Ekonomik krizin kapitalizm üzerindeki muhtemel etkileri gündeme geliyor da ‘liberal demokrasi’yi nasıl etkileyeceği pek konuşulmuyor.
Koç Üniversitesi’nden Profesör Ziya Öniş, geçen hafta Akşam’da yayımlanan röportajında, krizin bütün dünyada siyaseti otoriterleştirme ihtimalinden söz etti.
Öniş’e göre farklı kapitalizm modelleri krize farklı tepkiler ve dayanıklılık halleri gösteriyor. “Yükselen kapitalizm Asya tarzı stratejik kapitalizm. Bu stratejik kapitalizmde devlet (…) önemli bir rol oynuyor ama bunun refah tarafı zayıf… Şu anda Asya dünyanın en dinamik bölgesi ama birçok ülkede demokrasi yok. Bu noktada, kapitalizm ile demokrasi arasındaki ilişkinin kopması ve liberal olmayan demokrasilerin artması gibi bir risk var. Refah ve demokrasinin her zaman beraber gittiği Avrupa ciddi bir büyüme trendi yakalayamazsa, liberal demokrasi erozyona uğrayabilir… Arap Baharı’nda da bence bu risk var. Eski otoriter diktatörler belki kalmayacak ama ortaya çıkacak şey… liberal demokrasi olmayabilir. İkisinin ortasında yarı otoriter bir sistem oluşabilir. Bence Türkiye açısından da böyle bir tehlike var… Eğer biz AB perspektifini kaybedersek ve yeni dünya düzeninde önemli olan hızlı büyümek, zenginleşmek olarak görülürse, bu hedef demokrasi olmadan da gerçekleştirilebilir. Tamamen demokrasiyi reddedip, otoriter bir rejime dönüşmek anlamında demiyorum ama demokratik değerler ikinci plana itilebilir.”
Bu tespit ve uyarı önemli. Çünkü Profesör Öniş, ekonomi ile siyasetin etkileşimini bence en iyi analiz eden akademisyenlerden biri. Kriz, ‘öncelikler’ sıralamasını değiştirebilir ve ekonomik kalkınma hedefini tepeye taşıyabilir. Öte yandan, daha otoriter kapitalist modeller krize karşı, belki sadece kısa dönemde, daha iyi bir direnç gösterebilir. Her iki durum da ‘liberal demokrasi’nin toplumsal tabanını zayıflatır.
Her durumda soru şu: Liberal demokrasi olmadan kalkınma mümkün mü? Bu, eski ve köklü bir soru. Bana kalırsa özgürlüğün, katılımın, hukuk devletinin olmadığı bir ‘kalkınma’ çok eksiktir. Ama özgürlük ve tam demokrasi olmadan da ekonomik büyümenin gerçekleşebileceği ve hatta bireysel ‘refah’ın artabileceği bir realite. Asya ülkelerinin birçoğu bunun örneği.
Tükiye konusunda kötümser değilim. Demokrasi talebinin diri ve derin olduğunu düşünüyorum. Yine de bazı empirik araştırmaların sonuçları toplumun bir kısmının ‘otoriter eğilimleri’ konusunda uyarıcı nitelikte. Seçimler öncesi Metropoll’ün National Democratic Institute için yaptığı çok çarpıcı bir araştırma vardı. Türkiye’de demokrasi algısı ve demokrasi kültürü üzerine yapılan bu kamuoyu araştırması, halkın ‘demokrasi kararlılığı’ konusunda önemli ipuçları içeriyor.
Genel gözlemlerimizle örtüşür biçimde halkın demokrasi tercihi son derece belirgin görülüyor. Demokrasinin ekonomik kalkınmayı gerçekleştirebileceği düşüncesi güçlü. Halkın yüzde 81’i ekonomik kalkınmayı sağlamak için demokrasinin ‘iyi bir rejim’ olduğu kanaatinde. Bu, demokrasi içinde ekonomik kalkınma beklentisi olarak yüksek bir oran. Ama soruyu öncelik meselesine çevirince tablo biraz değişiyor. Öncelik ekonomik kalkınma olarak kodlandığında ve demokrasi dışında da bu mümkün görüldüğünde halkın yüzde 41’i demokrasiden ‘taviz’ verilebileceğini söylüyor. Demokrasiden vazgeçmeye niyetli olmayanların oranı ise yüzde 53.
Gerçek şu: Otoriter kalkınma modellerinin Türkiye’de hiç de az olmayan bir toplumsal tabanı var. Kriz durumlarında böylesi bir ‘taban tercihi’nin siyasete yansıması olur. Bilmem hatırlatmaya gerek var mı; özgürlükçü olmayan bir demokrasi, içinden çıkmaya çalıştığımız ‘vesayet demokrasi’sinden hiç de ileri bir nokta değil.
NOT: Van’daki depremle sarsıldık. Yürek burkan görüntüler bir kez daha zihinlerimize kazındı. Acı sadece yakıcı değil, kalıcı da. İnsanlarımızı kaybettik. Başsağlığı diliyorum yakınlarını kaybedenlere, ölenlere rahmet Allah’tan. Tek tesellimiz, toplumun gösterdiği yüksek duyarlılık. ‘Kimse yok mu?’ sorusuna ‘Biz burdayız’ diyen insanımız, insanlığımız. Kendini bilmez üç-beş sapığın internet âleminde yaptığı densizliği dile getirmek bile abes. Acıda birleşen Türkiye, bir gün barışta da, demokraside de birleşecek… Derbasî be. Xwedê rehma xwe lêke.
Zaman, 25.10.2011