Serbest ticaretin savaşları olmaz!

Liberal siyasetin şiddeti dışlayan yönü

Son dönemler ilginç gelişmelere sahne oluyor. Kimilerine göre ideolojilerin anlamsızlığı biraz daha görünür olurken, kimilerine göre artık dünyayı eski kavram ve bakış açılarına göre değerlendirmemiz imkânsızlaşıyor. Dünya siyasetinin farklı blokları uluslararası ilişkiler perspektiflerinde kendilerinden beklenen davranışların ve söylemlerin dışına taşıyor, hiç beklenmedik siyasal aktörler beklentiler dışında açıklamalar yapıyor. Klasik Batı bloğu kendi kökenleri dışına çıkarken, Asya Pasifik bloğu da siyasal söylemlerinin dışında olabilecek açıklamalar yapıyor. Uluslararası siyaset okumaları karmaşıklaşırken siyasal aktörler gerçeklere yeni formlar vermeye çalışıyor.

Dünyanın almaya başladığı “yeni” haller içinde çeşitli kavramlar çeşitli aktörlerce ve aktörlerin yeni pozisyonları dahilinde yeni anlamlara büründürülmeye çalışılıyor. Serbest ticaretin anlamının yeni yorumları da bu yeni anlamlandırmalar içinde kalıyor. Serbest ticaretin liberal fikirler doğrultusunda tanımlanan ve devletin uyguladığı haksız şiddeti dışlayan yapısı çarpıtılıyor. Bu düşüncelere göre özellikle devletlerarası ilişkilerde “ticaret” (özellikle serbest ve serbestleşen ticaret) ekonomi savaşlarına neden oluyor. Devletler kendi çıkarlarını maksimize etme çabaları yönünde ticareti ve ekonomik ilişkileri bir silah gibi kullanıyor ve diğer devletlere üstünlüğünü bu yollarla gerçekleştiriyor.

Liberalizmin artık değiştiği veya anlamsızlaştığını dile getirenler, ticarî serbestliğin artık tamamen veya kısmen geçersiz olduğu fikrini ortaya koyuyor. Üstelik bu kesimler liberal serbest piyasa ekonomisine dayanan serbest ticaretin güçsüze karşı (ister devlet olsun ister birey) uygulanan bir şiddet olduğunu düşünüyorlar. Farkedemedikleri veya farketmek istemedikleri durum şu ki; liberal serbest ticaret tamamen gönüllülüğe dayanır. Liberal serbest ticaret ilişkisinde olanlar birbirlerinin çıkarlarını elde etmelerinde bir diğerine yardım ederler. Bırakın birbirlerine şiddet uygulamayı ve aralarında “savaş” çıkarmayı, birbirlerinin iyiliği doğrultusunda ticarî eylemlerini gerçekleştirirler. Çünkü bir ticarî ortağın kazancı aynı zamanda diğer ticarî ortağın da kazancı anlamındadır. Devletlerarası veya işletmeler arası olsun “serbest” ticaret liberal bir ticaret olarak şiddetten uzaktır.

Serbest olmayan ticaretin savaşları

Serbest ticaretin savaş olduğunu iddia edenler; savaşı savaş için tercih edenler olabilir. Ticaretin doğasına karşı gelmek pahasına ticarete ve özellikle serbest ticarete şiddet içeren anlamlar yüklemek serbest ticaretin anlamını çarpıtmaya çalışmaktır. Ekonomiyi devlet odaklı ve devletin eylem alanı olarak görenlerin sıklıkla başvurduğu bir durumdur bu. ‘Devletler eğer güç temelinde varsa devletlerarası ekonomik ilişkiler de bir güç mücadelesidir’ demektedirler. Haklılıklarını kanıtlamak için de devletlerarası ekonomik yapıların illiberal niteliğini liberalmiş gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Bu liberalizmi çarpıtma yönünde atılan önemli adımlardan bir tanesidir.

Eğer ticaretin bir savaş ortamı yarattığı iddia edilecekse bu savaş devletlerin şiddet içeren yapılarından kaynaklanır. Devletler çoğu zaman bir diğerinin çıkarına çalışmaktansa zararına çalışmayı realist ve merkantilist bir perspektiften onaylarlar. Bu tip devletler diğer devleti düşmanlaştıracağı için diğer devletlerle yapacağı ekonomik ilişkileri de şiddet boyutuna indirgeyecektir. Eğer sunî olan ticaret savaşlar yaratacaksa bu liberal bir serbest ticaretten değil ancak devletçi bir ekonomik güç mücadelesinden kaynaklanacaktır.

Günümüzün ABD’si, Rusya’sı ve Çin’i arasındaki ekonomik ilişkilere bakın. Hangi söylem ve eylemde özgürlükçü bir tavır göreceksiniz? ABD kendi kökenlerine karşı gelerek korumacı ve illiberal uluslararası ticareti savunuyor. Rusya kendisiyle çelişmeden otoriter dayatmacı ekonomik ilişkileri kurmaktan rahatsız olmuyor. Komünist Çin komünist çıkarlarının geleceği için kapitalizmden yararlanmaya çalışırken, dış politikada ABD ile güç mücadelesine girmeyi faydalı sayıyor. ABD korumacı ve izolasyonist politikalara sarılırken, Çin belki de göstermelik olarak küreselleşmeyi savunuyor. Çin’in savunduğu küreselleşme ekonomi politikalarıyla diğer devletleri ekonomik eylemlerle ve söylemlerle baskılama üzerine kuruluyor.

Ticaret sadece ticaret olarak kaldığında savaş üretme potansiyeline sahip olabilir. Bu potansiyel ancak illiberal uluslararası ekonomik ilişkilerde gerçeğe dönüşür. Eğer ekonominiz şiddet içeren güç yarışının silahıysa bütün ekonomik eylemleriniz savaşa dönüktür. Siz ve “düşmanlarınız” ekonomileriniz ile savaşır, belki de savaşı savaş için istersiniz. Eğer herkes için faydalı ve barışçıl bir ekonomik hayat istiyorsanız bakmanız gereken yer bellidir. Ticaretin liberal serbestliği gayrı meşru şiddeti içermeyen faydayı sağlamakta muktedirdir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et