Türkiye İslam dünyası için umut olabilir mi?

İslam dini şüphesiz hayat, insan, kâinat, siyasi, sosyal ve ekonomi başta olmak üzere birçok alanda ihtiyaçlara/taleplere cevap verebilen, özgürlükçü aynı zamanda sivil bir dindir. Bu bakımdan Müslümanlar başta karşılaştıkları farklı kültürlerle tanışmaktan/ hesaplaşmaktan ve onlarla bilgi, ahlak ve erdem alışverişinde bulunmaktan hiç çekinmediler.

Eski Mısır, Mezopotamya, Hint, İran ve Grek uygarlığına ait fikir ve düşünceleri tercüme edip insanlara sundular. Özellikle 9. yy. bu tercümelerin en yoğun yaşandığı bir dönemdir. Batlamyus ve Öklides’in eserlerinden Aristo ve Eflatun’a varıncaya dek birçok alanda tercümeler yapıldı. Bu insanların eserlerinin üzerinden çok ciddi kazanımlar elde edildi. Bu tercüme faaliyetleriyle birlikte Bağdat, dönemin bilim, kültür, din, dil, felsefe ve hukuk araştırmaları merkezine dönüştü. Bu bilimlerin, farklı kültürlerin ve uygarlıkların harmanlanmasında İslam dinini getiren Hz. Muhammed’in (a.s) düşünce yapısının çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Zira peygamber; “Hikmet müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır” buyurmuştur.

GERİLEMENİN NEDENİ NE?

Bu geniş bilgi ve tecrübe birikimi maalesef zamanla yok olmuş, mevcut özgürlükçü/sivil ortam yerini -insanları ilkeler ve din adına tahakküm edebilecek kadar- totaliter bir anlayışa bırakmıştır. İslam’ın yaygın olduğu coğrafyalarda eskiden olduğu gibi yeniliğe, bilime ve farklı kültürlerin bilgi ve hayat tecrübelerine açık ilim irfan sahibi insanlar artık çok az yetişiyor. Örneğin 12 yy.’da ünlü Tefsirci İmam Razi “Geometri öğrenmek farzdır” derken, 1600’lü yıllarda yine ünlü İslam âlimlerinden İmam Rabbani “Mektubat” adlı eserinde geometrinin ne bu dünyada nede ahirette bir işe yaracağını ifade ediyordu. Taha Akyol “Bilim ve Yanılgı” adlı kitabında İstanbul Kadısı olan Tekfurdağı Müftisi-zade Efendi’nin kızaktan indirilen bir geminin yol açtığı kazaya dönük olarak, kadının olayla ilgili verdiği şu ilginç yorumu aktarır; “Evet, bu kalyonu melekler indirmiş olması muhtemeldir. Lakin şeytan da işe karışmış olacak ki birkaç kişinin helakına badi oldu”der. (Miladi 1857)

DEĞERLERİ YENİDEN ÜRETMEK ŞART

Bugün birçok Müslüman, İslam dünyasında yer eden düşünce geriliğinin ve ekonomik zayıflığın nedenini hâlâ “emperyalizmde”, “kapitalizmde”, ” liberal düşünce adamlarında”, “demokraside” ve “insan haklarında” aramaktadır. Oysa ki durum bundan biraz farklı. İmam-ı Rabbani’ye geometri hakkında böylesi sözler sarf ettiren ya da İstanbul kadısını bu denli bir yorum yaptırtan neden, gerçekte ne kapitalizmdir ne emperyalizmdir ne de demokrasidir. Bu düşünce geriliğinin nedenleri üzerinde gerçekten çok ciddi analizler yapmak gerekmektedir. Bugün gelinen noktada da İslam dünyası çok kısır bir düşünce dünyasına hapsolmuş durumdadır. Artık dünya, Müslümanların ürettiği düşünce ve değerlerin etrafında dönmüyor. Ekonomileri çok güçlü değil, günümüzde 6,5 milyar olan dünya nüfusunun 1,4 milyarı (% 22’si) “Müslüman” ülkelerde yaşıyor. “İstanbul’da yapılan son İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısında, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 22’sini oluşturan İslam ülkelerinin 2009 yılı itibarıyla dünya üretiminden aldıkları payın sadece yüzde 7 civarında olduğu altı çizilerek vurgulanmıştı.”(Mehmet Altan, 13 Ocak 2011 Star Gazetesi) İhracatta ise toplam 10 trilyon dolarlık uluslararası ticaretin sadece % 10’u Müslüman ülkelere ait. Bunun da önemli bir kısmı Suudi Arabistan, İran ve diğer körfez ülkelerinin petrol ihracatları.

EVRENSEL DEĞERLERİ DIŞLIYORLAR

Diğer taraftan ciddi manada teknoloji üretemiyorlar, siyaset mekanizmaları ise özgürlükçü bir anlayışla işlemiyor. Örneğin bugün Peygamber’in yaşadığı, onun evinin ve mezarının bulunduğu topraklarda hâlâ “Krallık rejimi” hâkim. İslam dünyasının günümüzde düşünce, fikir, teknoloji, sanat, felsefe ve bu çerçevede bir değer üretememesinin en önemli nedenlerinden birisi; özgürlükçü düşüncenin ve demokrasinin yeterince sindirilememesidir. Dahası sürekli olarak bu kavramların dışlanmasıdır.

