Adem Seleş – Yeniden Tek Parti, Yeniden Tek Adam!

Benim derdim demokrasi ya da demokratlık falan değil. Ama adalet, özgürlük, hak, hukuk temelinde konuşalım. Güncel siyasi meseleleri yazarken de temel gayem demokrasi nutukları atanların içine düştükleri tezat halidir. Bu çelişki kişilerden kaynaklanmakla beraber demokrasinin özünde vardır.

Demokrasi adamı tuzağa düşürür. 

Demokrasi yarışına girdiğiniz zaman rakiplerinizle her türlü olmasa da önemli ölçüde aynılaşırsınız. 

Önce yöntem bakımından taklit ettiğinizi düşünürsünüz. Bir bakmışsınız fikirleriniz de benzeşmiş. 

Geçenlerde bir toplantıda bir bayan Atatürk’ün kadınlara seçme seçilme hakkı verdiğinden bahsetti. Siyaset bilimci bir hocamız hemen cevapladı: “Milletvekili listesi köşkte hazırlanıyor, seçime tek parti giriyor, kadın seçse ne? Seçilmese ne?” 

Bugün değişen ne? İşin gösteri boyutu arttı. Yok temayül, yok anket falan, bakıyorsunuz listeyi genel başkan ve etrafındaki birkaç kişi yapıyor. Sonuçta iktidar sürecinde de ülkeyi o üç beş kişi her türlü götürüyor. 

Biz de zannediyoruz ki demokrasi var. 

Son dönemde yaşanan iki konu da bunu ispatlıyor.

28 Şubat’ın yıldönümünde Milli Eğitim Bakanı MGK’ya girip (ne konuda olursa olsun önemli değil) bilgi veriyor. Seçilmişler atanmışlara hesap veriyor. Aynı gün 4+4+4 konusu gündeme geliyor 28 Şubat’ın 15. yıldönümünde ikinci dört yıllık bölüm tekrar zorunlu hale getiriliyor. Başkalarının bize dayattığı toplum mühendisliğini biz tekrar bu halka yapıyoruz.

Bana kalsa 3H hareketinin önerisi en iyisi “0+0+0 Olsun Temiz Olsun” 

Devlet benim ve çocuklarımın eğitiminden olabildiğince uzak olsun. 

İkinci konu ise Konya Üniversitesi ve Karaelmas Üniversitesi’nin isim değişiklikleri meselesidir.

Konya Üniversitesi’nin adı Konya Necmeddin ERBAKAN Üniversitesi olacakmış. 

Konya’nın siyasi temsilcilerinin haberi ve onayı var mı? 

Konyalı milletvekillerinin imzaları var, ama dahilleri var mı bilmiyorum. 

Üniversite personeline, öğrencilerine sorulmuş mu? Hayır.

YÖK mevzudan haberdar mı? 

İsim fetişizmi üzerine kurulu Kemalist mantık içimize işlemiş durumda. Yarın faraza Doğu PERİNÇEK Başbakan olsa. Herhalde O’nun adını da bir camiye verirler!

Bugün her şehirde muhakkak bir “Atatürk” veya “Cumhuriyet” caddesi yok mudur? 

Unutmayın ayarını bozduğunuz kantar bir gün sizi de tartar. Ayarı bozuk bir kantarı düzeltmek yerine bozuk ayarda kullanmayı tercih ediyorsunuz. Analarınızın, kızlarınızın örtüsüne dil uzatmış bir adamın adını da araya ekliyorsunuz. Ne diyordu Bülent ECEVİT: “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz”. “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi” Evrensel bilgininin üretildiği(!) kuruma ne de yakıştı! Hiç kimse birilerini sevmek ve benimsemek zorunda değildir. İşte bu nedenle falanca adamın adının verildiği bir üniversitede doçent ya da sıradan bir öğrenci olmak istemeyenler çıkacaktır. Devletin imkânlarından istifade etmek isteyenler tercih konusunda bir dayatmaya maruz kalacaktır. 

Kesinlikle Ak Parti adına utanç verici bir işten bahsediyorum. Abdullah GÜL’ün, R. Tayyip ERDOĞAN’ın, merhum Necmeddin ERBAKAN’ın adlarını bir yerlere vermekle bu insanları şereflendirmiş olmazsınız. Bilakis zarar verirsiniz. Bunlar da insan, yarın bir gün bir yanlışları ortaya çıkarsa, ne yapacaksınız. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak ismi verilen şahıslar konusunda farklı görüşlerim olabilir. O zaman ne olacak?

Madem öyle söz konusu kişilerin sevenleri özel bir okul veya üniversite kurarlar, sevdikleri insanların adlarını verirler.

Yıllar önce Ankara’da öğrenci iken havaalanı yolu üzerinde bir park vardı. İktidarda sağ veya sol parti olduğunu parkın değişen isim levhasından öğrenirdik. Sağcı bir belediye başkanı varsa “Ziya Ül Hak Parkı” solcu biri belediye başkanı ise “Zülfikar Ali Butto Parkı”.

Rauf Denktaş Caddesinde oturuyorum. Adresimi her yazışımda rahatsız oluyorum. İktidara kalsa üç beş yıl önce dostluk(!) adına Beşşar Esad’ın adını da bir yerlere vermez miydi?

Yeni, yeni isim fetişleri üretmek yerine eskilerini ortadan kaldırmak için çaba sarf edin. Mesela yapabiliyorsanız en basitini teklif edeceğim. Süleyman DEMİREL adını kullanıldığı yerlerden kaldırın. 

Aslında bize dayatmalarına gerek yok. Yeni “Atatürk” ler üretmekte fazlası ile yetenekliyiz.

Allah akıl versin. İz’an versin.

İktidarın gözlerini kör ettiği muhterislerden bu halkı korusun.

Devlet ve kamunun imkânları üzerinden siyaset yapmanın bedelinin halka ödetmeyin. Öğretim görevlilerine, öğrencilere, bir şehir halkına kişisel siyasi tasarrufunuzun hesabını fatura etmeyin.

Bunun altından kalkamazsınız.

Önünü de alamazsınız.

Son söz mü: “Yaşasın Postmodern Atatürkçülük”

 

İzdüşünce, 03.03.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et