Görme, işitsel ve bedensel engelli bireyler kent yaşamının dışında kalmakta ve izole edilmektedirler.
Geçen haftasonu Türkiye Kent Konseyleri Birliği’nin Kahramanmaraş’da düzenlemiş olduğu 4. Kent Konseyleri Buluşması’ toplantısına katıldım. Bu toplantı aynı zamanda 3. dönem başkanlığını sürdüren Çanakkale Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz’un görevi Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan’a devretmesi nedeniyle yapılan törene de ev sahipliği yaptı. Dönem başkanlığının Kahramanmaraş’a geçmesi aynı zamanda Zeynep Arıkan’ın ilk “kadın” Kent Konseyi Başkanı olması açısından da önemliydi. Bu toplantının diğer önemli yanlarından biri de kent konseyleri başkanları ve genel sekreterlerin dışında iki kent konseyi engelli meclisi başkanının da davet edilmeleriydi. Toplantıda dikkat çeken bir başka konu ise İstanbul gibi ekonomi ve siyasete yön veren önemli bir şehrin, Kent Konseyi Başkanlığı’nın henüz kurulmamış olmasıydı.
Kentin yönetimine katılım aracı olarak kent konseyleri Birleşmiş Milletler Rio Yeryüzü Zirvesi’nde 1992 yılında kabul edilen ve 21’inci yüzyılın gündemini belirleyen “Gündem 21” başlıklı Eylem Planı’nın 28’inci bölümü uyarınca, yerel yönetimlerin öncülüğünde, sivil toplumun ve diğer ortakların, birlikte kendi sorunlarını ve önceliklerini belirleyerek, kentleri için Yerel Gündem 21 olarak adlandırılan 1997 yılından itibaren uygulanan ve 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 26313 sayılı Kent Konseyi Yönetmeliği’ne dayanarak kurulmuş yapılardır. Kent Konseyleri’nin amacı; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmektir. Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşehrilik hukuku çerçevesinde buluştuğu; kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik yapılar ile yönetişim mekanizmalarını hayata geçiren yapılardır.
1992 yılında Rio de Janeiro’da yapılan Birleşmiş Milletler Rio Yeryüzü Zirvesi’nde kabul edilen “Gündem 21 Projesi yönetişim anlayışının yerel düzeye taşınması ve kent yönetimine demokratik katılımın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Sürdürülebilir kalkınmayı önceleyerek küresel işbirliği anlayışını gündeme getirmiştir.
Kent yaşamı ve engelliler
Kentsel hizmetlerin; çevresel düzenlemeler, kamusal mekanların inşası, bina, otobüs durağı, araba park yerleri, yeşil parklar, oyun ve spor alanları gibi tesisi ve araçları kapsar.
Kent planlarının yapılmasında yerel yöneticilerin yanı sıra, siyasal/sosyal/ekonomik gücü elinde bulunduran grupların müdahalesiyle şekillenmektedir. Kentin planlanması genelde homojen bir anlayış içerisinde tektipleştirmeyi hedeflemektedir. Bu yapılanma sonuç olarak farklı olanlara yönelik dışlayıcı, engelleyici ve eşitsizdir.
Engelli bireyler sosyal/siyasal/ekonomik anlamda toplumun en dezavantajlı gruplarından birini oluştururlar. Kentsel planlama yapılırken engellilerin fiziki durumları öncelenerek yapılmadığından görme, işitsel, bedensel engelli bireyler kent yaşamının dışında kalmakta ve izole edilmektedirler. Kent planları iktidarı elinde tutanların yaptırımlarına göre şekillenir. Genelde iktidarı elinde tutanlar “prezantabıl”, “sağlam”, “beyaz”, egemen “eril” kişilerdir. Bu nedenle engelliler, evsizler, göçmenler, kadınlar gibi toplumsal gruplar kentlerden dışlanırlar.
Kent planlamasının bütün bireyleri göz önünde bulundurularak yapılmaması, kamusal alanı engellilerin girişine kapamıştır. Kamusal alanda görünür olamayan engelli birey, eğitim, istihdam, sağlık, adalet, bilgiye ve mekana erişim gibi haklardan da eşit şekilde yararlanamaz.
Kent konseyleri ve engelliler
Kent konseyleri yerinden ve yerelden yönetim ilkesinin hayata geçirilmesi için önemli bir başlangıç noktasıdır. Engelliler kent yönetimine kent konseyleri altında kurulan engelli meclisleri ile müdahil olmalıdırlar. Yapacakları ve üretecekleri projelerle, fikirlerle, eleştiri ve önerilerle yerel yönetim politikalarının insanileştirilmesi için aktif görev almalıdırlar.
Kent hakkı, aynı devletin sınırları içerisinde olmakla değil, aynı kentte yaşamakla ve kentin yönetimine katılmakla kazanılır. Ve bu hakkı aynı kentte yaşayan kadın/erkek, engelli/engelsiz herkes ve herkesimle de paylaşılır. Engelliler, yaşanabilir, eşit ve bedenlerin özgürce dolaşacağı kamusal alanlar için kent yönetimine katılmalı ve kent politikalarının belirlenmesin de etkin olmalıdırlar. Engellilerin kararlara katılımı ve etki etme gücü ne kadar güçlüyse kente ait olma duygusu da o kadar güçlü olacaktır. Engellilerin kent hakkı , engellilerin kent hakkında verilen kararlara katılımından geçer. Demokratik kent yönetimler için, “Yerel Yönetimler” ve “Kent Konseyleri” yönetimlerinde engellilere daha çok yer verilmeli ve karar süreçlerine katılmaları sağlanmalıdır. Kent Konseyleri’nin üst kuruluşlarından biri olan, Türkiye Kent Konseyleri Birliği ülke genelindeki “kent konseyleri engelli meclis”lerini biraraya getirmek için demokratik bir adım atmalıdır.
Taraf, 20.12.2012