Endüstriyel futbol, futbolu basit bir oyun olmaktan çıkarttığı için futbolun sahada yazılan hikayesi ile buzlu camın üstündeki hikayesi farklılaşıyor.
Talisca da ekranlarda taraflı tarafsız pek çok kişiye büyük keyif veren bir yıldız. İzleyicisinden yorumcusuna maçların kader “an”ların kahramanı. Üç-beş dakikalık özetlerin yakışıklı jönü! Skor ışıltılı ve tabelada da Talisca yazdığında sahada olan bitenin de gerçek kahramanların da bir önemi yok.
Şampiyonlar Ligindeki Leipzig maçında Talisca golü atana kadar en az 5 tane öldürücü top kaybı yapmış ve rakip bunları değerlendirememişti. Talisca, tribünlerin tepkisini iliklerine kadar hissettiği için de golü bulduğunda gözyaşlarını tutamamıştı. Ya ekran başındakiler?
Bu farktan dolayı TV başındaki yorumcu da seyirci de gol atamayan (?) Negredo oyundan alınırken stat yıkılırken, Talisca’nın alınmasına tepkisizliğini hiçbir zaman anlamayacak. Çünkü tribünlerdeki taraftar sahada gerçekte ne olup bittiğini herkesten çok daha iyi görüyor ve anlıyor.
Yıllar önce Batuhan Karadeniz, Galatasaray maçında boş pozisyondaki arkadaşına topu vermeyerek Beşiktaş’ı şampiyonluktan ettiğinde kendisini “Kral yapmayacaksın, Kral olacaksın!” diyerek savunmuştu. Bugün ise Talisca’nın adı Batuhan olmadığı için adına övgüler diziliyor.
Talisca’nın sözleşmesinde (sanırım) “sakat ve cezalı olmadıkça ilk 11 oynar” maddesi yazdığı için Şenol Güneş’te ona katlanıyor. Oğuzhan ve Tolgay gibi Türkiye’nin en iyi iki orta sahası Talisca’nın yükünü taşıyamadıkları için yokları oynuyormuş kimin umrunda.
Alper Ulusoy, belki de Talisca’sız Beşiktaş’ın asıl gücünü görmesi için büyük bir iyilik yaptı, farkında olmadan.
Tabii ki Pepe’nin boşluğunu doldurabilmek şartı ile…