Siyaset yüzde 49,5’in narkozundan uyanabilecek mi?

1 Kasım 2015 seçimlerinin pek çok çevremin beklentileriyle uyuşmayan sonuçları, siyasette bir tür narkoz etkisi yarattı. Ya koalisyon ya da kıl payı bir AK Parti iktidarı bekleyenler, AK Parti’nin yüzde 49,5 oy oranı ve 317 milletvekiliyle tartışmasız tek başına iktidarı karşısında şaşkına döndüler.

1 Kasım: Türbülanstan Çıkış

1 Kasım bir yönüyle Türkiye siyasetinin Mayıs 2013’teki Gezi olaylarıyla içine girdiği ve / 7 Haziran 2015 seçimleriyle derinleşen türbülanstan çıkmasıydı. Böylece seçmenin tercihinin, makulün meşru yollarla ve seçimle aranması yönünde olduğu çok net bir şekilde görüldü. Ancak seçmenin bu güçlü iradesi, belki de 2 yıllık türbülansın yorgunluğuyla siyasette adeta bir narkoz etkisi yarattı.

Siyaset seçim sonuçlarının narkozundan kurtulup kendine gelemezken, yüzde 49,5’un yaratacağı istikrar ve reform dalgasından rahatsız olan bazı çevreler, yeni ortaya çıkan seçmen iradesini şiddetle boğmak üzere terörü arttırdılar. Terör maalesef sadece PKK ile sınırlı değil. PKk’nın yanında DHKP-C ve MLKP ile DEAŞ’ı da Türkiye’deki meşru yönetime karşı terör kampanyası yürüten aktörler olarak kaydetmek gerekiyor.

Bu terör dalgasının siyasi amacı, Türkiye’nin müşterek kimliğini parçalamak, demokratik yönetimi başarısız kılmak ve devlet kapasitesini felce uğratmaktır.  Bunu temin etmek için “iç savaş senaryosu”na oynayan aktörlerin yanına, kendine yönelik operasyonların bitmesini isteyen paralel yapıyı da ilave edebilirsiniz.

Dünyadaki, bölgedeki ve Türkiye’deki değişim Türkiye’nin iç ve dış politikasında büyük değişikliklerin kapısını aralamıştır. Demokrasi, din, mezhep, kimlik, devlet, hayat tarzı tartışmaları eşliğinde Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltme istikametinde bir değişim mutabakatının oluşması ve bu istikamette ilerlenmesi Türkiye’ye yönelik terör dalgasının gücünü kıracaktır.

Türkiye’ye yönelik terör dalgası ve kara propaganda, bölgesel rekabet ve jeopolitik risklerle beraber ele alındığında,  meselenin vahameti anlaşılabilir.  Türkiye demokrasisi, toplumu ve devleti adeta bir beka sorunuyla karşı karşıyadır.

Yüzde 49,5’in Rahatlığından Reformlara

Türkiye siyaseti ise uzun yıllara sari kronikleşen tartışma ve krizler sebebiyle durumun yeterince farkında değil gibi… Seçimden sonra AK Parti’nin yüzde 49,5 oyla tek başına iktidara gelişi AK Parti, CHP ve MHP’de farklı sebeplerle bir narkozdan kalkamama, bir nekahet, bir rehavet halindeydi…

HDP ise artık giderek siyaset vasfını yitiren ve iç savaş çıkarmak isteyen PKK’nın bir aparatına dönüşmüş durumda. Bu bakımdan diğer siyasi partilerin HDP’nin siyaseten bıraktığı boşluğu doldurması da önem kazanıyor.

Her zaman olduğu gibi bu narkozdan evvela siyasi duyarlılığı ve sorumluluğu en fazla olan parti, yani AK Parti uyandı. Başbakan Davutoğlu’nun 64.hükümet eylem planında açıkladığı 172 reform ve 43 vaadin 3 aylık, 6 aylık ve 1 yıllık dilimlerle açıklanması AK Parti’nin narkozdan çıkışının ifadesiydi. AK Parti’nin hükümet programını takiben 6 ayda bir yayılan istişare toplantılarından sonuncusu yaptığı Afyon’da partinin reformcu kimliğinin vurgulanması, bu bakımdan anlamlıdır.

Yeni Anayasa görüşmelerinin başlaması ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın kendi başkanlığında dört siyasi partiyi TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na çağırması da genel siyasetin 1 Kasım narkozundan çıkışını ifade ediyor. İsmail Kahraman’ın mektubu, aynı zamanda HDP’yi de yeniden normalleşmeye ve siyasete çağıran bir anlam taşıyor.

Yeni Yüzyıl, 12.01.2016

http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/siyaset-yuzde-495in-narkozundan-uyanabilecek-mi-888

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et