CHP Atatürk’ün Mihverinden Uzaklaşıyor mu?

04 Temmuz 2011 Pazartesi
12 Haziran seçimlerinin üzerinden üç hafta geçti, bazı partiler hala Meclis dışında yer alıyor; Meclise girip ant içmiyorlar. Bunlardan birisi de CHP”dir. Bu partinin sarsılmaz mensupları ağzını açtıkları zaman böbürlene böbürlene şu sözleri söylerler:

“CHP, Atatürk”ün kurduğu bir partidir, dolayısıyla Atatürk”ün partisidir”;

“CHP Cumhuriyeti kuran partidir”,

“Cumhuriyet, CHP”nin eseridir”.

Şimdi bir de gelelim şimdiki manzaraya. Yaklaşık 11 milyon seçmen CHP”ne oy vererek milletvekillerini Meclise gönderdi. Maksat, bu temsilcilerin Türk milletini temsilen yasama faaliyetlerini yerine getirmeleridir. Ama gel görelim ki CHP and içmiyor; yasama faaliyetlerine katılmıyor. Yani halkın yüzde yirmi altısının kendisine yüklediği anayasal yükümlülüğü yerine getirmiyor. Kısaca ifade etmek gerekirse: “kendisini seçen seçmenlere sırtını dönüyor; kendisini seçenlere itibar etmiyor; onların iradesini kadük bırakıyor”.

Peki gerekçeleri ney? bir de ona bakalım:

Gerekçe, CHP tarafından aday gösterilip seçmenler tarafından Meclise gönderilen bazı milletvekillerinin tahliye edilmemesi. Yani yargı kararlarına karşı duyulan bir tepki.

Peki bu kişiler ne yapmış da içeride yatıyorlar?

Cevap, “Anayasal düzene yönelik silahlı terör örgütü üyeliği ya da yöneticiliği yapmak”. Yani bu kişilerin anayasal düzene ve Cumhuriyete karşı silahlı kalkışma içerisinde bulundukları yönünde iddialar içeren dava açılmıştır. Bu suçun cezası çok ağırdır. Ceza Muhakemesi Kanununda da bu kişilerin tutuklanması konusunda hâkimlere yetki verilmiştir. Hâkimler de bu yetkilerini kullanarak bu kişilerin önce tutuklanmalarına daha sonra da tahliye taleplerinin reddine karar vermiştir.

Bunun üzerine CHP de: “Vay sen misin bunu yapan, ben de Meclise girmem” diyerek yasama faaliyetlerinden imtina etme yoluna sapmıştır.

Şimdi bu yapılanlar, hem yargının tabiatı ile çelişmekte, hem demokratik sistemde boşluğun ortaya çıkmasına sebep olmakta, hem Atatürk”ün partisinin silahlı bir terör örgütü ile bütünleşik bir tutum içerisine girdiği izleniminin ortaya çıkmasına sebep olmakta, hem de Atatürk”ün mihverinden uzaklaşmayı ifade etmektedir.

Burada CHP”nin boykotuna dayanak teşkil eden husus yargı organlarının tahliye kararı vermemesidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yasamanın yargı üzerinde bir baskı yapması tasavvur edilemez. Yargı, mevcut kanunları bir şekilde yorumlayıp ona göre kararlar verir. Kişiler ya da siyasi parti mensupları, bazı yargı kararlarına iştirak etmeyebilirler. Bunu en ağır ifadelerle eleştirebilirler de. Fakat yargısal kararlara tepki şeklinde yasama faaliyetlerine iştirak etmemek olamaz. Yasama faaliyetleri boykot etmek, olsa olsa iktidar partisine karşı bir tepki olarak gerçekleştirilebilir. Yargı kararlarına tepki göstermek üzere gerçekleştirilen boykot etmek, yargıya müdahale etmek, siyasi iktidardan CHP”nin talepleri istikametinde bazı işleri yapmasını beklemek siyasi iktidarı yargıya müdahale etmeye davet etmektir. Bunun âdil yargılama ve yargı bağımsızlığı ile bağdaşırlığı yoktur. Kanaatimce yapılması gereken, CHP”nin Mecliste yemin ederek yer alması, akabinde de derhal uygun gördüğü kanun önerilerini sunmasıdır. Böylesine bir davranış, hem sorumlu bir tavır alma ile uyumlu olacak, hem de bu yolla sorun bunalıma dönüşmeden çözülmüş olacaktır. Demokrasilerin hayatiyetini sağlıklı bir şekilde tıkanmaksızın sürdürebilmesi sadece iktidar partisinin tutumuna değil, aynı ölçüde muhalefetin sorumlu tutumuna da bağlı bulunmaktadır.

