Bu hafta bir şeyler kaleme alayım derken, şöyle bir düşünceye daldım. İnsanoğlu, yüzyıllardır iyiyi kötüden, ahlâklıyı ahlâksızdan, terbiyeliyi terbiyesizden ayırmak için kurallar, yasalar, dinler ve ahlâk sistemleri geliştirdi. Peki ya herkesin “not aldığı” bir dünya olsaydı? Nasıl olurdu acaba? Bir tür sosyal kredi sistemi gibi, her davranışın puanlandığı, her sözün kaydedildiği, her eylemin bir değeri olduğu bir sistem…
Böyle bir sistemde, insanların günlük davranışları puanlanırdı:
Yolda gördüğün yaşlıya yardım etmek: +10 puan
Dedikodu yapmak: -5 puan
Yere çöp atmak: -3 puan
Sırada kaynak yapmak: -7 puan
Birine içten bir iltifat etmek: +8 puan
Hak etmeyeni övmek (ya da yermek): -10 puan
Puanlarınız düşerse, toplumda itibarınız azalır; yüksekse, saygınlık kazanırdınız. Belki de iş bulmak, arkadaş edinmek, hatta aşk hayatınız bile bu puana bağlı olurdu.İlk bakışta harika görünse de, böyle bir sistemin tehlikeleri de var bence.
Kim, Kime Göre Not Verecek?
Ahlâk ve terbiye göreceli kavramlar. Birine göre “terbiyesiz” sayılan bir davranış, diğerine göre “dürüstlük” olabilir.
İkiyüzlülük Artar mı?
İnsanlar sadece puan için iyi davranmaya başlarsa, samimiyet yok olur.
Hata Yapma Hakkı?
Herkes yanlış yapar. Bir kez düşük not alan, sonsuza kadar “kötü” mü damgalanacak?
Belki de böyle bir sisteme gerek yok. Çünkü zaten hayat, herkese davranışlarına göre “not” veriyor: İyi insanlar uzun vadede saygı görüyor. Kötüler bir gün mutlaka yalnız kalıyor. Ahlâksızın sonu genellikle hüsran oluyor. Terbiyesizlik, eninde sonunda sahibini utandırıyor.
Belki de adil bir not sistemi, insanın kendi vicdanında başlıyor. Yaptığının karşılığını hemen görmese de, zaman en hakiki öğretmen. Sonuç olarak, not veren bir sistem romantik bir fikir gibi gelse de, asıl mesele insanın kendini dürüstçe değerlendirmesinde yatıyor. Belki de en adil puanlama, vicdanımızın içinde sessizce yazılıyor. Ve evet işte bazen böyle şeyler düşünüyorum, istifade etmeniz dileği ile.
Doç. Dr. Hasan Bardakçı