Doksan yıl boyunca ülkemizin gerçek sorunlarını konuşma, tartışma ve onlarla ilgili yeni perspektifler geliştirme imkân ve yeteneğimizin gelişimi çok sınırlı olmuştur. Sahici sosyal sorunlarımızın varlığına rağmen, devlet, toplumun sorunlarıyla sanal ve yapay bir şekilde ilgilenmesi daha doğrusu ilgisiz kalması için eğitim dâhil her yolu denemiştir. Günümüzde ise devasa sosyal sorunlarımıza yüzeysel yaklaşma lüksüne artık sahip bulunmamaktayız, çünkü sorunlarımız sahici bir şekilde kendileriyle ilgilenilmesini istemektedirler.
Bu bağlamda Kürt sorunu, Alevi problemi ve Ergenekon şeklindeki bir nevi korsan devlet konumundaki yapılanma, bütün ağırlıklarıyla karşımıza çıkmaya başlamışlardır. Bu ağır sorunların kendilerini bütünüyle hissettirdikleri günümüzde Kürt sorununu, Ergenekonizmi ve Alevilik problemini Türkiye’nin en önemli sahici sosyal sorunları olarak tanımlamak iyi bir başlangıç olacaktır. Bu problemler, sahici sorunlar olmalarına rağmen, uzun süre onların varlığı inkâr edilmiş, önemsiz gösterilmiş ya da ihmal edilmeye çalışılmıştır. Günümüzde onları önemsiz göstermenin ya da görmezlikten gelmenin artık hiçbir anlamı kalmamıştır, çünkü bu sorunlar, varlıklarını dayatma düzeyinde ortaya koymaya başlamışlardır.
Kürt sorunu, Alevi problemi ve Ergenekonizm sorunları kendilerini yalın olarak bütün toplumda hissettirmelerine rağmen, toplum olarak bu sorunların varlığını nasıl kabul edeceğimiz, onlarla ilgili neler yapmamız gerektiği, onlar hakkında nasıl söz söylememiz, kısacası o sorunlarla nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda sağlıklı, sahici insani tutum ve tavırlar geliştirebileceğimizi bilmiyoruz. Hepimiz ne yapacağını bilmemenin şaşkınlığı içindeyiz ve içimizde var olan sorunların kendilerini net olarak çıkarmasının şokunu yaşıyoruz. Şimdiye kadar Kürt sorunumuz ya da Alevi problemimiz şeklinde bir meselemizin olmamasıyla övünüyorduk, ancak şimdi ise bütün bu klişe ve ezberlerin artık anlamsızlaşmasın ve bizi çaresiz bırakmasına üzülüyoruz.
Sorun Sahici Toplum Olamamadır
Herkes bugünlerde Türkiye’nin birinci sorununun Kürt sorunu olduğunu söylemektedir. Gerçekten ülkemizin birinci sorunu Kürt sorunudur, ama en temel sorunu değildir. Türkiye’nin temel sorunu sahici bir toplum olmamasıdır. Resmi milliyetçilik ve devletçilik, Türkiye toplumunu homojen olarak kurgulamış, insanları birbirinden habersiz yaşayan yabancılara dönüştürmüştür. Yıllardır komşumuz olan kişinin Alevi ya da Kürt olduğunu öğrenmek, bizi hayrete düşürmektedir. Çünkü zihinsel yapımız, farklılıklara kapatılmış, sadece hepimize aynı olmanın erdem olduğu öğretilmiştir. Türkiye’nin sahici beşeri, sosyal ve kültürel çoğulculuğunun inkârı ve imhası, hepimizi tuhaflaştırmıştır. Farklı sosyal kesimlerin varlığının inkâr edilmesi, sürekli olarak toplumun üzerinde baskı duymasına ve toplumsal ilişkiler ağının potansiyel olarak gerilimli ve çatışmacı olmasına neden olmuştur.
Sahici bir şekilde hepimizin aynı olmadığı gerçeği kendisini ortaya göstermesinden sonra, bu da nerden çıktı, eskiden bu yoktu şeklinde bir tepki verenlerimizin sayısı az değildir. Toplumsal bilinçaltımız ve psikolojimiz, yıllardır kendisine dikte ettirilen sahte yalancı dünyadan kurtulmuş değildir. Kürt sorunu, Alevilik problemi ve Ergenekon korsan devleti gibi sahici sorunlar karşısında, duygu ve düşünce dünyalarımızda yeni bir sahtelik daha inşa edilmektedir. Bu yeni sahtelik, sahiciliği yeniden reddetmektedir. Bu yeni sahteciliği şöyle ifade edebiliriz: Kürt sorunu, Alevi problemi ve Ergenekon korsan devleti vardır, ancak bu sorunlar bizden değil, bizim dışımızdan kaynaklanmaktadır, yani dışarıdan sahte bir şekilde icat edilmişlerdir. Toplumsal sorunlarımızın bizzat kendimizden kaynaklanmadığını söylemek, hala sahici duygulara, düşüncelere ve davranışlara sahip olmadığımızı, sahte dünyamızda direttiğimizi göstermektedir.
