14 Mayıs’ın Sosyo-Politik Analizi ve 28 Mayıs

Millet İttifakı açısından 14 Mayıs öncesinin en zor konusu aday belirlemeydi. Millet İttifakı uzun süre adayını belirleyemedi. Gerçekten de Erdoğan gibi karizmatik bir adayın karşısına, ona denk bir aday bulmak kolay değildi.
Çok sancılı ve zikzaklı bir süreçten sonra Millet İttifakı (Altılı Masa) aday olarak Kılıçdaroğlu’nu belirledi. Ancak bu isim, Altılı Masa’nın bazı üyeleri tarafından kerhen kabul edilen bir tercihti. Akşener’de tecelli eden görüşe göre Kılıçdaroğlu “kazanacak” bir aday değildi…
Gerçekten de Altılı Masa, sosyo-kültürel açıdan çoğunluğa mensup olmayan, karizmatik ve sempatik özellikleri zayıf bir ismi aday olarak çıkarmakla, daha başından yarışa geriden başlamış oldu.
Sosyo-politik olarak baktığımızda bu toplumun büyük çoğunluğu Türk, Sünni ve sağcıdır. Toplumun yaklaşık %65’inin sağcı olduğu bir ülkede, sol kökenli bir ismi aday göstermek stratejik olarak yanlıştı. Gerçi bunu gören Kılıçdaroğlu partisini olanca gücüyle sağa kaydırmıştı ama kişisel olarak kendisi sol gelenekten geliyordu. Bu realiteyi değiştirmesi mümkün değildi…
Modernleşme açısından ileri toplumlarda sosyo-politik köken, siyasi tercihlerde çok önemli değildir ama bizim gibi ülkelerde henüz önemini kaybetmemiştir. Yine de eski devirlere göre ülkemizde de öneminin azaldığını söyleyebiliriz.
Kılıçdaroğlu’nun, bütün dezavantajlarına rağmen %45 alması, zannedildiği gibi başarısızlık değil başarıdır. (Normalde, %35-38 bandında kalması gerekiyordu…) Bu durum, Türkiye’nin siyasal modernleşme açısından belirli bir eşiği aştığını gösteriyor. 12 Eylül öncesinin sosyo-politik ortamında böyle bir sonuç hayal bile edilemezdi…
***
Bu seçimin en önemli sonucu, iktidar partisi olan Ak Parti’nin oy oranındaki düşüşün hızlanarak devam ediyor olmasıdır. Ak Parti son seçime göre %7 oy kaybetmiştir. Erdoğan ise son seçime göre %3 kaybetmiştir. (Ak Parti, aşağı yukarı, 2002’deki oy oranına geri dönmüştür.)
Ancak Ak Parti’den kopan oyların muhalefete gitmediği görülüyor. Deva, Gelecek ve Saadet kanalıyla CHP’ye kayan oy miktarı %1-2 civarında tahmin edilmektedir. Bu sonuçtan şunu çıkarabiliriz:
Ak Parti’den kopan seçmenler ana muhalefeti (Millet İttifakını) bir alternatif olarak görmüyorlar; aynı kamp içinde kalıyorlar, sadece vagon değiştiriyorlar. Ak Parti vagonundan inenler MHP, BBP ve YRP’ye gidiyorlar. (Deva, Gelecek ve Saadet 3. bir ittifak olarak seçime girseydi Ak Parti’den kopan oylar buraya gidebilirdi…)
Ancak her şeye rağmen Ak Parti, merkez sağın en güçlü partisi olmaya devam ediyor. Erdoğan da merkez sağın en güçlü lideri olmaya devam ediyor. Pandemi, deprem ve ekonomik kriz gibi üç büyük dezavantaja rağmen Erdoğan’ın %49,5 oy alması bir başarıdır. Ancak bu başarı Erdoğan’ın kendinden çok, rakibinin zayıflığından ve alternatifsizlikten kaynaklanmaktadır.
