Sosyalizm kapitalizmi kendisi gibi zannediyor
Sosyalizm bir şiddet ideolojisidir. Devleti ele geçirme ve elinde tutma yöntemleri ile bireylerin yaşamlarına doğrudan müdahalede bulunur ve bireyin yaşam alanını uyguladığı şiddet ile minimize eder. Sosyalizm için birey adeta bir düşmandır ve bu düşman devletin bireye uygulayacağı her türlü siyasal şiddet ile baskılanmalıdır. Bu baskı ve şiddet uygulamalarında sosyalizm kendini siyasalın merkezine koyarak siyasal eylemlerini gerçekleştirir. Siyasal merkeziyetçiliğin en sert ideolojisidir de. Bireyselleşmenin doğal bir sonucu olan adem-i merkezileşmenin karşısında olan bir ideoloji olarak siyasalı uyguladığı şiddet sonucunda merkezileştirme ve merkezileştirme sonrasında da siyasalın her alanını merkezden yönetip yönlendirmeye çalışmak bir bakıma genlerinde vardır. Merkeziyetçiliğini özellikle ekonomik merkezî planlamada maksimum noktaya taşır. Planlama üzerinden yaşamın bireysel perspektifini kontrol altında tutmaya çalışır ve merkezden en doğru siyasal sistemi “diğerlerine” kabul ettirme eğilimindedir.
Diğer ideolojiler ve özellikle liberalizm ile arasındaki mesafe nedeniyle liberalizmi anlamakta da güçlükler çeker, sosyalizm. Üstelik liberalizm ve liberalizmin ekonomi politikası olarak kapitalizmi anlama noktasında liberalizme ve kapitalizme koyduğu mesafe yüzünden bu ideolojiyi kafasında yanlış bir şekilde konumlandırır. Kendi ideolojik tutumlarının da liberalizm tarafından benimsendiği ve uygulandığı yanılgısındadır. Kendini merkeze koyması ve tek doğru gerçeklik olarak görmesinden dolayı liberalizmi de “kendine benzer bir ideoloji” olarak varsayar. Kendisiyle son derece meşgul olan sosyalizmin bu yanı onun süreklileşen yanılgılar ile yoluna devam etmesi sonucunu oluşturur. Üstelik sosyalizm bu yanılgıları sonunda yaptığı yanlışlıkları yine uyguladığı siyasal şiddet ile gidermeye çalışır. Sosyalizm hem şiddeti uygulayan bir siyasal ideoloji olur hem de yaptığı yanlışlıkları şiddetle kapatan bir düşünce olarak kendini var eder.
Kapitalizm merkezden yönetilmez ve siyasalın merkezinde değildir
Sosyalizm düşmanlaştırdığı kapitalizmi anlamakta büyük zorluklar çekmektedir. Burada kapitalizmi anlamayışını en önemli iki kavramda gösterir: Kapitalizmin merkezden yönetilmemesi ve kapitalizmin bir otorite altında uygulanmaması. Sosyalizm bu iki gerçeğin farkında olmadan siyasal eylemlerini ve düşüncelerini gerçekleştirmeye çalışır. Tam olarak anlayamadığı ama düşmanlaştırdığı kapitalizm bireylerin liberal eylemlerinin ve düşüncelerinin tamamıdır ve bu perspektif belirli bir kişinin veya kimselerin kontrolünde değildir. O belki de milyarlarca insanın eylemlerini yansıttığı bir süreçtir. Kapitalizmde sosyalizmde olduğu gibi bir “yönetenler sınıfı yoktur”. Kapitalizmin merkezî otoritesi yoktur. Kapitalizmde bireyler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu ve önceden belirlenmemiş siyasal süreçler vardır. Kapitalist bireyleri şiddet aygıtları yönlendirmez. Kapitalistlerin “kaderlerini” kapitalistler belirlemez. Kapitalistlerin kaderlerini sosyalist merkezî yönetim ve otorite belirlemeye kalkar. Merkezî yönetim ve otorite ise ancak sosyalizmde tanımlanır.
