Yerel yönetimde yeni bir dönem

Bugünlerde “AK Parti adım attı-atmadı” tartışmaları yapılırken unutulan koskoca bir adım var: Geçen yıl kasım ayında çıkarılan Büyükşehir Belediyeleri Yasası…Biliyorsunuz, bu yasa muhalefet tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüştü. Geçtiğimiz günlerde Yüksek Mahkeme kararını açıkladı ve 14 ilde büyükşehir belediyesi kurulmasına dair bu yasa -bir fıkrası hariç- Anayasa Mahkemesi’nden geçti.

Bu ne demek?

Bu, 30 Mart 2014’ten, yani yerel seçimlerden sonra nüfusumuzun yüzde 77’sinin oturduğu 30 il, halkın seçtiği bir başkan ve yine halkın seçtiği meclisin bulunduğu yeni bir yönetim birimiyle yönetilmeye başlayacak demek…

Yerel yönetimde çifte meclis dönemi sona erecek; İl Genel Meclisi kaldırılarak Belediye Meclisi tek meclis haline gelecek ve onun da başında seçilmiş başkan bulunacak demek
Bu değişiklikle bölgede devlet tarafından atanan valinin yetkileri azalacak, seçilmiş başkan ve meclisin yetkileri artacak demek…

İl genelindeki bütün belde belediyeleri ve köylerin kaldırılarak mahalle haline getirilmesiyle, oluşturulacak yeni yerel yönetimin yetki ve sorumluluk alanı eskisinden çok daha geniş ve güçlü olacak demek…

Özetle, bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, yerinden yönetim ilkesi doğrultusunda çok önemli bir adım atılacak demek…Önümüzdeki aylarda seçeceğimiz yerel yöneticiler, bundan öncekilerin hiç sahip olmadığı kadar geniş bir yetki ve sorumluluk alanına sahip olacak demek…

Peki bu unutulacak bir adım mıdır?

Neden, “Hükümet adım attı-atmadı” çekişmelerinde Öcalan’ın İmralı’daki koşulları konusunda hangi adımların atıldığı bu kadar konuşulurken, bu kadar büyük bir adımın ismi anılmıyor?
 
Nasıl eleştirilmişti?
 
Şimdi biraz geriye gidip bu yasayla ilgili olarak yapılan tartışmaları hatırlayalım.

MHP ve diğer milliyetçi mihraklar bu yasaya itiraz ederken, yasanın amacının özerk bölge ya da federasyonun alt yapısını hazırlamak olduğunu; getirilen modelin üniter devlet yapısını tahrip edeceğini, merkezi idareyi zayıflatacağını ve sonuçta federatif bir yapı ortaya çıkaracağını söylüyor, “Aman sakın yerel yönetimleri güçlendirmeyelim, sonra PKK-KCK güçlenir, tıpkı Diyarbakır gibi bölgede başka belediyelere de hakim olur, yeni ‘üs’ler kazanır”diyorlardı. Ve bu gerekçeyle, bölge halklarının bulundukları bölgenin yönetimi hakkında daha çok söz ve karar sahibi olmasına karşı çıkıyorlardı.

Yasayı savunan bizlerse etkili bir yerel yönetim reformunun Kürtler’le gönüllü bir birlik içinde bir arada yaşayabilmek açısından önemli bir araç olacağını vurguluyor; bölgede yaşayan Kürtler’in kendi bölgelerinde yönetime daha çok katılmalarına imkan verilmesinin, ayrılıkçı talepleri zayıflatıp birlikte yaşama formüllerini güçlendireceğini söylüyorduk. Bu tartışmaların yapıldığı dönemde PKK henüz silahtan vazgeçtiğini deklare etmemişti. Bugün, o günden farklı olarak, “Kürt sorununu siyaset yoluyla çözün” gibi bir perspektifin olması; Anayasa Mahkemesi’nden geçen bu yasayı -yerel düzeyde siyaset imkanlarını genişlettiği için- daha önemli hale getiriyor.
 
Problemli alanlar
 
Çıkan yasanın elbette bazı problemli alanları da var. Bunların başında da “Yatırımları İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı” adı verilen kurum eliyle merkezin yerel yönetimler üzerine astığı Demokles’in Kılıcı geliyor. Bir diğeri ise, valiler ile yeni yasanın güçlendirdiği seçilmiş başkan arasında ortaya çıkabilecek yetki anlaşmazlıkları…

Ancak unutmamak gerekir ki, bu yasa sonuçta bir çerçeve getiriyor ve bu çerçevenin içini doldurmak da siyasetin işi… Yatırımları İzleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı denen kuruluşun ne kadar etkili ya da etkisiz olacağı; kağıt üstünde mi kalacağı yoksa yerel yönetimin yetki alanını gasp edip bütün yatırım kararlarını kendi üzerine mi alacağı; seçilmiş başkanla valinin yetkilerinin pratikte nasıl işleyeceği, bütün bunlar önümüzdeki dönemin siyasi mücadele konuları olacaktır. Kim bilir, belki böyle bir siyasi mücadele döneminin ardından, bugün ileri bir adım olarak gördüğümüz bu yasada bazı düzeltmeler yapma ihtiyacı çıkacaktır ortaya…
Zaten, çözümün “siyaset yoluyla” olmasının anlamı da budur…
 Bu yazı Bugün Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et