YBÜ İslami İlimler Fakültesi
Mısır halkı arasında etnik, dinsel, kültürel ve mezhepsel açıdan derin farklılıklar yok. Daha da temelde bu unsurlar ülke siyaseti üzerinde belirleyici değil. Libya’daki kabile faktörü; Suriye, Irak ve Yemen’deki mezhepsel farklılıklar Mısır’da etkili değil; büyük oranda homojen bir kültür hâkim.
Mısır’da yaşanan tüm olayların kilit noktasını ordu oluşturuyor. Mısır ordusundaki yapı Türkiye’den çok farklı. Ordu rejimi koruyor ama bu rejim, seküler bir ideolojik içeriğe sahip değil; hatta orduda dini hassasiyetlerin yüksel olduğu söylenebilir. Mısır rejimi, ülkenin ekonomik kaynaklarının paylaşımı üzerine kurulu ve ordunun koruduğu şey de belirli ellerde toplanmış olan sermaye.
Rejimin şeffaf olmaması nedeniyle istatistikleri çıkarılamayan Mısır sermayesinin yaklaşık yüzde kırkının askeri bürokrasinin elinde bulunduğu tahmin ediliyor. Yüksek bürokratlar, büyük sanayi kuruluşlarını bazı petrol ve doğal gaz yataklarını işletiyor. Orta ve düşük ölçekli sanayi ve ticaret ile konut sektörü daha düşük bürokratların elinde. Benzin istasyonlarının işletmesi büyük oranda ordu mensuplarının elinde. Sisi darbe yapmadan önce yaşanan yakıt sıkıntısının temelinde de bu vardı. Ordu mensupları, akaryakıt satışını durdurarak darbeye zemin hazırlamaya çalışmıştı.
Mısır ekonomisi uzunca süre tamamen devletçi oldu. 1970’lerden sonra piyasa ekonomisinin gelişmesi için çalışmalar yapıldıysa da bu süreç, daha vahim bir durumu ortaya çıkardı ve bürokratların, özellikle de askeri bürokrasinin ekonomik hayat üzerindeki etkisi arttı. Sermaye sivilleşemedi ve bir ahbap-çavuş (devlet) kapitalizmi ortaya çıktı.
Mısır’daki devlet kapitalizmi eski Libya ya da Azerbaycan’daki kadar sert değil. Sermaye sınırlı sayıda ailenin elinde bulunmuyor. Daha çok yüksek bürokrasiden aşağıya doğru sıralanan bir sermaye dağımı var. Ticari hayat verimli değil ve zenginlik ortaya çıkmıyor. Bu yapı, sermayenin halka yayılmasını ve rekabetçi bir piyasa oluşmasını engelliyor. Milyonlarca kişi, yolsuzluk içinde ve Kahire’nin mezarlıklarında yaşıyor.
Bazı yorumcular, Mısır’da ve başka birçok üçüncü dünya ülkesindeki orduların “Batı” sermayesini korumak ve kollamakla meşgul olduğunu; sanıldığı gibi piyasa sisteminin demokrasiyi geliştirmediğini iddia ediyorlar. Uluslararası sermaye, korumacı bir piyasada risksiz bir şekilde var olmayı arzu edebilir ve onlar için Mısır iyi bir fırsat olabilir. Ama bu, genel olarak hatalı bir okuma. Uluslararası sermayenin Mısır’da darbecileri destekliyor olması, demokrasi ve piyasa sistemi arasındaki doğrusal ilişkiyi inkâr etmeyi gerektirmez. Çünkü demokrasi, mülkiyet sisteminin gelişmesi demektir ve Mısır bürokrasisi, rekabet koşullarına girmek istemiyor. Mısır darbesinin ve Mursi’nin idam kararının arkasında yatan temel neden de bu.
Uluslararası sermaye açısından şöyle bir durumun olduğu açık: Sermayenin devlet kontrolü altında olması, bireylerin kabiliyetlerini en üst seviyede kullanarak üretim mekanizmalarının içine girmesine neden olur. Bu koşul, zenginlik için yeterli olmayabilir ama ön koşul gibi görünüyor. Komuta ekonomileri, bireylerin piyasada adil ve rekabete dayalı olarak ticari hayatı girmesini engeller. Pazardaki rekabetin düşmesi ise bir şekilde pazara girmeyi başarmış olanları, avantajlı hale getirir. Sermaye çevreleri Mısır gibi ülkelerde bu fırsatı (!) değerlendirmek için çalışır ama onlar, Mısır’da olup biten hikâyenin tamamını kontrol edebilecek gücü sahip değil. Mısır’ın ekonomik yapısındaki sermayedarlar, servetlerinin meşru sahipleri değillerdir. Bu nedenle sahip oldukları şeylerin meşruiyetini başka yerlerde ararlar. Özellikle alternatif yatırımlara, kendi kontrolleri dışında pazara mal girişine karşı sert tedbirler alırlar.
Mısır ekonomisinin bu yapısının dışında ekonomik faaliyetlere girişmek için ya devletin onay verdiği yabancı yatırımlar ya da İhvan ile çalışmanız gerekir. Burada kilit nokta İhvan’dır. Mısır’da İhvan, kendi ekonomik faaliyetlerini oluşturmuştur. Hastaneleri, okulları, aşhaneleriyle İhvan, Mısır halkını temsil etmektedir. İhvan bir anlamda Mısır’da ikinci alternatif hükümet konumundadır ve toplumsal gücü kadar önemli ekonomik gücü de vardır. Devlet üzerinden ticaret yapamayanlar, kendilerini İhvan’ı himayesi altında bulmaktadır.
Mısır darbesinin gerisinde büyük ekonomik nedenler yatmaktadır. Ordu mensupları Mısır ticareti üzerindeki güçlerini kaybetmek istemiyorlar. Çünkü halka yayılan sermaye ile rekabet edebilmeleri mümkün görünmemektedir. Bu nedenle Mısır darbesi, Mursi’yi tasfiye etmemiştir ve Mısır mahkemeleri Mursi’yi değil Mısır halkını idama mahkum etmiştir.
28.05.2015, Yeni Söz