Güney sınırlarımıza terör saldırıları artarak devam ediyor. Sınır karakollarımıza ve Suriye’de Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgelere yapılan saldırılar bunların göstergesi durumunda. Bu gelişmelerin üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye’de yeni operasyonun sinyalini verdi. Hatta Erdoğan bir adım daha ileri giderek operasyonun Tel-Rıfat ve Münbiç hattının bulunduğu bölgeye yapılacağını açıkladı. Erdoğan bu açıklamaları yaparken gerek içeriden gerekse dışarıdan bazı itiraz sesleri yükseldi. İçeride harekatın neden şimdi olacağı sorgulanırken Batı da olası harekattan duyacağı rahatsızlığı dile getirdi. Peki bu itirazlar ne derecede haklı? Türkiye harekât planlamasını mevcut iktidarın seçim yatırımı olarak mı yapıyor? Ya da Türkiye, Suriye’de sınırlarını genişletmek için mi operasyonlarını gerçekleştiriyor.
Suriye’de dört harekât gerçekleştirmiş olan Türkiye, harekât sonuçlarında terörden temizlediği noktalarda güvenli bölgeler oluşturarak yeni göç dalgalarını engellemiştir. Buna rağmen harekatlar sırasında ise Türkiye Dünya’dan destek de bulamamıştır. NATO üyesi olan Türkiye, böylelikle terörün farklı NATO devletlerine yayılmasını da engellemiştir. Avrupa Birliği’nin korktuğu mülteci akınını ise yine Türkiye yaptığı bu operasyonlar ile belirli noktada durdurabilmektedir.
Bir diğer nokta ise operasyonların Suriye’nin toprak bütünlüğüne sağlamış olduğu katkı. Sayısız terör örgütü Suriye’de terör faaliyeti sürdürürken devletin toprak bütünlüğü de kayboluyor. Türkiye’nin terör örgütlerine müdahalesi terörden temizlenen noktalar ile Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkı sağlıyor.
Diğer yandan ise terörle mücadelede büyük başarı yakaladığı bu dönemlerde sınırımızdan gelecek tehditleri Suriye’nin 30 km ve ötesine itmek Türkiye’nin terörle mücadelesinde kalıcı bir başarı da getirebilir.
Olası bir operasyonun hiç şüphesiz zamanlaması da Türkiye’de tartışılan konular arasında. Biraz bu konuya bakalım. Gerçekten seçim yaklaştığı için mi iktidar seçim yatırımı olarak harekât düzenlemeye karar verdi? Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Suriye’de yeni bir konjonktür oluşturduğunu gözden kaçırmamamız gerekiyor. Ukrayna’daki savaşın uzaması sebebiyle Rusya, Suriye’de öncesine göre daha zayıflamış durumda. Türkiye de bundan faydalanarak Rusya’nın oluşturacağı güç boşluğunda terör örgütlerine karşı operasyon gerçekleştirerek bölgeyi istikrara kavuşturmayı hedefliyor. Aslında operasyonun zamanlaması da bu noktada ortaya çıkıyor. Rusya’nın gücü bölgede yavaş yavaş da olsa ikmallerin azalması ile zayıflamaya başlıyor.
Tüm bunlarla birlikte harekatın yapılmasından ziyade harekatın zamanlamasının tartışılması politiktir. Çünkü terörist gruplara yapılan operasyonun zamanlamasından yana eleştirisi olanlar iktidar oldukları zaman seçime yakın terör tehdidi görecek olsalar seçim yakın diye müdahale etmekten çekince mi duyacaklar?
Önemli noktalardan birisi de harekatın olup olmayacağı. Erdoğan’ın zorlayıcı diplomasiyi sonuna kadar kullanarak yeni bir harekatın sinyalini verirken bunun yanında harekatın koordinatlarını da verdiğini ifade etmiştim. Bu söylemlerle günün sonunda harekatın yapılmaması gibi bir durum ortaya çıkarsa bu da askeri kuvvetlerin moralini olumsuz yönde etkileyecektir. Harekatın yapılmaması durumunda ise diplomatik söylemlerimizin gücü de azalacaktır. Zorlayıcı diplomasi ile Türkiye’nin caydırıcılık gücünün azalmaması yönünden de harekatın yapılması oldukça önemli.