Turgut Özal Ölümlü Biriydi

Komplo teorileri ile yatıp, komplo teorileri ile kalkıyoruz… Komplo teorisyenleri herhangi bir kanıta gerek görmeden masa başında kafasına göre bir iddia ortaya atıyor. İnsanlar masa başında uydurulmuş bu iddialara nedense büyük ilgi gösteriyor, daha sonra da bunlara gerçekmiş gibi inanmaya başlıyorlar. En çok satan kitaplar komplo teorisyenlerinin yazdıkları kitaplar

Ortaya kuşku uyandıracak herhangi bir belge konmamasına rağmen, Turgut Özal’ın ölümü de komplo teoricileri için zengin bir malzeme oluşturuyor. Özal ailesi de ara sıra yaptıkları açıklamalarla, hem komplo teorisyenlerine destek veriyorlar, hem de kamuoyuna kendilerini unutturmamış oluyorlar.

Bazen bu komplo teorilerine sorumlu devlet adamlarından da destek gelmiyor değil. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, Abant Platformu’nda, Turgut Özal’ın ölümünün şüpheli olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunmuş, ama bu konuda bir şey yapma gereğini duymamıştı. Nihayet savcılar da Ahmet Özal’ın bu konudaki son iddialarını ciddiye alarak Ahmet Özal’ın ifadesini alma gereğini duydular. Ne var ki Ahmet Özal savcıya herhangi bir belge sunma gereğini duymadı, hatta davacı da olmadığını söyledi.

Özal İddiasız Bir Demokrattı

Turgut Özal demokrasi konusunda büyük büyük sözler eden bir politikacı değildi. Belki başlangıçta liberal demokrasinin ne olduğunu da pek bilmiyordu. Demokrasi konusuna oldukça yabancı bir siyasi gelenekten geliyordu. İddialı olduğu konu, ekonominin liberalleşmesi idi…

Turgut Özal kahramanlık edebiyatı yapmadan, doğru bildiklerini korkmadan uygulamaya koyan cesur bir politikacı idi.

Turgut Özal yaptığı uygulamalarla Türkiye’de demokrasinin gelişmesine en çok katkıda bulunan politikacı oldu. İdare-i maslahatçı politikacıların yıllardır lafını edip yapamadıklarını birkaç yılda hiçbir şeyi kırıp dökmeden yaptı. Seçimlerden sonra medyanın bütün baskısına karşın Bülent Ulusunun Meclis Başkanı olmasına karşı çıktı. Mahalli seçimlerde yasaklı partilerin seçimlere girmesini sağladı. Süleyman Demirel, 1960 sonrasında DP’liler için konan siyasi yasakları 20 yılda  bir türlü kaldıramamıştı. Turgut Özal, bir halk oylamasıyla da olsa Süleyman Demireller, Necmettin Erbakanlar, Alpaslan Türkeşler,  Bülent Ecevitler için konan siyasi yasakları kısa zamanda kaldırdı. Türkiye’nin demokratikleşmesine yıllardan beri engel olan antidemokratik kanunları kaldırdı. Ceza Kanunun 141-142. maddelerini kaldırdı, ülkeye komünizm gelmedi, 163. maddesini kaldırdı, ülkeye şeriat gelmedi.

Turgut Özal’ı diğer politikacılardan ayıran özellik, bir dünyalı olması, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmesi idi… Üç özgürlüğü gerçekleştirmeyi hedef edinmişti: İfade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, teşebbüs özgürlüğü. Ölümünden kısa bir süre önce Gazi üniversitesinde yönettiği bir açık oturumda, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı sıfatıyla demokratik bir ülkede devletin resmi ideolojisinin olamayacağını bile cesurca ifade etmişti.

Özal’ın Yanlış Yol Arkadaşları

ANAP’ta siyasete başlayan insanların çoğu muhalefetin kahrını çekmeden iktidarın keyfini sürmüş insanlardı. Bir kısmı Özal’ın bürokrasiden getirdiği insanlardı, bazıları teknisyen, bir çoğu da ticaret erbabı idiler; çoğunluk siyasete yabancı, siyasetin kahrını çekmemiş insanlardı; muhalefetin, dışlanmanın, bir ideal uğruna siyaset yapmanın ne demek olduğunu bilmiyorlardı. Turgut Özal tarafından hazırlanıp kendilerine sunulmuş bir iktidara konmuşlardı.

Mesut Yılmaz ve ekibi devlet tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmenin, takunyalı diye dışlanmanın ne olduğunu bilmiyorlardı, hemen statüko ile uzlaşmanın yollarını buldular; devletin ikinci sınıf vatandaşları, üniversite kapısından kovulanlar, orduevi kapısında itilip kalkılanlar artık pek umurlarında değildi.

Özal ailesinin etrafını da bir yağcılar, yalakalar zümresi kuşatmıştı. Semra Hanımın etrafını kuşatan papatyalar, Zeynep’e hediyeler yağdıran işadamları, Ahmet’in, Efe’nin etrafında oluşan genç girişimciler… Engin Civan’lar, Selim Edes’lerin iktidardan bekledikleri Anavatan’a oy veren halk kitlelerinden çok farklı idi. Bunlar günlük çıkarlarının peşinde koşan, Türkiye’de sürdürülen siyasi ve ideolojik kavgaya yabancı insanlardı. Hatta Özal’ın çocukları ve hanımı da ülkede olup bitenlere yabancı, insanları “takunyalı” diye kategorize etmenin ne anlama geldiğini bilmez görünüyorlardı. 

