Teknolojik Devrim, Davos 2025 ve Bazı Öneriler

Geçtiğimiz haftalarda, Çinli DeepSeek’in yeni yapay zeka modelini piyasaya sürmesi ile tüm dünyada büyük bir tartışma başladı. DeepSeek’in piyasaya çıkışını bazı Batılı analistler “Sputnik anı” olarak nitelendirdi, bazıları veri güvenliğine dikkat çekti. Open AI’dan yetkililer ise teknoloji hırsızlığı iddiasında bulundu.

Her ne olursa olsun, Çin’den bir grup yazılımcı, “ticari değil entelektüel amaçla” geliştirdiklerini iddia ettikleri, oldukça düşük maliyetli ve açık kodlamaya (?) sahip bir yapay zeka geliştirdi.

Konuya ilişkin pek çok farklı yorum yapılsa da bu durumun rekabet açısından önemli olabileceğini ve yapay zeka alanındaki gelişmeleri evirebileceğini düşünüyorum. Nitekim Daron Acemoğlu, yazısında konuyu şu şekilde de değerlendiriyor:

DeepSeek’in modellerini nasıl geliştirdiğine ve görünürdeki başarısının yapay zeka sektörünün geleceği için ne anlam ifade ettiğine tam olarak hakim olmasak da bir gerçek kesin görünüyor: Sonradan ortaya çıkan Çinli bir firma teknoloji sektöründeki büyüklük takıntısını boşa çıkardı. Sektörü kapıldığı rehavetten uyandırması bile mümkün.” Daron Acemoğlu, “Yapay zeka için uyanma vaktı: DeepSeek”, Oksijen

Çin’in teknolojide ABD’nin liderliğini alıp almaması, DeepSeek’in ChatGPT ile eğitilmiş olup olmadığı veya ABDli firmaların yapay zeka teknolojilerindeki çalışmalarını tetikleyebileceği veya bunun bir Jevons Paradoksuna yol açıp açmayacağı tartışmalarını bir kenara bırakırsak, dünyanın muhtemelen büyük bir teknolojik devrimle karşı karşıya olduğunu görebiliriz. Trump’ın açıkladığı 500 milyar USD’lik yatırımın ardından bu devrim önümüzdeki 5 yıl içerisinde muhtemelen gerçekleşecektir.

Yapay Zeka ve Değişim

Evet, dünya önümüzdeki 5 yıl içerisinde muhtemelen büyük bir devrim yaşayacaktır ve büyük bir değişim gerçekleşecektir. Bu devrimin başat aktörü yapay zeka teknolojisinin getirdiği yenilikler ile beraber blokzincir teknolojisi ve WEB 3.0 teknolojilerinin getirdiği yenilikler olacaktır:

Otonom araçlar, hizmetçi robotlar, yaratıcılığa dayalı olmayan yazarlık, sosyal medya uzmanlığı, ilk derece hekimlik, cerrahi olmayan hekim alanları, ilk derece avukatlık, veri analistliği, yazılım mühendisliği,  mütercimler, klasik anlamda iş yapan mimarlar, tasarımcılar… Kısacası, yaratıcılığın ve entelektüel kapasitenin ön planda olmadığı, monotonluğun ve rutinin hakim olduğu neredeyse tüm işler en geç 2030 yılında tamamıyla robotlar ve otonom araçlar eliyle yapılabilir

Bunun işaret ettiği gerçeklik ise bana kalırsa işsizlik değil zenginliktir. Kaynaklara erişmekte kolaylık, dahafazla kaynak erişimi ve refah demek olabilir. Fatura takibi, yemek pişirme, temizlik, ütü, monotonlaşan tüm işleri insanların yapmaması, sınıflar arasındaki farkların erimesi sonucunu doğurabilir. Bunun sonucunda da gerçek bilgiye, yaratıcılığa ve zekaya dayalı bir aristokrat sınıf oluşabilir. Yapay zeka demek, yeni iş kolları, yeni ve zekice işler, yepyeni bir çağ demek olabilir… Elbette tüm bunların kontrollü şekilde, sosyal krizlere mahal vermeden yapılması önemli olacaktır.

