Tecrübeli vatandaşlar anlatıyor

“Tecrübeli vatandaş” başlıklı yazım üzerine çok sayıda mesaj aldım. Bir kısmı “Ne kadar yedin de bunları yazıyorsun” türü suçlamalarla biten hakaretler ki, ben yıllarca “Fethullah’ın gazetesinden kaç para alıyorsun da bunları yazıyorsun” suçlamalarını işitmiş biri olarak, bu tür saldırılara çok alışığım ve açıkçası hiç mi hiç etkilenmiyorum.

Asıl bahsetmek istediğim, “Sözünü ettiğiniz o tecrübeli vatandaş benim” diye başlayan ve bana son aylarda olup bitenleri nasıl yorumladıklarını yazanlar…

İçlerinden bazıları özellikle öğretici. Bugün geriye çekilip köşemi onlara bırakıyorum.
 
Fatin Rüştü Zorlu ve Çiller
 
“Ben, Refik Saydam’ın başbakanlığını hatırlayan ve 1950 öncesinden itibaren politikayı merakla ve dikkatle takip eden (sizin nitelemenizle) tecrübeli bir vatandaşım.

Bütün bu yıllar boyunca yolsuzluk iddiaları ile karşılaştım/karşılaştık. Birçoğu çok inandırıcı idi. İnandım da. Fakat Fatin Rüştü’nün devlet ihalelerinden %10 hisse almasından, Polatkan’ın (galiba adı vinileks olan) ve diğer bütün Demokrat Partililer’in yolsuzluk iddiaları üzerinden bir hükümet darbesi ve Yassıada rezaleti geçmesine rağmen ortaya hiçbir yolsuzluk konulamayınca iddiaları şüphe ile karşılamaya başladım. Hele, Cumhuriyet tarihi boyunca en çok yolsuzluklarla itham edilen Çiller’in, politikadan ayrılmasından, dokunulmazlık zırhından sıyrılmasından sonra kimse hesap sormayınca/soramayınca, herkesin sesi kesilince artık şüphe bile duymuyorum. Adeta gözümün önünde çalsalar bile inanmayacak bir hale geldim. Ve inanıyorum ki geriye dönüp bakabilen pek çok insan benim gibi düşünmektedir.”
 
“Bu defa oy vermeyecektim, vazgeçtim”

 
“Bahsettiğiniz “Tecrübeli vatandaşlar” içine ben de giriyorum.

Yıllardır AKP’ye oy vermiş birisi olarak, Başbakan’ın antidemokratik tavır ve söylemlerinin artık zirve yaptığını düşündüğümden 16 Aralık 2013 itibariyle bir daha oy vermeme kararı almış bir vatandaştım. Ancak gelinen noktada artık her şey öyle açık ortada ki bırakın tekrar oy vererek destek olmayı, elimden geldiğince ulaşabildiğim herkese durumu anlatmaya çalışıyorum ve hep olumlu tepki alıyorum. Ülkemin ve milletimin geleceği için bunu şart görüyorum. (…) İnanın köküne kadar yolsuzluk yapılmış olsun, bu yapıdan daha rahatsız edici gelmiyor.

Bir Müslüman olarak, adaletin tesis edildiği, kimsenin kimseye inancından, düşüncesinden, ırkından, mezhebinden, meşrebinden dolayı tahakküm etmediği, herkesin özgürce yaşadığı, refahın da adil paylaşıldığı bir ülke istiyorum. Şimdi tüm bunların çok büyük tehlike altında olduğunu hissediyorum.”
 
“Ben hukuka bakarım”

 
“Biz bu ülkede boğazından bir tek haram lokma geçmemiş ama iktidar olduğu dönem boyunca bu ülkeye taş üstüne taş koymamış çok yönetici gördük. Bırakın taş koymayı, kendilerinden öncekilerin yaptıklarını da mahvedip gittiler. Öyle olacağına böyle olsun demiyorum, suç işleyen cezasını çeksin ama iktidarı değerlendirirken tek kıstasın yolsuzluk olduğunu düşünmüyorum.

Benim yolsuzluktan daha çok canımı sıkan AK Parti’nin soruşturmaların önünü kesme görüntüsü vermesi, HSYK’yı kontrolüne almak istemesi. Yolsuzluklar cezasını bulur ve zarar da telafi edilir. Ama hukuk zedelenirse kolay kolay telafi edilemez.

O yüzden ben AK Parti’yi değerlendirirken buna bakarım.”
 
“Köprüyü geçerken at değiştirilmez”
 
Aklı sadece akçeli işlere yatan, hassasiyetleri “yetim hakkının korunmasıyla” sınırlı vatandaş tipine göre hesap yapanlar” cümleniz önemli. Evet, bizi böyle gören çok kişi var. Bu da vatandaşı küçümsemenin başka türlüsü. Yani, anlayışı kıt, siyasi dalavereleri anlayamaz, sadece kendisine gösterilen para tomarlarını görür, arkasında ne olduğunu merak etmez zannediyorlar. Halbuki biz her şeyi görüyoruz. Ayrıca, AK Parti’nin içindeki çürük elmaları da görüyoruz. Onların o kadar çile çektikten sonra nihayet kavuştuğumuz iktidarı lekelemelerini asla affetmeyeceğiz. Ama köprüyü geçerken at değiştirmek olmaz. Şu kriz bir atlatılsın, her şey konuşulacak, her şeyin hesabı sorulacak, emin olun…”
 
Çifte bahane
 
“Yaşlı değilim ama çok tecrübe biriktirdim, bu ülkeyi de, halkı da iyi tanıdığımı iddia ediyorum. İnsanların olayın iki yönünü de gördüğünden eminim. Ama benim çözemediğim şu: Hükümet soruşturmaları engelliyorsun diye suçlayanlara “Ben bakanlarımı tarafgir oldukları besbelli olan bu savcıların, hakimlerin ellerine teslim edemem” diyor. Ama başka da bir yargı yok ortada. Bu yapı temizleninceye kadar beklenecek mi? O zamana kadar başlayan soruşturmalar ne olacak? Atı alan Üsküdar’ı geçmeyecek mi? Sonuçta şöyle bir manzara çıkıyor ortaya: Malum yapı yolsuzlukları bahane edip hükümeti yıkmaya çalışıyor. Hükümet de, malum yapıyı bahane edip soruşturmaları engelliyor.

Her ikisinin niyetini de gören bizler ise çaresiz izliyoruz. Çözüm?”

Bu yazı Bugün Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et