Zorunlu eğitimde açık artırma

CHP’nin açıkladığı eğitim programındaki doktora eğitimine ağırlık verilmesi…

CHP’nin açıkladığı eğitim programındaki doktora eğitimine ağırlık verilmesi, her yıl 10-12 bin öğrencinin yurtdışında doktora yapmasının organize edilmesi, bazı üniversitelerin lisansüstü çalışmalarında uzmanlaşması gibi noktalar gerçekten önemli ve sevindirici.

Ama şu zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması meselesini de koymadan edememişler programlarına. Zaten, siyasi partiler arasında zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılmasına karşı çıkan da yok bildiğim kadarıyla. Bu konu, dünya çapında bir açık artırmaya dönmüş durumda. Avrupa 11’e çıkardı, biz ne duruyoruz. Şu ülke 13’e çıkardı, bizim neyimiz eksik… Gidiyor da gidiyor. Çünkü zorunlu eğitim yılını ne kadar yükseltirseniz, o kadar “medeni” olmuş oluyorsunuz bu dünyada. Olay medenilik ölçüsü haline getirilince de, karşı çıkmak kimin haddine! Bu gidişle torunlarımız çocuklarını bezden kurtulur kurtulmaz okula kaydettirecekler.

 

Oysa medenilik, her alanda zorunluluktan özgürlüğe geçiş ile ölçülür, ölçülmelidir. Bir toplumda zorunluluklar ne kadar azaldıysa; ne kadar çok alanda zorunlulukların yerini gönüllülük aldıysa, o toplum o kadar medenidir.

X x x

Eğitimin devlet işi olarak görülmesi konusuna girmeyeceğim. O bambaşka ve çok geniş bir konu… Bu tartışmada bu durumu veri kabul edelim.

Devletin kendini, bütün vatandaşlarına 13 yıllık bir eğitimi bedava olarak sağlamakla görevli kılması başka şeydir, vatandaşları çocuklarını 13 yıl okula göndermeye mecbur tutması başka… Eğer, “eğitim şart” diyorsan, devlet olarak sağlarsın bu imkânı herkese, isteyen kullanır isteyen kullanmaz. Ama hayır, öyle yapmıyor; “mecbursun, göndereceksin” diyor. Hareket noktası ise malum: Çocukları, onları cahil bırakmak isteyen anne babalarına karşı korumak!

Öncelikle şunu tespit edelim ki, zorunlu eğitim ile ilgili yasa, her zaman kağıt üstünde kalan bir yasa oldu. Türkiye’de zorunlu eğitim beş yılken de, çocuklarını -özellikle de kız çocuklarını- okula göndermeyen anne babalar yine göndermiyordu. Özellikle köylerde, ne muhtarın ve jandarmanın gücü yetiyordu inatçı babaları ikna etmeye ne de merkezi devletin kolu 40 bin köyün okul çağındaki bütün çocuklarının okula gidip gitmediğini denetlemeye ve göndermeyenleri cezalandırmaya yetiyordu.

Okullaşma oranı yükseldiyse, zorunluluk yüzünden değil, anne babalar çocuklarının okumasını istediği için yükseldi. Bugün bu toplumu biraz tanıyan herkes, ailelerin en büyük ihtirasının çocuklarını okutmak olduğunu bilir. Ama o anne babalar aynı zamanda okuyacak çocuğu okumayacak çocuktan ayırmayı da devletten daha iyi bilir. Okumaya niyeti olmayan; hiçbir şey öğrenmeden, işkence çekercesine okula gidip gelen çocuğunu liseden alıp bir ustanın yanına çırak veriyorsa, bunu da onun iyiliği için yapar; eğitim düşmanı olduğundan değil…

X x x

Eğitim yaşının yukarı doğru tırmandırılması hadi bir derece de, bir de aşağı doğru indirmiyorlar mı, işte o zaman iyice içim daralıyor.

İki yıl okul öncesi eğitim zorunlu hale gelmeliymiş. Araştırmalar, okul öncesi eğitim alan çocukların gelişimi ile almayanlar arasında büyük fark olduğunu ortaya koyuyormuş.

Peki gelişim dediğiniz şey nedir? Bütün çocuklar aynı mıdır? Aceleniz nedir?

Sürüye ne kadar erken katılırsa, o kadar iyi vatandaş olacak…

Mesele bu mudur?

Bugün, 25.05.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et