Bu değişim siyasetten ekonomiye, sanattan yaşam stiline kadar pek çok alanda etkili olabilir. Siyasal alanda ise Post-Vestfalyan düzen artık hakimiyetini yitirebilir ve küremiz yeni bir sistem arayışı içerisinde bir boşluğa süreklenebilir.  Bu boşluk beklemediğimiz ittifaklar, siyasi çizgiler, yeni ideolojiler, yeni yönetici sınıfı vs. meydana getirebilir.

Davos 2025: Yapay Zeka, Çevre-İklim, Diplomasi

Bütün bu hususlara dair izler 55.si gerçekleşen Dünya Ekonomi Formu’nda yani Davos 2025’te de tartışılmıştır. “Akıllı Çağ için İşbirliği” teması ile toplanan Davos 2025’te bu yıl yapay zeka ve teknolojik devrim tartışılmış, mesleklerin değişim ve dönüşümü ele alınmış, çatışmaların son bulması ve güven temalı diplomatik girişimler tartışılmış ayrıca çevre ve iklim konuları detaylıca masaya yatırılmıştır.

Tüm bunlar aslında birbiriyle ilişkilidir.

Yapay zeka ve söz konusu teknolojik devrimlerin gerçekleşebilmesi aslında enerji arzının güvenliğine bağlıdır. Çünkü hem yapay zeka hem de diğer teknolojik gelişmeler ciddi bir enerji tüketimi anlamına gelmektedir. Öyle ki Trump konu hakkında Davos’ta “yapay zekanın istediğimiz kadar büyük olabilmesi için ABD’de şu anda sahip olduğumuz enerjinin iki katına ihtiyacımız var” ifadelerini kullanmıştır.

Öyleyse küresel manada çatışmasızlık eğiliminin güçleneceği bir döneme girmenin önemseneceğini ifade etmek yanlış olmaz. Nitekim Trump, daha ilk aylarında barışı sağlamak konusunda önemli mesajlar vermektedir. (Burada konudan bağımsız olarak, fütürologların iddialarından birini araya serpiştirmek ve bir tartışmayı da zihinlerimize ekmek istiyorum: ABD-Rusya ittifakı söz konusu olabilir mi?)

Öte yandan enerji tüketiminin artması demek dünyamızın ciddi çevresel sorunlarla karşı karşıya kalabileceği anlamına da geliyor. Nitekim Davos 2025’in en çok tartışılan konularından biri de budur. Forumun web sitesinde ilgili oturumun tanıtımında şu ifadelere yer veriliyor:

“Dünya nüfusunun yarısının 2030 yılına kadar su sıkıntısı yaşayacağı tahmin ediliyor. Gezegen sağlığı açısından, tatlı su dönüm noktası çoktan aşıldı ve kötüleşiyor. Bu oturumda panelistler, inovasyon, daha fazla fonlama, iş birliği, daha iyi fiyatlandırma ve daha iyi bakım ve daha güçlü ve daha iyi düzenlemelere odaklanarak su yönetimimizde nelerin değişmesi gerektiğini tartıştılar.” 

Davos 2025’te pek çok bilim adamı da bu verileri doğruladı. Yalnızca 5 yıl sonra önemli su sorunları ve çevre sorunları bizleri bekliyor olabiliyor. Bunu değiştirmek içinse öncelikle farkında olmak ve tedbirleri insan doğasına ve tabiat fıtratına uygun şekilde alabilmek şart. Güzel ülkemizin kaynaklarını korumak ve geliştirmek, ağaçlandırmak, tarımda teknolojik yenileşme, sulama sistemlerinde dönüşüm, güvenli gıdanın sağlanması bunlardan bazıları olabilir. Bu konuyu önemsemeli ve gündemimizde yer verip kaynaklarımızdan pay ayırabilmeyi tartışmamız gerekiyor.

