Bu Yüzyılda Şiddet ile Çözüm Aramak!

Bu başlığı KCK Yürütme Konseyi Üyesi olan Murat Karayılan’ın bir açıklamasından aldım. Yani bana ait değil; Karayılan’a ait. Açıklamayı KCK adına yaptığı için aslında ifade KCK’ye ait. İlgili açıklamanın yapılma ihtiyacı Neçirvan Barzanı’nın “gerekirse güç kullanırız ifadesinden kaynaklanıyor. Barzani kendisine sorulan bir soruya “PKK, Şengal’de kalmaya ısrar ederse gerekirse güç kullanırız” demişti.  Karayılan ise Barzani’ye verdiği yanıtta tarihî önemde cümleler kullandı. Dedi ki: “Zaten böylesi bir açıklamaya hiç ihtiyaç yoktu. Bir de hiçbir Kürt siyasetçinin ağzına almayacağı kelimeleri kullanması bir talihsizliktir. ‘Şiddet kullanırız’ ne demek? Birakuji, yani kardeş kavgası demektir. Yani şimdi kardeş kavgasını mı geliştirmek istiyor? İçinde bulunduğumuz yüzyılda sorunları bu şeklide çözmeyi mi düşünüyor? Bu mesajı kime dönük veriyor? Bilinmeli ki tehditle kimse sonuca ulaşamaz.”( http://rudaw.net/turkish/kurdistan/301220162)

KCK-Karayılan’ın şiddete karşı bu yaklaşımının önemli ve anlamlı olması ile birlikte Türkiye’ye karşı ise şiddetten medet umar bir politika izlemeleri onları samimiyetsiz ve tutarsız bir duruma veya insan aklıyla alay eder bir duruma getiriyor. Şiddete karşı bu anlamlı ifadelerini ne bir eksik ne bir fazla kendilerinin başvurduğu şiddet için ifade edenlere “psikolojik ajan” “işbirlikçi” gibi ithamlar ile bu eleştirileri değersizleştirmeye ve eleştirenleri linç etmeye çalışıyorlar. Çeşitli araçlar ve hamaset üzerinden ellerindeki bütün imkânlar ile insanların vicdanlarını akıllarını teslim almaya çalışıyorlar. Hemen her değerlendirme ve açıklamalarında şiddetin değerine atıfta bulunanlar onlar değilmiş gibi, canlı bombalar, silahlı baskınlar ve siyasetçilere dönük suikastleri onlar yapmamış gibi “şiddet ne ya” “bu yüzyılda sorunları şiddet ile mi çözeceksiniz? Siyasetçi ağzına şiddeti nasıl alır” gibi bir açıklama insanı hayret etmeye sürüklüyor. “Şaka mı bu? Nasıl yani?” bir yerde geçtiği gibi “şaka ise de komik değil” diyesi geliyor. Nitekim çok değil bir süre önce Bayık “yaşanan yoğun şiddetin özgürlükler ile bir ilişkisi olduğu” gibi açıklamalar yapmıştı.

Tutarsızlığı bir tarafa bırakırsak Karayılan’a ben de hak veriyorum. Bir siyasetçinin “şiddete başvururuz” demesi talihsiz bir açıklamadır. Aynı şekilde bu yüzyılda şiddet ile sorunları çözmeyi düşünmemek gerekir. Hele ki tehdit ile bir sonuca varmayı düşünmemek gerekir. Kendisinin de ifade ettiği gibi şiddet kardeş kavgası demektir. Bu kavgayı geliştirmek isteyenlerin başvuracağı bir yöntemdir.

Eğer bunlar doğru ise o zaman PKK’nın şiddetinin arkasında Kürd meselesinin çözülmemesi isteği vardır. Eğer Karayılan haklı ise bu şiddetin Kürdlere ve çokça ifade ettikleri gibi demokratik bir Türkiye isteğine bir katkısının olmadığını ifade edenler de haklıdır. Anadilde eğitim, demokratik, özerk yerel yönetimler gibi hedeflere hizmet etmeyeceği tespiti de doğru olmalıdır. Bu şiddetin Karayılan’ın ifadesi ile kardeş kavgasının dışında bir işe yaramayacağı da doğru olmalıdır. Eğer siyasetçinin şiddete atıfta bulunması talihsizlik ise o zaman genişletilmiş genel kurul toplantısında şiddete destek olup “kazanacağız” diyen Demokratik Toplum Kongresi sınıfta kalmıştır. “Onursal bir meseledir” gibi açıklamalar ile destek olan HDP talihsizliklere imza atmıştır. Yani bir bütün olarak Kürd mahallesinde iktidar olanların şiddet ile olan ilişkisinden dolayı Kürdlere bir faydasının olmadığı tespiti de doğru ve siyasetçisinin sınıfta kalmış olduğu aşikâr olmalıdır.

Bütün bunların ötesinde kabul etmek gerekir ki bütün eksik ve yanlışlarına, kaplumbağa hızındaki ilerleyişe rağmen Türkiye’nin yönü özgürlüklerden yanadır. AKP hükümetleri hakkında ne denilirse denilsin ama Kürd meselesinde devletin gelenekselleşen inkâr politikasına son verdiler. Kürd hakları meselesinde ciddi adımlar attılar. Bu dönemde Kürdlerin varlıkları ya da yoklukları gündemimizde olmadı. Hakları ve özgürlükleri gündemimizde oldu. Yetersiz ve eksik bıraktıkları yerinde bir eleştiridir. Ama bu eleştirilerin hiçbiri şiddet politikasına karar kılmanın sebebi olamazdı. En kötü bir hükümet ile karşı karşıya olduğumuz tespitini doğru kabul etsek bile barajlar, anadilde eğitim, özerklikler, Öcalan’ın durumu gibi sebepler ile şiddete başvuranlara karşı Karayılan’ın şiddete dönük eleştirisini hatırlatmak gerekiyor. Gerçekten PKK ne istiyor ve hangi isteğine şiddet ile daha fazla ulaşabildi?

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et