Turgut Özal partinin başından ayrıldıktan sonra Özal’ın partisi kısa zamanda halkın güvenini kaybetti. Turgut Özal son bir deneme ile Mesut Yılmaz’a karşı parti içi muhalefeti desteklemeye çalıştı, ama başarılı olamadı. Sokaktan rastgele topladığı “birtakım tipler bakan, milletvekili, müsteşar, genel müdür olmuştu”, iktidarın tadını almışlar, parti başkanının yanında olmanın önemini anlamışlardı.

Acaba Turgut Özal’ı ölüme götüren illet, bütün yaptıklarını kısa zamanda bozan ve İdare-i maslahatçı politikacıların tekrar iktidara gelmesine sebep olan. Anavatan partisinin yöneticileri mi idi?  

Acaba Turgut Özal’ı kahreden, Özal ailesinin etrafını çeviren çıkarcıları, eyyamcıları, prensleri, papatyaları, nihayet fark etmiş olması mı idi?

Özal’ın Düşmanları

Demokrasi karşıtları, solcular, Kemalistler, laikçiler Turgut Özal’ı hiç sevmediler. Bunlar, aslında her türlüsünden askeri müdahalelere destek verdikleri halde, Özal’ı 12 Eylül darbecilerinin işbirlikçisi olarak göstermekten pek hoşlanıyorlar. Özal’ın 12 Eylülcülerle birlikte yargılanmasını isteyenler bile var. Özal düşmanlıklarının asıl sebebi ise, Özal’ın sığındıkları tabuları yıkması, ülke ekonomisini prangalardan kurtarması ve demokrasinin önünü açması idi.

12 Eylül geldiğinde Turgut Özal bir politikacı değil bir bürokrattı. Herhalde, “Ben askerlere hizmet etmiyorum” diyerek görevi bırakması zor bir şey değildi. Ekonominin bataktan çıkması için üstlendiği görevi devam ettirmek için Özal askerlere değil, askerler Özal’a taviz verdiler. Turgut Özal görevi bırakmayarak ekonominin ayakta kalmasına, rejimin daha fazla askerileşmesine bir dereceye kadar engel oldu. 12 Eylül hükümetinde tek Turgut Özal beş generalin fikirlerine karşı bakan oldu. Özellikle ekonomi konularında generallerin fikirlerine karşı çıkarak ekonominin batmasını önledi. 

Özal düşmanları, Özal’ın generallerin adayı olarak parti kurduğunu, seçimi de Özal’a generallerin kazandırdığını bile söylüyorlar. Bunlar elbette, 1983 seçimlerinde Generallerin adayının Turgut Sunalp ve Necdet Calp olduğunu, fazla oy alamayacağı zannedilerek Özal’ın çeşni vermek için seçime sokulduğunu biliyorlardır.

Turgut Özal’ı kahreden kendisine ideolojik olarak karşı olanların yaptıkları karalamalar değildi herhalde, Turgut Özal’ı kahreden kendi partisinin ve iktidara taşıdığı kadroların bu karalamaları yapanlarla aynı cephede, resmi ideolojinin savunuculuğunu onlarla birlikte üstlenmesi idi.

Özal’ın başarıları, Özal’ın ideolojik karşıtlarından daha çok, Özal’ın eski yol arkadaşlarını rahatsız etti. Bunlar Özal’ın kendilerine rağmen başarılı olmasını bir türlü hazmedemediler. Özal’a en yıkıcı muhalefeti bunlar yaptılar. Kendileri iktidarları döneminde asker vesayetine karşı çıkamadıkları için, Özal’ın bir sivil olarak Cumhurbaşkanı olmasını asla kabullenemediler. Asker tarafından dayatılan Cumhurbaşkanlarına saygıda kusur etmeyenler, Meclis’in seçtiği sivil Cumhurbaşkanını tanımadıklarını ilan ettiler,  onu oradan şerefsizce indireceklerini söylediler.

Acaba Turgut Özal’ı kahreden, bir zamanlar kendilerine hizmet verdiği, dost zannettiği insanlardan gördüğü bu düşmanlık mıydı acaba…

Turgut Özal ölümsüz liderlerden değildi. İçimizden biri gibi yaşadı, içimizden biri gibi öldü. Aslında varsıl bir insandı, Boğaz’da villası vardı, fakat içimizden biri gibi yaşadı, bizim gibi yedikleri içtiklerine dikkat etmiyor, çocuklarının zaaflarını görmüyor,  bizim gibi kadere inanıyor, bilgisayar oyunları oynuyor, Red Kit okuyordu.

Özal ailesi Turgut Özal’ın ölümünden birlerini sorumlu tutmak istiyorsa, bunu iktidarı kişisel çıkarları için fırsat bilen Özal’ın yakın çevresi içerisinde, Özal’ın mirasını hovardaca harcayan Özal’ın siyaset arkadaşları içerisinde, Özal’ın iktidarını bir türlü hazmedemeyen idare-i maslahatçı eski mesai arkadaşları içerisinde aramalıdır.

  .

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et