Tüm bunlar üzerine düşünürken, The Financial Times’ta okuduğum Fildels’ın Geleceğin tarımı Avustralya’da yapılıyor” başlıklı yazısındaki şu bölüme de burada yer vermek istiyorum:

“Justin Dickens Avustralya’nın New South Wales eyaletinde bulunan Orange kasabası yakınlarındaki tarlası boyunca kamyonuyla ilerliyor. Bir ara iki elini de direksiyondan çekip tarladaki buzağıları gösteriyor. Telefonundaki aplikasyondan hayvanların ne kadar kilo aldığını kontrol edip “Şimdi güzelce beslenecekler” diyor. Büyükbaş hayvancılık yapan Dickens ve eşi Amy, Speckle Park cinsi sığır yetiştiriyor. Bu cinsin Avustralya’daki diğer ırklara göre daha az karbon emisyonuna ve metana yol açtığını söylüyorlar. Şimdi ellerinde bunu kanıtlayacak veriler de var. Dickens tamamen sayılar üzerinden ilerlediklerini anlatıyor. Çiftliğin her yanına yerleştirilen Avustralya yapımı sensörlerle her hayvanın ne kadar yediğini, hangi çayırın verimli olduğunu, su depolarında alışılmadık bir durum yaşanıp yaşanmadığını takip ediyorlar. Dickens “Hasta bir inek olduğunda kuyruğundan anlıyoruz” diyor. Ama bu örnekte kuyruk derken hayvanı değil verileri kast ediyor.” Nic Fildes, The Financial Times.

Görüldüğü üzere dünya bir yandan rutin gündemi tartışırken bir yandan da bahsettiğim bu konularda önemli çalışmalar yürütmekte ve devrim niteliğinde adımlar atmaktadır. Türkiye söz konusu bu devrimlerden geride kalmamalıdır. Gelecek 10 yıl içerisinde tarımda ve gıda güvenliğinde öncü ülkelerden biri olmayı hedeflemelidir. Dünyayı bekleyen büyük su ve gıda krizinde Türkiye çözüm için başat aktör olarak rol oynayabilmelidir. Bu sayede hem dünya sistemindeki yerimiz hem de geleceğimiz garanti altına alınmış olur.

Bu hususta daha evvel kaleme aldığım bir yazıda şu ifadelere yer vermiştim:

“Köylerin modernizasyonu, yapay zeka destekli çiftlik otomasyon sistemlerinin kurulması, büyük veri ve blokzincir teknolojisi kullanılarak kayıt işlemlerinin yapılması, hassas tarım uygulamalarına geçilmesi, tarım robotlarının ve droneların kullanılması (6), tarım hayvancılık konusunda meslek liseleri ve enstitülerin açılması-artırılması, gıda güvenliği konusunda bilinçlendirme çalışmaları ve denetim mekanizmalarının artırılması hususunda çalışmalar yapılması; mevzuatın bir an evvel güncellenmesi –en son yönetmelik 2011 yılına aittir-, gıda güvenliği konusunda sivil toplum örgütlerine birtakım teşvikler verilmesi, fahri müfettişlik uygulanmasının getirilmesinin tartışılması gibi bazı öneriler bu yazıda sıralayacağım basit birkaç öneridir. Beyaz ekmek tüketimi ve üretiminin azaltılıp dönüştürülmesi ve zeytinyağının iç pazarda daha uygun fiyatlarla halka sunulması ise bu yazı bağlamında önereceğim iki husustur.” Haldun Barış, Zeytin, Ekmek ve Türkiye’nin Tarım-Gıda-Hayvancılık Politikaları Üzerine, HF (https://hurfikirler.com/zeytin-ekmek-ve-turkiyenin-tarim-gida-hayvancilik-politikalari-uzerine/

İnsan Doğasının Geleceği

Bütün bunların yanı sıra değinmek istediğim bir diğer konu ise söz konusu teknolojik ilerlemelerin biyoloji ve tıp alanında yol açacağı değişikliklerdir. Şimdiden pek çok ülkede tıbbın pek çok alanında yapay zeka kullanılmaktadır. Özellikle radyoloji gibi alanlarda oldukça başarılı sonuçların elde edildiği ifade edilmektedir. Pek çok çalışmada ise tıp alanında -cerrahi branşlar hariç- yapay zekanın insanların yerini alabileceği tartışılmaktadır.

Diğer yandan biyoloji alanındaki gelişmeler, sibernetik insan çalışmaları, “ıslah edilen genler” ve doğası ile oynanan canlılar artık sıklıkla tartışılmaktadır.

Bütün bu alanlardaki çalışmaların bir kısmı oldukça faydalı olsa da bir kısmı ise etik ve ahlâkî açıdan pek çok tartışmanın fitilini ateşlemeye başlamıştır.

