İkinci Turun Büyüsü

Her şey 14 Mayıs 2023’ün akşam saatlerinde başladı ve 28 Mayıs akşam saatlerinde sona erecek.

Ben yaşamımda böyle bir 15 gün görmedim, benim durumumda olanların hiç de azımsanmayacak sayıda olduğunu düşünüyorum.

Türkiye uzun süredir seçim sath-ı mailine girmişti. 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketi bir süre sükûnete yol açsa da 14 Mayıs tarihine söz kesildi. 2 ittifak; Cumhur ve Millet İttifakı ile iki Başkan adayı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ön plana çıktı. Millet ittifakı ve Kılıçdaroğlu, sağdan, soldan, milliyetçilerden ve HDP’den aldığı destekle yükleniyordu. CHP’nin geçmiş bakiyesini unutturmak için yumuşak bir dil, çiçek, böcek ve kırmızı pıt pıt atan kalpler seçmenin üzerine boca ediliyordu. Herkes herkesle barışacak, sevgi saygı tüm ülkeye yayılacaktı…

Ne olduysa 14 Mayıs akşamı oldu… Zira TBMM’de cumhur ittifakı çoğunluğu sağlamış ve Erdoğan kıl payı seçimi birinci turda kazanamadan bitirmişti…

Yüzler asıldı, hayret ve şaşkınlık bir süre yerini kesif bir öfke sarmalına bıraktı, CHP’nin ve tabanının öfkesi, düşmanlık duyguları tüm ülkeyi kapladı. Sert bir rüzgâr, yeni sevgi pıtırcıklarını, pembe kalpleri, bahar çiçeklerini aldı götürdü. Ortada eski, asık suratlı, dişlerini sıkmış saldıracak bir zavallı arayan otantik orijinal CHP’li kaldı.

CHP çevrelerinden önce deprem yaşamış kent sakinlerine yönelik;  başa kakma, lanet okuma ve yardımları kesme adımları atıldı. Gerek CHP’li belediye yönetimlerinden gerekse parti tabanından sadır olan saldırılara, linç girişimlerine Kılıçdaroğlu güçlü biçimde “durun” diyemedi. Deprem bölgesi kentlerinde yaşayanlara yönelik linç ve öfke birçok kente yayıldı. Bazı insanlar buna bir anlam veremiyorlar. Oysa ben çok iyi anlıyorum. Sosyal medyada sık sık şunu ifade etmeye çalışırım: “CHP’de esaslı bir değişim dönüşüm yoktur, bunu test  etmek için en yakınınızdaki CHP’li ile 5 dakika konuşun” Bu iddiam şu geçen 13 günde defalarca teyit edildi. Sosyal medya içeriklerindeki düşmanlık, tehdit ve şiddetin boyutları yine inanılmaz boyutlara ulaştı; halen de devam ediyor…

Cumhurbaşkanlığı seçiminin YSK tarafından ikinci tura kaldığı açıklanınca Kılıçdaroğlu hemen Sinan Oğan’a giden, Ata ittifakına verilen oyların peşine düştü ve hızla güya milliyetçiliğe oysa tam tamına ırkçılığa yöneldi. İlk olarak hedefe de Suriyeli sığınmacıları koydu. Oy hakkı olmayan, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan sığınmacıları açık hedef haline getirdi. Bu konuda sicili oldukça kabarık olan CHP’nin tabanı da bu nefrete ortak oldu. CHP gençlik kolları duvarlara gece vakti; “Suriyeliler Gidecek” yazılarını yazmaya hiç üşenmediler. CHP’nin ve Millet İttifakının adayı Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakının söylemi 180 derece dönerek sertleşti. CHP’nin akil insanları, medyası hemen bunu kabul ettiler. Aynı koroya vakit geçirmeden katıldılar. Bu arada Sinan Oğan; Erdoğan lehine destek açıklaması yaptı. Bundan sonra geriye Ümit Özdağ kalmıştı, Kılıçdaroğlu birkaç gün çabaladıktan sonra onun desteğini aldı. Yani 15 günde 1930’a döndük…

2. Tur gündeme gelince zaman kısıtına rağmen nasıl oldu da CHP geriye aslına rücu etti. Bunun cevabı CHP’nin tarih sayfasındaki rolünde, siyasetinde gizli. Çok partili sisteme uyum sağlama mecburiyetinde kalan CHP diğer yollar bitince (vesayet sistemi- askeri darbe) doğal olarak her yurttaşın oyuna talip oldu. Ancak bu yapmacık siyaset, bir engelle karşılaşınca hemen dağıldı. “Onlar üstün 1. Sınıf, diğerleri alt ve 3.sınıf insanlar” anlayışı hortladı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. Tura kalmasıyla esen rüzgâr; maskeleri düşürdü, parlak janjanları yırttı attı, bahar dallarındaki çiçekler soldu. Şimdi elimizde kocaman bir kötülük yumağı  kaldı. Türkiye için düşündürücü üzücü olan budur. Cumhurbaşkanlığı seçimi, ikinci tura kalmasaydı bu resmi net olarak göremeyecektik. Büyüklerimiz ne güzel söylemiş: “Her şeyde bir hayır vardır”.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et