Sokaklarda PKK militanlarının yarattığı anarşiye bakıp “işlerin kötüye gideceği ve bir iç savaşın eşiğinde olduğumuz” tahlilleri yapan ve bu tahlillerin etkisinde korkulu rüya görenleri rahatlatmak isterim:
Korkmayın; sokaklarda esen terörün bir Kürt-Türk çatışmasına dönüşmesi ihtimali görünmüyor.
Tam tersine, PKK’nın marjinalleşeceği, geniş Kürt kitlesinin barışçı siyasi mücadele olanaklarını kullanmak üzere yeni siyasi oluşumlar yaratmaya doğru yöneleceği yeni bir sürece giriyoruz.
Evet, PKK marjinalleşiyor.
Çünkü Kürtler’in gözünde haklı zeminini kaybediyor.
İsterse bir terör örgütü olsun, “bir dava için” mücadele eden bütün hareketler bir toplumsal tabana sahip olabilmek için “haklı bir zeminde” olmak zorundadırlar.
Daha önce bu haklı zemin, 12 Eylülcüler’in vahşi politikaları ile yaratıldı. Diyarbakır hapishanesinde yaşananlardan, faili meçhullerden, yargısız infazlardan, jandarma zulmünden, köy yakmalardan gelen haklı bir zemini vardı. Kürtler’e şiddetten başka yol bırakılmadığı ve PKK’yı bu çaresizliğin yarattığı, PKK’lı olsun olmasın bütün Kürtler tarafından kabul ediliyordu.
Ama şimdi durum farklı…
Şimdi belki de ilk defa Kürtler’e demokrasi içinde meşru siyasi zeminde mücadele imkanı doğdu ve PKK bunu sabote etti.
Aklını hepten yitirmediyse hiçbir Kürt, tam da açılım sırasında ve “sıcak temas” yokken Tokat Reşadiye’deki katliamın yanında yer almaz. PKK’nın Ergenekon Aydınlanması’na bu kadar soğuk bakmasını sineye çekemez.
Sağduyusunu hepten yitirmeyen hiçbir Kürt DTP kapatıldı diye sıradan insanların arabalarının, dükkanlarının tahrip edilmesini haklı görmez.
PKK haklı zeminini tamamen kaybetmiştir. Boyuna geçmişte Kürtler’e yapılan zulmü hatırlatmak, -yani bir dönem öncesinin haklı zeminine dayanmaya çalışmak- bugün PKK’ya haklı bir zemin yaratamaz.
Kürtler haklı olarak soracaktır: Geçmişi bir yana bırak. Bugün karşımıza dikilen şansı neden kullanmadın?
PKK’nın izlediği bu çizginin onu temel kitlesinden koparması, yalnızlığa mahkûm etmesi, marjinalleştirmesi kaçınılmaz.
Bundan üç-beş ay önce, Kürt Açılımı’nın başlarında PKK’nın silahlı bir örgüt olarak tasfiyesinden ve aynı anda politik bir hareket olarak yeniden doğmasından söz ediyorduk.
Bu o zaman mümkündü. Ama açılıma karşı aldığı tutumla PKK bu şansı kaybetmiş görünüyor. Örgüt, açılımı sabote ederek tarihi bir fırsat kaçırdı; Kürt siyasetinin taşıyıcısı olma şansını kaybetti.
Şu anda PKK’nın kaderinde dönüşüm değil yok oluş var.
Yok olurken yakıp yıkması kimseyi korkutmamalı. Etyen Mahçupyan’ın son yazısında dediği gibi; “PKK adam öldürebilir, hayatı herkese zindan edebilir… Ama bu ülkeyi yönetebilecek, hatta bu ülke üzerindeki tartışmanın tarafı olabilecek bir özne olamaz. Bunun nedeni ne devlet ne de ‘Türkler’, doğrudan ‘Kürtler’dir. Çünkü PKK bugün siyaseten Kürt toplumunun vasati algı ve beklentilerinin çok gerisinde kalmıştır.”
Bugün, 16.12.2009