İslam dünyasının liberal demokratik değerleri dışlamak ya da bu değerleri Batı’nın birer icadı olarak görmesi yerine bunlardan faydalanması gerekirdi. Oysa Müslümanların büyük çoğunluğu ideolojimize, ilkelerimize ve dini inancımıza uymuyor gerekçesiyle bu değerlerle aralarına aşılmaz engeller koymaktadırlar. İnanmış gözü kara militanlar maalesef batının düşünce ve değer üreten insanlarına tercih edilebiliyor. Batı’nın ürettiği tüm değerlerin batıl olduğu varsayılıyor. Teknolojiye bile kapitalizme hizmet ediyor gerekçesiyle pek sıcak bakılmıyor. Daha çok İngiliz siyaset bilimcisi Norman Barry’in “Devlete itaat ve kanunlara riayet mistisizmi” olarak tanımladığı “muhafazakâr düşüncenin” (Conservatism) etrafında dönen bir yaşam anlayışını tercih ediyorlar.

Bu anlayış yüzünden olsa gerek ne toplumun vicdanı olabilecek çapta düşünce/fikir adamları yetişebiliyor ne de eskiden olduğu gibi İbn-i Sinalar ve Farabiler çoğalabiliyor. Hz. Ömer’in Tevrat’tan ders aldığı söylenir. İslam tarihinin ilk filozoflarından biri olan El Kindi “Bize hangi kaynaktan gelirse gelsin, ister önceki kuşaklarca ister yabancı halklarca bize sunulmuş olsun gerçeği itiraf etmekten ve özümlemekten utanmamalıyız” der. Müslümanların bütün dünyayı saran evrensel değerleri görmezden gelerek kendi kabuklarına çekilmeleri, zihinlerini dünyaya kapatmaları, sürekli kendilerini bir kurtarıcı aramaları ya da beklemeleri bu vakitten sonra yararlarına olmayacaktır. El Kindi’nin ifade ettikleri bu manada iyi anlaşılmalıdır.

KENDİNE GÜVEN ŞART

Demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi kavramların İslam’la sentezlenebileceği evhamından yola çıkarak bu kavramların batıl ve bunların gölgesinde yol alanların ise hain ve işbirlikçi sayıldığı bir din algısının insanı -özellikle bu yüzyılda- nereye götüreceği şüphelidir. Üstelik bu aynı zamanda bir Müslüman’a yakışmayacak türden bir güvensizliğin de apaçık göstergesidir. Böyle bir duyguyla olsa olsa insan, önyargıların ilkeleştirildiği bir din devletine doğru gider. Dinler arası diyalogu ılımlı İslam, liberal ve demokrasi kavramlarını da emperyalist proje olarak gören gözlerin gideceği bir başka yer bilen varsa söylesin. Neticede herkes kendi kuracağı iktidarın peşinde. Artık gelinen noktada demokrasi ve özgürlük karşıtı İslamcıların İslam’a zarar vermeye başladıklarını söyleyebiliriz. Kısacası İslam’a en çok bu türden İslamcılar zarar vermektedir. Demokrasinin gerek yerel gerekse küresel düzeyde insanların hayat, özgürlük ve inanç değerleri bakımından oluşan boşluklarını dolduracak olan kesimin “demokrasi ve özgürlük yanlısı” olan Müslümanların olması beklenir. Çünkü önlerinde Hz. Muhammed’in gerek veda hutbesinde ortaya koyduğu ahlak gerekse Medine Sözleşmesi’nde pratik ettiği yönetim anlayışı bulunmaktadır. Ancak Müslümanlar daha ne olduklarını,ahlaki ve ontolojik değerleri bakımından ne ifade ettiklerini net bir şekilde algılayamamaktadırlar. Bu çağa ait modernizme ve modernizme bir tepki olarak gelişen post modernizme ait krizleri aşmak adına somut formülasyonlar önerememektedirler.

TÜRKİYE İSLAM DÜNYASI İÇİN UMUT MU?

Bugün komplocu vehimlerden kurtularak liberal demokrasi, özgürlükler, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi ve birey hakları gibi birçok evrensel kavram üzerinde ciddi çalışmalar yapabilen bu anlamda bir önyargı taşımayan AK Parti zihniyetinin Müslümanların düşünce dünyalarının genişlemesinde ve zihinlerin açılmasında çok büyük katkıları olacağı bir gerçektir. İslam ülkelerinin tamda böylesi kısır bir düşünce dünyasına hapsoldukları bir dönemde evrensel ölçekte projeleriyle dikkat çeken AK Parti bir umut olarak karşımızda durmaktadır. Bugüne kadar üretilen değerleri dışlamadan, yok saymadan insanla ilgili üretilen tecrübeleri dikkate alarak, bunları ilkelerine ters düşürmeden ve bu değerlerin de üstünde yeni bir anlayışın oluşmasına öncülük edecek çaptalar. Çünkü artık Türkiye’de tüm engellemelere rağmen dünyadaki gelişmelere açık, insanlık adına üretilen değerlere saygılı en önemlisi de kendine güvenen bir zihniyet oluştu. İslam ülkelerine yapılan ziyaretlere bir de bu açıdan bakmakta fayda var.

YeniŞafak, 18.01.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et