Alevilik problemi ve Kürt sorunu konusunda bugünlerde çalıştaylar yapılmakta, değişik açılım girişimlerinin hazırlıklarından söz edilmektedir. Ancak Alevilik ve Kürt problemleri konusunda, şimdiye kadar çok şey söylenmesine rağmen, en önemli şeyin söylenmediği görülmektedir. Kürt ve Alevi sorunlarının bizden kaynaklandığı, şimdiye kadar açık bir şekilde ifade edilmemiştir. Sahici bir şekilde Kürt ve Alevi sorununun konuşulması için, bunun sahici bir şekilde ifade edilmesi gerekmektedir.
Kürt ve Alevi sorunlarının bizden kaynaklanan sahici sorunlar olduğunun farkına varılmaması ve bunun ifade edilmemesi, bu sorunlarla yüzeysel bir şekilde ilgilenilmesine neden olmaktadır.Hayat pahalılığının ve işsizliğin olduğu bir ülkede Alevilik ve Kürt sorunu gibi işlerle mi uğraşılır şeklinde konuşan sokakta birçok insan vardır. Başka bir ifade ile sokaktaki insan Kürt sorununu ya da Alevilik problemini sahici sorunlar olarak görmemektedir. Bu sorunların sahici olarak görülmemesi, toplumda ırkçılığın ve şovenizmin kolayca etkili olmasına neden olmaktadır. Resmi ideoloji, duygu ve düşünce dünyamızı milliyetçilik ve fanatizme çok uygun bir alan haline getirdiğini unutmamamız lazımdır. Sahici sorunlar karşısında derinlikli düşünme ve kalıcı perspektifler geliştirmek için çaba harcamanın zorluğuna girişmek yerine, milliyetçiliğe ve şovenizme gönüllü ve kolay bir şekilde sapışımızın arkasında resmi ideolojinin derin etkisi vardır.
Kürt sorunu ve Alevi probleminin tartışıldığı bu önemli günlerde bazen empati kelimesinden söz edilmektedir. Yani kendimizi Kürtlerin ve Alevilerin yerine koyarak onların sorunlarını ve acılarını anlamak için empati kavramı kullanılmaktadır. Kürt sorunu ve Alevi problemi gibi sahici sorunlar karşısında, empati önemlidir, ama yeterli değildir. Empatinin bir adım ötesi sempatidir. Bizim bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey sempati yeteneğimizi geliştirmektedir. Sempati yeteneğiyle ifade etmek istediğim şey, Kürtler ve Aleviler gibi sahici problemleri olan insanları önemseme ve değer verme, onların bizim için önemli olduğunu hissetme, onların özgür ve hak sahibi insanlar olarak huzurlu yaşayabilmesi için sorunlarına ilgisiz kalmak yerine sorumluluk duyma ve kendisini bir şeyler yapma arzusu içinde olmayı ifade etmektedir. Sempati, duygularımızın ve düşüncelerimizin sahicileşmesini gerektirmektedir.
Yıllardır yapılan devlet müdahaleleri, Alevilik ve Kürt sorunu şeklinde sahici problemler yaratmakla kalmamış, aynı zamanda sempati yeteneği gelişmiş sahici bir toplumsal hayatı da yok etmiştir. Devlet, bugün Kürt sorunu ve Alevilik konularında bir muhatap bulmadığını söylemektedir. Başka bir ifade ile devlet, toplumun kendisine muhatap olma yeteneğine sahip olmadığını söyleyerek faturayı topluma çıkarmaktadır. Ancak toplumun muhatap olmaktan çıkarılması ve güçsüzleştirilmesi, yıllardır uygulanan resmi politikanın amacıydı. Toplumun güçsüzleştirilmesi ve muhatap olmayacak şekilde aciz hale getirilmesi gerçekleşmesine rağmen, devlet tek başına Kürt sorunu ve Alevi problemlerini çözememekte, toplumun yardımına yani kendisine muhatap olmasına ihtiyaç duymaktadır. Devletin karşısına sahici sorunlarının sahici çözümlerini isteyen güçlü muhataplar olarak çıkabilmek için bütün toplumda güçlü bir sempati yeteneğinin geliştirilmesi lazımdır, çünkü sempati bizi sahici insan yapmaktadır. Sahici sorunların, ancak sahici insanlar eliyle çözülebileceği unutulmamalıdır.
Yeni Şafak, 07.08.2009