İslam ortak paydası Kürt sorununa çare olabilir mi? (1)

BDP’nin bağımsız milletvekillerinden Altan Tan’ın Radikal’den Ezgi Başaran’a verdiği söyleşi İslam ortak paydasının Kürt sorununun çözümünde taşıdığı önem konusundaki tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Tan şöyle diyor: “İktidarın sahibi olan Müslüman Türkler ümmetçi kalabilselerdi, her şey farklı olabilirdi. (…) Ümmetçilik; 1- Bütün Müslümanlar’ı kendisine eşit görmektir. Mesela Türkçe anadilde eğitim varsa Kürtçe anadilde eğitim de vardır. 2- Müslüman olmayan herkesin de ticaret, eğitim, kendini ifade etme hakkı vardır. ‘Kemalist İslamcılarımız’ bu manada ümmetçi olabilseydi, başta Kürt sorunu olmak üzere bütün sorunları çözülürdü. (…) Alevi sorunundan Ruhban Okulu’na kadar her şey ümmetçilik zihniyetiyle çözülürdü. Üstüne anti-kapitalist bir dünya da beraberinde gelirdi.”

Eğer bu görüşler, sadece tarihle ilgili bir değerlendirme olsaydı, belki üzerinde çok fazla durmaya gerek yoktu. Tarihin her konusunda olduğu gibi bu konuda da farklı okumalar olabileceğini söyler geçerdik.

Ama Kürt meselesinin hâlâ canlı ve kanlı bir sorun olarak gündemimizde olması ve bugün Türkiye’de oldukça geniş bir kesimin Kürt sorununun İslam’ın birleştiriciliği sayesinde çözülebileceğine inanması, Tan’ın değerlendirmelerini daha da önemli kılıyor. Bu görüşü savunanlar, Kürt sorununun etnik bir zemine kaymasında laik sistemin dinden hareket etmemesinin, din yerine bir başka ortak payda üretmeye çalışmasının (Türklük) büyük payı olduğunu savunuyorlar ve bugün de çözümün adresi olarak bu hatadan dönülüp İslam’ın birleştirici gücünün yeniden devreye sokulmasını gösteriyorlar.

Ama isterseniz önce, bugünün Türkiye’sini bir yana bırakıp “ümmetçiliğin birleştirici gücünün” geçmişte ne kadar işe yaradığına bakalım.

Ben tarihçi değilim ama dar bilgi hazinem bile bana ümmetçiliğin ne geçmişte ne de şimdi ne Müslümanlar’ın birbirini kırmasını ne de Müslümanlar’ın farklı dinden olanları kırmasını önlemeye yetmediğini göstermeye yetiyor.

Altan Tan, Alevi sorunundan Ruhban Okulu’na kadar her şeyin ümmetçilikle çözülebileceğini söylerken, Yavuz Sultan Selim’in giriştiği büyük Alevi katliamını nereye koyuyor? Cizre-Botan Beyi Bedirhan Bey’in Osmanlı’nın desteğiyle giriştiği Nasturi katliamını nereye koyuyor? Eğer ümmetçiliğin “Bütün Müslümanlar’ı kendisine eşit görme” prensibi işleyebilseydi, Sünni Osmanlı’nın Alevi mezhebinin kökünü kazımak için giriştiği o büyük katliam olur muydu? Eğer ümmetçiliğin “Müslüman olmayanların haklarına saygı” prensibi işleyebilseydi, Nasturiler bugün “Güneydoğu’nun Kayıp Hıristiyan Topluluğu” haline gelir miydi? Ve yine, eğer ümmetçilik Kürt-Türk çatışmalarını engelleyebilecek olsaydı, Bedirhan Ayaklanması olur muydu?

Dünü bırakıp bugüne bakalım: Din kardeşliği, Ortadoğu’da Müslüman Arap ülkelerinin aralarındaki bitmez tükenmez husumeti önleyebilmiş midir? Aynı dine mensup Iraklılar’la İranlılar’ın on yıl boyunca birbirlerini kırmalarını ya da Irak’ın Kuveyt’i işgalini engelleyebilmiş midir? Bugün onların Müslüman Filistin halkının haklı davasında aynı saflarda yer almasına yetmiş midir?

Gerçek şu ki, sözü edilen bütün bu acı olaylarda belirleyici olan faktör din değil; sosyal, siyasal ve iktisadi sebepler olmuştur. Örneğin, Bedirhan Ayaklanması’nın arka planında Osmanlı’nın Tanzimat Hareketi’yle birlikte başlattığı “merkezi devleti güçlendirme” harekâtına verilen tepki yatar. Tanzimat’ın getirdiği yeni düzenlemelere ülke genelinde özellikle de devlet otoritesinden uzak olan bölgelerde verilen tepkinin en şiddetlisidir bu isyan. Yine, Ortadoğu’nun Müslüman ülkelerinde gördüğümüz -din kardeşliğinin önleyemediği- parçalanmışlık hem emperyalist ülke politikalarının hem de yerli iktidarların politikalarının, bölgenin sosyal ve iktisadi yapısının toplam sonucudur.

Kaldı ki, “Eğer Cumhuriyet rejimi, Osmanlı’nın ümmetçiliğini terk etmeseydi, Kürt sorunu bu hale gelmezdi” fikri başlı başına absürt bir fikirdir. Tarih böyle ilerlemeseydi, modernleşme süreci hiç yaşanmasaydı; çok uluslu imparatorlukların içinden milli devletler doğmasaydı ve bu milli devletler kendilerini inşa sürecinde ortak bir milli kimlik yaratmaya girişmeseydi, ne iyi olurdu gibi bir şey…

Devam edeceğim.

Bugün, 15.07.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et