Kuruldu kurulalı, fiilen olmasa da fikren ve zihnen bölünmüş bir ülkedir Türkiye.
Bizi işgal eden yedi düvel ile barıştık ama birbirimizle bir türlü barışamadık.
Bütün savaşlar bitti, kendimizle olan savaşımız bir türlü bitmedi.
Hepimiz cephedeyiz ve olaylara kendi cephemizden yaklaşıyoruz.
Söylenen sözün kendisine değil, hangi cepheden geldiğine bakıyoruz.
“Savaştır her şey mubahtır” diyoruz, birbirimize karşı savaş hukuku uyguluyoruz.
Savaşı birkaç cephede sürdürüyoruz ve sürekli yeni ittifaklar kuruyoruz.
Her savaş gibi bitmek bilmeyen bu savaş bizi kirletiyor.
Dilimiz çatallaştı, aynı kelimeler herkes için başka anlam ifade ediyor.
Bir türlü norm oluşturamıyoruz, normalleşemiyoruz.
Çeteleler oluşmuş, kurumlar ele geçirilmiş, hiyerarşi yok olmuş.
Hadler aşılıyor sınırlar ihlâl ediliyor.
Böyle bir ülkede sanırım en doğru olan, meşru olanın yanında yer almak, meşru mücadelenin doğru şekilde yapılmasına katkı sağlamak.
Meşru siyasal iktidar, meşru mücadelesini “doğru” bir şekilde sürdürmek, “sahih” ve “adil” bir yönetim sistemi inşa etmek durumundadır.
Ülke yetkin bireylere, üreten şirketlere, özgür üniversitelere, güçlü yerel yönetimlere, istikrarlı hükümetlere kavuştuğunda sahih bir yönetime doğru evrilecektir.
Ve her şey yerli yerine oturduğunda adalet gelmiş olacaktır.