Kimin Suriye politikası yanlış?

Hükümetin Suriye politikasına yönelik eleştiriler birçok kesimden geliyor: CHP’den, Kemalist köşe yazarlarından, nasyonal sosyalistlerden ve asla liberalim demiş olmayan ama, ne hikmetse, sık sık “liberal” olduğu söylenen akademisyen ve gazetecilerden.

Suriye’de diktatörlük rejimine muhalefet eden ve ordunun katliamlarından kendilerini ve akrabalarını korumaya çalışan silahlı güçleri (Hür Suriye Ordusu’nu) ve canlarını kurtarmak için evlerinden kaçıp çadırlarda zor şartlarda yaşamaya çalışan zavallı mültecileri “terörist” diye adlandıran; Suriye’de, hiçbir problem yokken, bize hiç yabancı gelmeyen bir söylemle, “dış emperyalist” güçlerin komplolar tezgâhladığını iddia eden çevreleri ciddiye almak, hem zaman ve düşünce israfı yapmak hem de bu tuhaf kimselere hak etmedikleri seviyede ilgi göstermek anlamına gelir. Bu yüzden, onları bir yana bırakalım. CHP etrafında yoğunlaşan veya CHP çizgisiyle paralel düşen eleştiriler üzerinde odaklanalım.

CHP lideri, Başbakan’a hitap ederek mealen diyor ki, “İki sene önce neredeyse ‘kanka’ olduğumuz Esed ile, ne değişti ki, kanlı bıçaklı oldunuz?” Tuhaf, ancak dünyayla temasını kaybetmiş bir kimseden gelirse şaşırtıcı olmayacak bir soru. En iyisi bu soruya yine karşı sorularla cevap vermek. Son iki senede Suriye’de hiçbir şey olmadı, hiçbir olay yaşanmadı, hiçbir şey değişmedi mi? CHP bugünkü Suriye ile iki yıl önceki Suriye’de her şeyin tıpkısının aynısı olduğunu mu düşünüyor? Başbakan ve hükümet anlatamıyor veya siyasî hasımlık yüzünden sözleri dinlenmiyor olabilir. Öyleyse, bir sade vatandaş olarak ben söyleyeyim. İki sene önce değişme, demokratikleşme, despotizmi gevşetme sinyalleri veren, bu istikamette vaatlerde bulunan, siyaset bilimi terminolojisiyle istikrarlı bir otoriter siyasî sistem vardı. Sistem hem bir ölçüde halkın dolaylı (pasif) rızasına sahipti hem de potansiyel muhalefeti, baskı ve yıldırmayla, daha açık söylersek, polis devleti yöntemleriyle gözünü açamayacak ve asla sesini yükseltemeyecek derecede sindirmişti. Arap Baharı kaçınılmaz olarak bu ülkeyi de etkiledi. Kafalarında umutlar yeşeren geniş halk kitleleri büyük, barışçıl sokak gösterileriyle rejimin açılmasını, demokratikleşmesini, siyasi katılma haklarının verilmesini ve demokratik özgürlüklerin tanınmasını istedi. Esed rejimi inandırıcı bir takvim açıklayıp hemen adımlar atmaya başlamak yerine bu gösterileri silahla bastırmaya çalıştı. İşlettiği her cinayet muhalefeti artırdı ve sonunda muhalif kitleler on yıllar içinde zihinlerinde kurulmuş olan korku barajlarını yıktı. Olan bu ve özü itibarıyla ne Türkiye hükümetinin ne de bir başka hükümetin eseri. Suriye halkının kendi bekleyişlerinin ve tavırlarının sonucu.

CHP ve ona paralel yollarda koşanlar soruyor: Türkiye niçin tarafsız kalmadı? Neden bu kadar müdahil oldu? Neden silahlı eylem yapmış olma şüphesi bulunan mültecileri kabul etti? Yoksa hükümet mezhepçilik mi yapıyor? Yine aynı yöntemle, sorularla devam edeyim: Türkiye niçin tarafsız kalsın? Bir komşu rejim halkını katlediyorsa, Türkiye’ye düşen, her türlü insanî endişeyi göz ardı edip, realist dış politika adına vahşete göz yummak mıdır? Türkiye’nin millî menfaatleri nelerdir? Onları tanımlama yetkisine kim sahiptir? Bugün millî menfaat denilecek şeyin yarın millî zarara dönüşmemesinin garantisi var mıdır? Türkiye en uzun kara sınırını paylaştığı komşusundaki problemlere kayıtsız kalabilir, bu problemlerin yansımalarından etkilenmeden yaşamaya devam edebilir mi? Hayatlarını kurtarmak için sınırlarımıza dayanan, Türkiye’ye sığınan mültecilere kapılarını kapatabilir mi? Bunu yaparsa dünyada nasıl muamele görür? Böyle bir davranışı hangi ahlâkî ilke ile izah edebilir ve haklılaştırabilir?

