Geçenlerde bir gazeteciyi ağzım açık izledim. “Eski CHP”nin günahlarını sayıyordu. 367’den girip 27 Nisan’dan çıktı.
Şaşırtıcı olan, onun ve gazetesinin, bütün o günahlar işlenirken Baykal’a destek vermiş olmasıydı.
Amacı açıktı: Kılıçdaroğlu CHP’sini destekliyor ve Baykal’ı hedef alıyordu. Ve geçmişte savunduğu günahların faturasını şimdi Baykal ve ekibinin önüne koyuyordu.
***
CHP’nin başına Kemalizmin kurbanı olan kimliklere mensup bir kişinin geçmiş olması bir kısım demokratı heyecanlandırmıştı.
Özellikle de, gözünü altmışlı yıllarda açıp, siyasi kimliği 70’lerde şekillenen, o günlerde gördüğü illüzyonu gerçek sanan ve CHP’nin sonradan yoldan çıktığına inanan bazı nostaljik orta
yaşlıları.
Daha önemlisi, sınıfsal olmayan gerekçelerle CHP’ye sığınan milyonlarca Aleviyi.
Ama görünen o ki, hayal kırıklığı sürecek.
Öncelikle, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçiş sürecinde nüfuz edemediğimiz karanlık bir alan var. Mehmet Baransu’nun Taraf’taki “İpler Kimin Elinde” başlıklı yazısı önemli ve onun soruları cevaplanmadıkça da bu karanlık alana ilişkin şüphe bulutları dağılmayacak.
İkincisi, CHP dün ne yaptıysa bugün de onu yapıyor. Dün “27 Mayıs’çı”ydı, “367’ci”ydi, bugün de “yemin krizcisi” olarak boy gösteriyor. Kemalizmi sorgulama, geçmişin muhasebesini yapma
gibi bir çabası da yok; Süheyl Batum TV’lerde CHP adına mahalle kavgası düzeyinde tartışmalar yapıyor ve gerilim filmi devam ediyor.
Kısacası eski CHP devam ediyor.
***
Baykal CHP’sinin günahlarını sayıp döken vatandaşın gazetesi, şu sıralar “yemin krizi”nde CHP’yi destekliyor. Kılıçdaroğlu da, parti içi muhalefeti ötelemesini kolaylaştıran bu manevranın genel kabul gördüğünü düşünüyor.
Haklı olabilir. Muhtemelen bu tutum partisinin tabanının büyük bir bölümü tarafından onaylanıyor.
Ama “eski CHP”ye ait bu tarzın, “yeni CHP”yi toplumun geri kalanıyla buluşturması mümkün değil. Eski haki renkli günler söz konusu olmadığına göre, bu mızıkçılığın Ak Parti’yi korkutup hizaya getirmesi de.
Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu, bugün kendisini destekleyenlerin, başarısızlığa mahkum bu tutumun sorumluluğunu birlikte üstleneceğini sanıyor. Tıpkı bütün bir siyasi hayatını, ülkeyi sürekli bir sinir savaşı içinde tutmaya hasreden Baykal’ın, bu yıllar boyunca sürekli olarak kendisini destekleyenlere güvendiği gibi.
Ama öyle olmuyor ve olmayacak. Yarın CHP içinden birileri, belki bugün en fazla destekleyenler (destekliyor görünenler demiyorum, gerçekten destekleyenler), bu ve benzeri yanlış hamlelerin faturasını onun önüne koyacaklar.
Çünkü onlar, hem partilerinin eski çizgisini korumasını hem de çok oy almasını istiyor. Hem Kemalist çizgide kalmasını hem de iktidar olmasını istiyor. Ve onların sesi, CHP içindeki değişim isteyenlerin sesini bastırıyor.
Şu anki CHP, sadece demokrasi ilkesi açısından değil, bizzat kendi çıkarı açısından da yanlış yapıyor ve bugün “boykot” kararını alkışlayan CHP’liler bunun faturası yarın kesecek.
Tıpkı dünkü Baykal destekçisi gazetecinin yaptığı gibi.
Star,
05.07.2011