Bu konular üzerine okumalar yaptığım sırada, aklıma 2019 yılında ülkemizde Kaan H. Ökten Beyefendi’nin çevirisi ile yayınlanan ünlü Alman düşünür, Habermas’ın İnsan Doğasının Geleceği adlı eser aklıma geldi. Bu eserde tartışılan ana konu “öjeni” olsa da aslında kıyas yoluyla bugünkü teknolojik gelişmeler için de okunabilir. Habermas’ın eserde geçen şu ifadeleri üzerine düşünmeye değerdir:

Günümüzde böyle bir durumdayız. Biyoloji bilimlerindeki ilerleme ve biyo-teknolojilerdeki gelişme, alışılageldik eylemde bulunma imkânlarını artırmakla kalmamakta, yepyeni müdahale etme tipolojilerini de mümkün kılmaktadır. 

Şimdiye dek organik doğa olarak “verili” olan ve olsa olsa “yetiştirilebilir” olan şeyler, hedef odaklı müdahalelerin alanına girmeye başlamıştır. İnsan organizmasının da bu müdahale alanına girmesi ölçüsünde, Helmuth Plessner’in “beden olmak” ile “beden sahibi olmak” arasındaki fenomenolojik ayrımı şaşırtıcı bir güncelliğe kavuşmaktadır. “Var” olarak bulduğumuz doğa ile kendimize “verdiğimiz” organik donanım arasındaki sınır kaybolmaktadır. Böylece meydana getiren özneler için, organik tözün derinlerine inen bambaşka bir özilişki kurma tarzı ortaya çıkmaktadır. Zira artık, bu yeni karar verme uzamının nasıl kullanılacağı, bu öznelerin özanlayışına bağlı olacaktır: Ya demokratik irade oluşturma sürecine dahil olan normatif mütalaaların ölçüsü ışığında otonom ya da piyasa üzerinden tatmin edilen öznel tercihlere dayandığı için keyfi olacaktır.”

Bu konuya ilişkin tartışmalar, tıpkı yapay zeka üzerine süregelen etik tartışmalar, cezai sorumluluk tartışmaları vesairede olduğu gibi zamanla daha çok gündemimize gelecek ve derinleşecektir. Ancak şimdilik, anayasamıza “insan onuru” kavramını yerleştirerek bazı hususlara hazırlık yapabiliriz.

Tabiat ile insan ilişkisi, akıp giden ve yakalamak için yalpaladığımız bir sürece daha kurban edilmemeli, fıtri olandan, tabii olandan kopuş yaşanmamalıdır.

Sonuç Niyetine

Bütün bu devrimlerin, insanlık tarihindeki dönüm noktalarından biri olacağına hiç şüphe yoktur. Bu devrimler insanlık adına çığır açıcı gelişmelere de neden olabilir veya endişeler haklı da çıkabilir. Her hâlükârda akan bir nehri durdurmak imkânsızdır, onu doğru yönlendirmenin ve verim almanın yollarını aramak gerekir.

Türkiye’ye gelince, çağımızın sanayi devrimini kaçırmak istemiyorsak bu yarışın içerisine bir an evvel girmeliyiz. Özellikle gençlerimizin teknolojik okur yazarlığının artması için eğitimlerin, kursların düzenlenmesi önemli olabilir. Yapay zeka, WEB 3.0, blokzincir gibi teknolojilerin kullanımlarını öğrenmek ve bu alanlardaki çalışmaların hızlıca artması mühimdir. (Buradan tüm okuyucularıma BTK Akademi’nin yapay zeka kurslarını tavsiye ediyorum.)

Bu teknolojilerin tıpta, tarımda, ticarette, finansta, hukukta bir an evvel kullanılması için gerekirse devlet öncü olmalıdır.  AB’de olduğu gibi öncelikle yapay zekâ alanında bir kanun çalışması yapılmalıdır ve ülkemizde de hem yapay zekâda hem de blokzincir, web 3.0 ve diğer yeni teknolojiler için “düzenleyici deney alanları” yapılandırılmalıdır. Halihazırda TBMM bünyesinde Yapay Zeka Araştırma Komisyonu çalışmalarını sürdürmekte ve Mayıs ayında rapor hazırlanması planlamaktadır.

