AKP: Her Şey ve Hiçbir Şey…

Başbakan, sık sık Türkiye’de kendileri olmasaydı, hiçbir şeyin başarılamayacağına vurgu yaparak, başarılarını 90’lı yıllar ve 2001 kriz dönemi ile kıyaslıyor. Bir siyasetçi olarak bunu yapması anlaşılır olmakla birlikte, bu “biz yaptık” yaklaşımı, ekonomide yeni bir devletleşme sürecini –aslında diğer alanlarda da- birlikte getirme riskini de içerisinde barındırıyor. Bu nedenle, AKP’nin “her şey bizim eserimiz” vurgusuna bir iktisatçı gözüyle bakalım istedim.              

1. AKP’nin Ekonomik Başarısı Bir Rüya Mı?

Hayır değil, önce aşağıdaki tabloyu yorumlayalım. Tablo, Türkiye’nin 1994, 1999, 2001 krizlerini içinde barındıran 1990-2002 dönemi ve AKP sonrası 2003-2012 yıllık reel GSYH büyüme oranlarını veriyor (Kaynak: IMF). 1990-2002 döneminde, Türkiye %3,6’lık ortalama reel büyümeye sahip, Arjantin ve Brezilya’dan daha iyi bir büyüme performansı ve 153 ülkeden oluşan yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelere (YP&GOÜ)  yakın bir performans. Evet, AKP döneminde %5,1’e yükseliyor ekonomik büyümemiz, fakat aynı dönemde Arjantin’in %7,2 ortalama büyümeye sahip olduğunu, YP&GOÜ’in ise %6,6’lık bir büyüme performansı gösterdiğini görüyoruz. Son olarak iki dönem arasındaki performans değişimine bakalım. Türkiye, %3,6’dan %5,1’e yükselen ortalama büyümesi ile 140 baz puanlık bir artış sağlayarak, Arjantin, Brezilya ve YP&GOÜ’den daha düşük bir performans gösteriyor.      

%

1990-2002

2003-2012

değişim

Türkiye

3,6

5,1

1,4

Arjantin

2,1

7,2

5,1

Brezilya

1,9

3,6

1,7

YP&GOÜ

3,9

6,6

2,7

G-7

2,4

1,3

-1,1

 

 

 

 

 

Demek istediğim şu, AKP dönemi ekonomik performansı başarılı ama bir rüya dönemi değil!

2. Ekonomik Başarının Temeli Neye Dayanıyor?

1. 2001 krizinin öğreticiliğinde Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile Kamu, Bankacılık ve Para politikasındaki değişimlere ve bu değişimlerin AKP döneminde sürdürülmesine.

2. Kamunun ekonomideki ağırlığının azalmasına ve rekabetçi piyasaların önünün açılmasına (Diğer bir deyişle, AKP’nin kamu maliyesine dikkat etmesine ve liberal ekonominin ekonomiyi güçlendirmesine).  

3. Küresel likiditenin bolluğuna.

Son söz: AKP’nin %50 oyunun hemen arkasında duran temel güç, ekonomik kazanımlar. Ekonomik kazanımlar, hükümetin altyapı eğitim, sağlık gibi alanlarda önemli ilerlemeler yapmasına imkân sağladı. Liberal ekonomide Hükümetin görevinin; kamunun ekonomideki ağırlığını azaltmak, rekabetçi bir yapıya destek olmak ve engellememek, yasal düzenlemeleri uluslararası normlara yaklaştırmak, para politikasını özgür bırakmak olduğu düşünüldüğünde yapılması gerekenin bir hiç olduğu görülmektedir. AKP, “hiç” olmayı başardığı ölçüde, ekonomi daha güçlü oldu. Türkiye bir yandan kamunun ekonomideki ağırlığını azaltıp, faiz oranlarını düşürürken; diğer yandan özel sektörün büyümesinin de önünü açmış oldu. Reel üretim, kârlı bir iş alanı oldukça; ihracat rekorlar kırarken; istihdam da arttı.        

O halde, Hükümet, ekonomi için bir “hiç” olmayı başardığı ölçüde; seçmen için bir “hep” olmayı başaracaktır!

İlişkiyi tersten okuyup, ekonomi için bir “hep” olmaya çalışıp, müdahalelerini artırdıkça, ekonominin zayıflaması nedeniyle seçmen için bir “hiç” olmaya doğru yol alacaktır!

 

 

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et