24 Nisan geldiğinde her sene olduğu gibi ABD başkanının 1915 olayları hakkında ne diyeceğini beklemeye başladık. Biden kararını açıklamadan önce Amerikan kamuoyunda çıkan makalelerde ve haberlerde “soykırım” kelimesinin kullanılacağı öngörülmüştü. 23 Nisan akşamında ise Biden-Erdoğan arasında telefon konuşması gerçekleştirildi. Bu konuşma Biden’ın ABD başkanı olduktan sonra liderler düzeyinde ilk temas olması bakımından önemli. Konuşmanın gergin geçtiği gelen bilgiler arasında idi. Liderler haziran ayında NATO zirvesinde buluşmakta anlaşmış olsa da Biden 1915 olaylarına “soykırım” diyeceğini söylemişti. Nitekim vakti geldiğinde Biden yaptığı açıklamada hem “soykırım” hem de “büyük felaket” ifadelerini kullandı. Peki bu ne anlam ifade ediyor? Biden neden böyle dedi? İçimizde yankıları nasıl oldu?
Biden’ın açıklaması hukuki bir dayanağı olmamakla birlikte siyasal bir açıklamadır. İçerideki Ermeni lobilerinin baskısı sonucunda alınmış bir karar olarak da nitelendirebiliriz. Zaten karar sonrası Amerika içerisindeki Ermeni diasporasının yaptıkları kutlamadan bu gayet iyi anlaşılıyor. Kararın zamanlaması da oldukça manidardır. Karar Azerbaycan’ın Karabağ’ı Ermenistan’dan kurtardıktan sonraki seneye denk gelmiştir. Ermeni diasporası buradaki mağlubiyeti sonrasında ABD başkanını bu kararı almaya zorlamıştır. ABD bu karar ile Türkiye’deki Amerikan karşıtlığını da körüklemiştir. Ortadoğu’da bir başarı sağlayamayan ABD, Türkiye ile ilişkilerini neye güvenerek bu kadar gerdi? Söylem ile yapılanlar arasında da fark var. Aynı ABD Afganistan barış görüşmelerini de Türkiye ile yürütüyor. Bunlara bakarak Biden popülist bir karar aldı da diyebiliriz.
Ama Biden’ın kararını sadece bu sebep ile açıklamak da yetersiz olabilir. Son zamanlarda ilişkileri geren en önemli olay S-400 meselesi idi. Tabii bu işin görünen yüzü. Muhtemeldir ki Türkiye’nin bazı hamleleri ABD’yi bu kararı almaya itti diyebiliriz. Karabağ savaşına verilen destek, Libya’da meşru hükümete verilen destek sonrası darbeci Hafter ’in geriletilmesi ve Suriye’deki terör koridoruna indirilen darbe bunlardan birkaçı.
Bununla birlikte ABD’ye gelene kadar içeride de bu iddiaları destekleyenlere bakmak lazım. HDP sözde soykırım iddialarını destekleyen ve devletin bunlarla yüzleşmesi gerektiğini söyleyen bir mesaj yayınladı. Bu mesajın HDP’den gelmesi şaşırtıcı. Çünkü HDP terör örgütü PKK ile arasına bir çizgi çekemeyen bir parti. Çizgi çekemediği gibi yıllarca doğudaki ailelerin çocuklarına PKK’yı kaçırmaya aracılık eden bir parti. HDP’nin PKK katliamlarını görmezden gelip sözde Ermeni iddialarını desteklemesi oldukça tutarsız bir davranış. HDP bunu yaparken neden ASALA terör örgütünün ve PKK’nın katlettiği vatandaşlar hakkında bir kelime dahi edemiyor. HDP, PKK’ya “yaptığın katliamlar ile yüzleş” diye bir cümle kullanabilir mi? Ayrıca 1915 olaylarının muhatapları dahi böyle bir açıklama yapmamaktadır. Türkiye Ermenileri 85. Patriği Sahak Maşalyan açıklamasında şunları ifade etti: “Halkımızın acısının ve ecdadımızın kutsal anısının bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edildiğini görmek bizi üzmektedir. 10 yıllardır bu konunun, parlamentoların gündemine taşınmasının yarattığı gerginlikler, iki halkın yakınlaşmasına hizmet etmemektedir, tersine hasmane duyguları kışkırtarak barışmanın gecikmesine yol açmaktadır.”
Bu açıklama ABD ve içerideki bazı kimselerin sözde soykırım iddialarını destekleyerek hangi amaca hizmet ettiklerini de ortaya koymakta… Bu tip hamlelerin maksadı devleti siyasal alanda zora sokmak ve ambargolar ile yapamadıklarını yapmaya çalışmaktır.