Akademilerde bu alanlara yönelik çalışmalara yönlendirmeler yapılmalı, ar-ge birimleri bu alanlara yoğunlaşmalıdır.
Sosyal bilimlere ise ziyadesiyle iş düşmektedir. Daha evvel yazdığım yazıda da ifade etmiştim, hukukçuların evvelemirde mantık öğrenerek bu tartışmalara zemin hazırlaması gerekmektedir. Biz hukukçular bu devrimlerin etik ve ahlâkî yönlerini çok boyutlu olarak ele almalı ve regülasyonlar üzerine tartışmalıyız. (İstanbul Barosu Yapay Zeka Çalışma Grubu’nun bu alanda gündemi oldukça başarılı takip ettiğini ifade edebilirim.)

Türkiye’nin yeni düzende, dünyaya ahlâkî vizyonu hâkim kılması, tarihî bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun bir gereği olarak dünyadaki devlerin arasına girebilmek, sıçrama yapabilmek, etkin güçlerden biri olabilmek istiyorsak bu büyük gelişmeleri asla ihmal edemeyiz, içinde olmak zorundayız.

Haldun Barış, Şubat 2025

Kaynaklar ve Bazı Linkler

https://asiasociety.org/policy-institute/implications-chinas-ai-strategy-state-engineering-domestic-challenges-and-global-competition

https://aws.amazon.com/tr/what-is/artificial-intelligence/

https://www.bbc.com/news/articles/cqx9zn27700o

https://www.nexford.edu/insights/how-will-ai-affect-jobs

https://www.nytimes.com/2025/01/29/technology/openai-deepseek-data-harvest.html

https://www.samsung.com/tr/explore/brand/what-is-artificial-intelligence-how-does-artificial-intelligence-work/

https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/komisyonlar/yzcg/yzcg_avrupakonseyi.pdf

https://www.jpmorgan.com/insights/global-research/artificial-intelligence/ai-transforming-industries-china

https://www.weforum.org/stories/2025/01/5-key-takeaways-davos-2025/
https://www.weforum.org/stories/2025/01/industries-in-the-intelligent-age-ai-tech-theme-davos-2025/

https://www.weforum.org/stories/2025/01/safeguarding-the-planet-theme-davos-2025-climate-nature-energy/

Av. H. Sena Lezgiloğlu Özer, Avrupa Birliği yapay Zekâ Yasasında İnovasyon ve Güvenlik Arasında Düzenleyici Deney Alanları, https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/komisyonlar/yzcg/yzcg_yzt.pdf

Day Lim, DeepSeek Hakkında Her şey: Avantajları, Dezavantajları ve Çin-ABD Teknoloji Savaşına Etkisi, Think China

G. Fraser, DeepSeek ve ChatGPT – nasıl karşılaştırılırlar? https://www.bbc.com/news/articles/cqx9zn27700o

Mathew Burrows and Anca Agachi, Welcome to 2030 three visions of what the world could look like in ten years, https://www.atlanticcouncil.org/content-series/atlantic-council-strategy-paper-series/welcome-to-2030-three-visions-of-what-the-world-could-look-like-in-ten-years/

Sam Joiner, Avukatlar, doktorlar yapay zekaya geçti bile, şirketler geç kalıyor, https://gazeteoksijen.com/financial-times/avukatlar-doktorlar-yapay-zekaya-gecti-bile-sirketler-gec-kaliyor-235012 /The Financial Times

Talmon Joseph Smith, DeepSeek, OpenAI’ı korkutmuyor: Nedeni Jevons paradoksu, https://gazeteoksijen.com/new-york-times/deepseek-openaii-korkutmuyor-nedeni-jevons-paradoksu-235248

Haldun Barış, Demokratikleşme ve Blokzincir Teknolojisi, https://hurfikirler.com/demokratiklesme-ve-blokzincir-teknolojisi/,

Haldun Barış, Hukuk ve Mantık Üzerine, https://hurfikirler.com/hukuk-ve-mantik-uzerine/

Volkan Kahyalar, Anlatılarla Başlayan Yapay Zeka,https://daktilo1984.com/yazilar/anlatilarla-baslayan-yapay-zeka/?gad_source=1&gclid=Cj0KCQiA-5a9BhCBARIsACwMkJ6GMjn6RXjlmb7jmFQxWJsLMUBbUSU8PR45XsRJC6jNl_gmraZrdtsaAmb_EALw_wcB

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et