Eğer Erdoğan’ın karşısına sosyo-politik olarak çoğunluğun içinden çıkmış bir isim çıkarılsaydı Erdoğan’ın kaybetme ihtimali daha fazla olabilirdi. Örneğin Abdullah Gül, İlhan Kesici, İmamoğlu veya Yavaş gibi isimler daha güçlü rakipler olabilirlerdi…
Sosyal medyada yaygın rağbet gören videolara bakıldığında gerek Millet İttifakının tabanı, gerekse Cumhur İttifakının tabanı, cumhurbaşkanı adaylarından memnun değiller. Adaylarını, başka alternatif olmadığı için, kerhen ve heyecansız olarak desteklemektedirler…
Bu bağlamda, Oğan’a giden oyların da küskün ve protesto oyları olduğu görülüyor. Her iki ittifakın küskünleri, gidecek başka adres olmadığı için, kerhen ve mecburen Oğan’a oy vermiş görünüyorlar. Oğan’a verilen oylar, Oğan’a duyulan ilgiden çok, kendi adaylarını beğenmeyenlerin tercihinden kaynaklanmıştır; tabir caizse, hubb-i Ali’den çok buğz-u Muaviye’den…
***
Ülkemizde bir seçim ilk defa ikinci tura kalmıştır. Bu önemli bir tecrübe olacaktır. Ancak geçmişte buna benzer bir durumdan söz edebiliriz. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra hükümet kurulamamış ve adeta ikinci tur şeklinde 1 Kasım’da yeni seçimler yapılmıştı. 7 Haziran’da %40’a düşen Ak Parti 1 Kasım’da %49,5’e çıkmıştı. Bu defa da buna benzer bir sonuç çıkacak gibi görünüyor…
14 Mayıs’ta yasama organında üstünlüğü sağlayan Cumhur İttifakı’nın 28 Mayıs’ta da yürütmede üstünlüğü sağlaması muhtemeldir. Genellikle seçmen, yasamada hâkim olanın yürütmede de hâkim olmasını tercih etmektedir. Aksi halde sistemin kilitlenmesi muhtemeldir.
Sinan Oğan’ın ikinci turda Erdoğan’ı destekleyeceğini ilan etmesi, Erdoğan’ın kazanma ihtimalini daha da kuvvetlendirmiştir. Oğan’ın %5,5 oyunun, %1’i bile Erdoğan’a gitse Erdoğan seçimi kazanacaktır.
Ümit Özdağ’ın Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi, Kılıçdaroğlu’nun oylarını çok artırmayacaktır. Hatta tersine, Özdağ’ın dayattığı “kayyım” şartından dolayı, Kılıçdaroğlu HDP tabanından bir kısmını kaybedebilir…
***
Somut gelişmeler ve son yapılan anketler Erdoğan’ı önde gösteriyor. Olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa 28 Mayıs seçimlerini Erdoğan’ın kazanması, ağırlıklı ihtimaldir.(*)
Seçimi kim kazanırsa kazansın, seçim sürecinde üstü örtülen ve pansuman tedbirlerle iyileşmiş gibi gösterilen iktisadi kriz, seçimden sonra, bütün dehşetiyle yeniden hortlayacak.
28 Mayıs’tan sonra gündemimizi siyaset değil iktisat belirleyecek… Allah yardımcımız olsun vesselam…
______________________________________
(*)14 Mayıs konusunda büyük başarısızlık yaşayan anket firmaları bu defa daha temkinli hareket ediyorlar; şu ana kadar Kılıçdaroğlu’nu önde gösteren bir anket yok. İki firmanın yaptığı ankete göre Erdoğan önde gidiyor. Bakınız: https://sputniknews.com.tr/20230525/2-tur-secimine-sayili-gunler-kaldi-son-anketler-ne-soyluyor-1071549469.html
14 Mayıs öncesinin anketleri MHP’nin oylarını düşüşte, İyi Parti ve HDP’nin (YSP’nin) oylarını yükselişte göstermişlerdi. Seçim sonuçları bu tahminleri de yanlışladı…

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et