmen Vladimir Putin Suriye’ye de müdahale etmekten hiç çekinmedi.

Yoksulluk sınırının altında yaşayan Rusların sayısı Suriye’de Rus hava saldırılarının sayısı ile paralel bir şekilde, yılbaşından bu yana 3,1 milyon artarak 22,9 milyon insana ulaştı. Muhalefet giderek artan yoğunlukla Vladimir’e “ülkedeki yoksulluğu bitirdin mi de Suriye’ye gittin!” diyor.

Büyük şehirlerde yaşayanların yüzde 70’i krizin etkisini yoğun olarak hissediyor ve tedirginlik gittikçe artıyor. Levada Center’ın yaptığı anketlere göre Rus halkının yüzde 69’u Suriye olayını desteklemiyor, doğrudan destekleyenler ise sadece yüzde 14.

Yüksek enflasyon karşısında emekli maaşlarının enflasyona endekslenmesi uygulamasının 3 yıl kaldırılması ve gerekirse moratoryum ilan edilmesi hükümet gündeminde.

Eğitim ve Sağlık harcamaları 2015’in ilk yarısında önemli oranda kısıldı, “optimizasyon politikası” adı altında okullar, hastaneler kapatıldı, öğretmen ve doktorların sayısı azaltıldı.

Tüm bu sorunlar karşısında, Rusya 2014 yılında kişi başına gelir sıralamasında yaklaşık 25 bin dolar ile Dünyanın 50. ülkesi olmasına rağmen, 85 milyar dolar harcama ile Dünya’nın silahlanmaya en çok para harcayan 3. ülkesi durumunda.

Vladimir Putin, bir tür “Sovyet yanılsaması” içinde, kısa süreli lokal bir operasyon olarak başlanan ve SSCB çökene dek 9 yıl süren Afgan savaşını da unutarak, ekonomik çöküşü pahasına askeri maceralarına devam ediyor.  “Tereyağı karşısında silahları” seçmekte ısrar ediyor. Bu durum hem Rus ekonomisini çöküşe götürüyor hem de giderek yoksullaştırdığı Rus halkı arasında Vladimir’in popülaritesini yok ediyor.

Alman asıllı ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower bu dilemmayı şöyle açıklıyor: “Yapılan her silah, denize indirilen her savaş gemisi, ateşlenen her roket, aç olup doyurulmayan, üşüyüp giydirilmeyenlerden yapılan hırsızlığı ifade eder. Bu silahlar içindeki dünyada harcanan sadece para değildir, çocukların umutları, bilim adamlarının dehası, işçilerin gücü de harcanmaktadır.”

Yeni Yüzyıl, 01.12.2015

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et