CHP”nin boykot girişimiyle varılan netice, parlamento çatısı altında, hem muhalefette, hem de merkez solda bir boşluk meydana getirilmiş olmasıdır. Bu, demokrasimizin sağlıklı şekilde işleyişini engelleyen bir durumdur. CHP”nin meydana getirdiği bu boşluğu bir an önce doldurması, demokratik sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesinin zorunlu bir gereğidir. CHP, bu tutumu ile demokratik anayasal sistemi tıkayan bir parti görünümü sergilemektedir.

Diğer yandan uğruna mücadele ettikleri kişiler, bir silahlı terör örgütü ile ilişkili, bu örgütte yöneticilik ya da faaliyetlerine iştirak etme iddiaları ile tutuklu kişilerdir. Tabii ki şimdiden bu kişilerin mutlaka bu suçu işlediklerini söyleyebilmek mümkün değildir. Aksine bir iddia masumiyet karinesi ile çelişir. Ama bu suçu işledikleri yönünde de çok ciddi bulgu ve deliller mevcuttur. Bütün bunlara rağmen, bu kişilerin milletvekili adayı yapılması, bu partinin, varlığı iddia edilen silahlı terör örgütü ile işbirliği içinde olma izleniminin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bunun Cumhuriyeti kurduğu iddia edilen bir partinin misyonu ile bağdaştığını söyleyebilmek zordur. Ya da illaki bu partinin bu tutumunun doğru olduğu söyleniyorsa, bu partinin artık Cumhuriyetin kurucusu misyonundan uzaklaştığı söylenebilir. Çünkü Cumhuriyetin kuruculuğu sıfatı ile, Cumhuriyete karşı silahlı fiillerde bulunduğu iddia edilen kişilerle dayanışma içerisinde olmayı bağdaştırmak mümkün değildir.

Gelelim Atatürk”ün mihverinden uzaklaşmaya:

CHP”nin kurucu lideri sıfatı ile Atatürk şunları söylüyor:

“Millet iradesine karşı çıkan halk fırkasında barınamaz”.

Atatürk bir şey daha söylüyor:

“Cumhuriyet benim en büyük eserimdir”.

Aynı Atatürk “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazısını TBMM”nin duvarlarına bir daha kazınmamak üzere yazdırıyor.

Şimdi sormak istiyorum: Atatürk”ün söyledikleri bu sözler ve yaptığı faaliyetlerle şimdiki CHP”nin yaptıklarını bağdaştırabilmek mümkün müdür? Benim kanaatimce bu sorunun cevabı kesinkes hayır şeklindedir.

Esasen CHP, Cumhuriyete karşı kalkışma içerisinde olduğu iddia edilen kişilerle inanılmaz dayanışma ve bütünleşme içerisinde hareket etmek, bunun bir neticesi olarak milli iradeyi kadük bırakmak, bu yolla Atatürk”ün altını çizdiği milli irade vurgusunu ters yüz etmek suretiyle tarihi misyonundan uzaklaşmış görünmektedir. CHP bu tutumunu sergilemeyi sürdürdükçe, bundan hem kendisi, hem seçmenleri, hem de ülke demokrasisi zarar görmeyi sürdürecektir. Sorumlu ve tarihi misyonu ile uyumlu olmak, CHP”nin bu tutumunu terk etmesini lüzumlu kılmaktadır.

04.07.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et