Şanghay Beşlisi nasıl bir alternatif?

Başbakan Erdoğan’ın cuma gecesi Kanal 24’teki konuşmasına öylesine girivermiş gibi duran bir mesele, bence o konuşmanın en önemli kısmıydı.

AB’yle ilişkilerimiz hakkında bir soru üzerine, “Geçenlerde Sayın Putin’e de söyledim, bizi Şanghay Beşlisi’nin içine alın, biz de AB’ye ‘Allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var”dedi Başbakan ve şöyle devam etti: “Şanghay Beşlisi daha iyi, çok daha güçlü. Ortak değerlerimiz Şanghay Beşlisi’nde…”

Aslında, Erdoğan’ın Putin’le arasındaki bu diyaloğu ilk duyuşumuz değil; aynı diyalog daha önce de gündeme gelmiş ama fazla ciddiye alınmamıştı. Bu sözler kimi çevrelerde bir “latife” olarak değerlendirilmiş; çoğunlukla da, AB’ye karşı bir tehdit unsuru, bir nevi zorlama ve hızlandırma taktiği olarak görülmüştü.

Ne var ki, bu defaki üslup Başbakan’ın niyetinin bayağı ciddi olduğunu gösteriyor ve bu da bizim, konu üzerinde acilen tartışmaya başlamamızı gerekli kılıyor.

Hangi ortak değerler?

Erdoğan’ın Avrupa Birliği kapısından duyduğu bıkkınlık haklı bir bıkkınlık. Zaten aynı duyguyu bütün toplum paylaşıyor. Ayrıca, AB’nin gerileyen, büyük zorluklar içinde çırpınan ve neredeyse dağılmaya yüz tutmuş haline karşılık, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün daha dinamik ve “istikbal vadeden” bir birlik olduğu da doğru. Dünya ekonomisinin ve siyasetinin ağırlık merkezinin Atlantik’ten Pasifik’e doğru kaymakta olduğu tespitleriyle birlikte düşünülürse, Erdoğan’ın bu yönelimini dünyanın gerileyen güçlerinin değil, yükselen güçlerinin yanında yer alma tercihi olarak görebiliriz.

Ama şu soru ortaya kalır:
Erdoğan Şanghay Beşlisi ile Türkiye’nin paylaştığı hangi ortak değerlerden bahsediyor?
Şanghay Beşlisi 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında bir güvenlik anlaşması olarak kurulmuş. Daha sonra Özbekistan’ın katılımıyla üye sayısı 6’ya çıkmış. Moğolistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve İran gözlemci üye statüsünde. Biz de 2012’de diyalog ortağı statüsünü almışız.
Neredeyse hepsi diktatörlükle yönetilen bu ülkelerle Türkiye’nin hangi ortak değeri olabilir? En temel ortak değerini “demokrasi ve özgürlük idealine bağlılık” olarak belirleyen AB’den uzaklaşıp, ortak değeri diktatörlük tercihi olan bir başka birliğe yönelmek Türkiye’nin yolu olabilir mi gerçekten?

Çevik Bir de aynı adresi göstermişti

Üstelik Erdoğan’ın gösterdiği bu yeni adresin bizde yaptığı çok kötü çağrışımlar da var. Hatırlarsanız, Çevik Bir de “Avrupa Birliği’ne karşı Şanghay Beşlisi’ni düşünmemiz gerektiğini” söylemişti. O dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç da “İran ve Rusya ile ittifak kurup Avrupa Birliği’nden vazgeçmemizi” önermişti. Hatta o zamanlar, ülke içinde olup biten her şeyi dış dinamiklerle açıklamayı sevenler, ABD’nin 28 Şubatçıların arkasında durmayışını ve AK Parti iktidarını destekleyişini de ABD’nin TSK içindeki Şanghay Beşlisi’ne katılma eğilimi gösteren ekipten rahatsız oluşuna bağlamışlardı.

28 Şubat paşalarının (ya da Şanghay Beşlisi’nin en kararlı savunucusu olan Doğu Perinçek’in) bu tercihleri son derece anlaşılabilir. Onların, Türkiye’yi sürekli “demokrasi” diye sıkıştıran bir ittifak yerine, istedikleri kadar gaddarlaşsınlar müttefiklerinin asla umursamayacağı yeni bir ittifakı tercih etmeleri normaldi.
Peki ya Erdoğan’ın katılmayı düşündüğü yeni ittifakın siyasi iklimini hiç önemsememesi normal mi?
Unutmayalım ki bu tercih basit bir pazar tercihi değildir. Önümüzdeki dönem, Rusya ve Çin’in başını çektiği bu blokla NATO ve ABD’nin başını çektiği Batı Bloku arasındaki tansiyonun giderek yükseleceği bir dönem olacağa benziyor. Böyle bir saflaşmada ne tarafta kalmak istediğimizi çok iyi düşünmeliyiz.

Bugün, 28.01.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et