Hükümetin mezhepçi bir politika izleyip izlemediği konusunda hassas olmak gayet yerinde bir tavır. Hükümeti böyle bir hata yapmaması için sürekli gözetim altında tutmak lâzım. Ne var ki, bu tür iddialar spekülasyondan ibaret kalmamalı, somut delillere dayandırılmalı. Nerede bu deliller? Hükümet Kaddafi’ye, Bin Ali’ye ve Hüsnü Mübarek’e de cephe almıştı. Mezhepçi dış politika izliyorsa tam tersini yapması gerekmez miydi? Hükümetin Suriye politikası değil, CHP’nin Suriye politikası yanlış olmasın? CHP genel başkanı ve partinin önde gelenleri niçin Baas rejimini ve katliamlarını açıkça eleştiremiyor? Yarım ağızla, ne anlama geldiği belli olmayan şeyler söylemekle yetiniyor? Yoksa CHP’nin Baas zihniyetiyle tarihsel ve güncel bağları mı var? Silahlı bir azınlığın silahsız çoğunluğa tahakkümü CHP’nin klasik ideolojisinin özü olmasın? Ya CHP’lilerin mülteciler aleyhine faaliyetlerine ne demeli? Dünyanın en kırılgan insanları olan mültecileri şeytanlaştırmak, onlara karşı kampanyalar düzenlemek doğru bir davranış mı? CHP iktidarda olsaydı mültecileri sınır dışında mı tutacaktı? CHP’lilerin Hatay’da kapı kapı dolaşıp halka “mültecilere kiralık ev vermeyin” çağrısı yapması hangi insanî değerle uyuşur? Nasyonal sosyalistlerin peşine takılarak mazlum ve mağdur insanlara karşı gösteri yapmak, Allah’ın adıyla Esed’in adını aynı seviyede ululayan sloganlara katılmak CHP’ye yakışıyor mu? Daha doğrusu CHP yönetimi bunu partiye yakıştırıyor mu?

Bir ülkenin “soft” gücünün “hard” gücünden daha önemli ve fonksiyonel olduğu, millî çıkarlara daha çok hizmet ettiği, bir sürü örnekle kanıtlandı. Türkiye hükümeti, Suriye vakasında doğru yerde duruyor. Hem aklın hem vicdanın gösterdiği istikamette hareket ediyor. Hükümetin detaylarda ve teknik meselelerde ne kadar başarılı olduğu tartışılır. Muhakkak ki eksikleri ve hataları vardır, olacaktır. Ama, izlediği politika genel olarak doğru. Suriye’de sorun eninde sonunda, umarım çok uzak olmayan bir gelecekte, çözülecek ve yeni bir Suriye doğacak. Bu ülkenin eskiye dönmesi artık imkânsız. Yeni Suriye veya yeni bölge haritası ortaya çıktığında, Türkiye doğru olanı yapmış olmanın haklı gururunu da taşıyacak, avantajlarından da yararlanacak. Bence hükümet asla tek başına, uluslararası toplumun ortak hareket etmediği bir askerî operasyona girişmeden, kapımızdaki insanlık dramına merhem olmak ve vahşet rejimini zayıflatmak için siyasî ve diplomatik yollarla elinden geleni yapmalı. CHP’ye gelince… Suriye politikası asıl yanlış, gayri insanî ve millî menfaatlere aykırı olan, bu yüzden tavrını gözden geçirip düzeltmesi gereken CHP. Umarım, CHP liderliği, hatasını düzeltecek feraset ve cesarete sahip olur ve Menderes’in kabrini ziyaret ederek yaptığı gibi, bizi şaşırtır.

Zaman, 21.09.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et