Sosyalizm düşmanı olarak belirlediği kapitalizmi kontrol ve gerekirse yok etmek için kullandığı devlet aygıtları kapitalistlerin elinde sadece bireylerin negatif özgürlüklerinin savunulması için kullanılır. Kapitalist bir ülkede ülke içi güvenliği sağlayacak güvenlik aygıtı sadece bireyi bireyselleşememiş bireylerin saldırılarından korumak için vardır. Ülke dışı güvenlik de bu noktada tanımlanır. Bu sefer tehdit dış ülkelerden gelebilecek tehdittir. Her iki örnekte de devlet sadece bireyler için güvenlik aygıtıdır. Bu tip bir devletin işlevleri son derece sınırlı tutulacağından ülke içinde bireylerin yaşamları merkezî bir devlet tarafından kontrol edilmez. Devletin bireylerin yaşamlarının her alanına yayılmış olan sosyalizmde ise devlet merkezî otorite olarak bireyin yaşamını belirler. Sosyalizm kapitalizmin minimalist devlet kavramını anlayamamakta ve düşmanının merkezden silahlı bir güç olarak “sosyal sınıfın” üzerine geldiğini iddia etmektedir. Bu iddianın geçersizliği minimalist devletin alanının sınırlılığı ile gösterilir.
Kapitalist avı
Sosyalizm tanımından ve doğasından gerek şiddetini uygulayacak bireyler aramaktan vazgeçmez. Bitmek tükenmek bilmeyen arayışında gözleri hep olası kapitalistlerin üzerindedir. Problem ise bu kapitalistlerin bir yerde toplanmış olduğunu varsaymasıdır. Bu kapitalistler devletleri sosyalist sınıfları sömürmek için “tasarlamışlardır”. Üstelik bu kapitalistler sadece tek tek ülkelerde değil küresel sistemde de vardır. Dünyayı adeta kuşatmışlardır ve istedikleri düzeni uygulamaktadırlar. Bütün kapitalistler birbirleri ile bağlantılıdır ve bu bağlantılarını çıkarlarını maksimize etmek ve günün “ezilen sınıflarını” sömürmek için kullanırlar. Bu tip kapitalistlerin nerede olduğu ve nasıl bulunacağına sosyalizmin verecek bir yanıtı ise yoktur. Sovyet deneyiminde de sosyalizm neredeyse önüne geleni tehdit, burjuva ve gulag olarak görüp bu “kesimleri” yok etmeye girişti ancak “bir türlü bitiremedi”. Kapitalist merkeze saldırarak işi bitireceklerini düşündü ancak o merkezi bulamadı. Hep saldırmak üzere çeşitli yerleri işaret etti, bir türlü işaret ettiği noktaları bitiremedi. İyi ki de bitiremedi.
Günümüzde ise sosyalizm kapitalizmin merkezini çoğunlukla ABD ve Avrupa olarak görüyor. Bu iki siyasî coğrafyanın ne kadar kapitalist olduğu tartışmaya açık olmakla birlikte sosyalizm özellikle kapitalist avına buralarda çıkma niyetinde görünüyor. Milyonlarca insanın milyarlarca ekonomik eylemini her halde bir noktaya toplayıp orayı yok edince kendi devrimini tamamlamış olduğunu varsayacak. Sosyalizm hangi kapitalisti hedef gösterse meseleyi çözemiyor, hangi sosyal sınıfa elini atmak istese elinde topluca bir “sınıf” bulamıyor. Kendince kapitalistlere verdiği ad ile burjuvaziyi bitirse, garip bir tanımlamayla “devlet kapitalizmi”nin bürokrasisi ortaya çıkıyor, devlet kapitalizminin bürokrasisi bitse “lümpen yanlış bilinçliler” ortaya çıkıyor. Kapitalizmi kendi sınıfsallığı içinde değerlendirdiğinden “o sınıfı” bulmayı bir türlü başaramıyor. Bireylerin negatif özgür eylemleri kadar var olan liberal kapitalistlerin eylemlerini merkezde bulup yok etme çabasından vazgeçmiyor. Kendisi gibi gördüğü kapitalizmi bir gün yok etme amacında arayışına devam ediyor.
23 Ekim 2018