Ülkemiz siyasi tarihinde ‘Milli Görüş’ denilen siyasi akımın çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Milli Nizam Partisi ile siyasette kurumsallaşması başlayan bu siyasi akım MSP, RP, FP ve SP ile günümüze kadar devamlılığını sürdürmeyi başarmıştır. Kendisine özgü bir siyasi söylemi ve sosyolojik tabanı olan Milli Görüş ideolojisinin günümüzdeki temsilcisi durumundaki SP’nin derin bir kriz içerisinde olduğu görülmektedir. Son kongrede ortaya çıkan tablo, SP içindeki krizin artık gizlenemez derecede olduğunu ortaya koymaktadır.
SP kongresinde ortaya çıkan tabloyu ve yapılan tartışmaları nasıl anlamlandıracağımız sorusu, sadece tek bir siyasi parti ile ilgili olmanın ötesinde bütün Türkiye açısından önemlidir ve anlamlıdır. Türkiye’nin temel sorunu vesayettir. Devletin kendisini toplumun vasisi olarak konumlandırdığı ülkemizde, toplum olarak olgunlaşmamızın vesayet sistemi tarafından istenmediği görülmektedir. Başka bir ifade ile, devlet toplumun hep oyun çağını aşmayan çocuk olarak kalmasını istemektedir. Vesayet sisteminin kendisine özgü siyasi partiler yarattığını SP örneğinde görmüş bulunuyoruz. Ülkenin en köklü siyasi akımlarından biri olan Milli Görüş’ün siyasi partisinin hep çocuk kaldığı, oyun çağını hiçbir şekilde atlatamadığı görülmektedir. Erbakan ve Ak saçlılar denilen grup, kendilerini SP’nin vasisi görmenin ötesinde sahibi olarak görmektedirler. Ak saçlılar kendilerini hancı olarak görürken, Numan Kurtulmuş’u ise yolcu olarak konumlandırmaktadırlar.Erbakan ve Ak saçlılar denilen Milli Görüş’ün MGK’sı konumundaki grup, SP’nin ve Milli Görüş’ün çocukluktan kurtulmasını hiçbir şekilde istememektedirler. SP’de şu anda yapılan tartışma SP’nin genel başkanlık tartışması değildir. Yapılan tartışma, SP’yi çocukluktan kurtarmak için çırpınan Kurtulmuş ve ekibine karşı Milli Görüş’ün MGK’sı konumundaki Ak saçlıların duyduğu öfke ve nefretten kaynaklanmaktadır.
SP’nin çocukluğun oyun dönemini aşmadığı görüldüğü gibi, gerçek anlamda bir siyasi parti olmadığı da ortaya çıkmıştır. Şimdiye kadar beş tane büyük siyasi parti kuran Milli Görüş geleneğinin bugünkü temsilcisi durumunda olan SP’nin gerçek bir parti olmayı başaramamış olması kendileri açısından gerçekten çok acı bir durumdur. Milli Görüş geleneği, hep bir siyasi partiye sahip olmakla övünmesine rağmen, aslında hiçbir zaman gerçek anlamda bir siyasi partiye sahip olmamıştır. Milli görüş akımı, sözde siyasi partilere sahip olmasına rağmen, özde ise hep başka bir yapı üretmiştir. Siyasi parti adı altında hep kurumlar ortaya koyan Milli Görüş, aslında arka planda feodal bir egemenlik alanı yaratmıştır. Milli Görüş feodalizmi, SP’yi kendi tapulu malı saymakta ve oraya hiç kimseyi sokmamakta direnmektedir. Son kongre, SP’deki feodal yapıyı bütün çıplaklığıyla deşifre etmiştir.
Ak saçlılar denilen Milli Görüş MGK’sı tarafından çocuksuluğa mahkum edilen ve feodal bir egemenlik alanına çevrilen SP’de çoğulculuğa, farklılığa, özgürleşmeye ve değişime güçlü bir direnç gösterilmektedir.Son kongrenin ortaya çıkardığı tablo şu temel sorunun sorulmasını bir gereklilik haline getirmiştir: Son kongrenin ortaya çıkardığı tablo ve tartışmalar ışığında Türkiye’nin SP gibi bir siyasi partiye ihtiyacı var mıdır? Bu sorunun cevabı hem evettir hem hayırdır. Türkiye’nin SP’ye ihtiyacı yoktur, çünkü Ak saçlılar denilen derin Milli Görüş MGK’sının güç ve egemenlik ihtiraslarını ve arzularını tatmine yaramaktan başka hiçbir işleve sahip olmayan bir partiye Türkiye’nin ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin SP’ye ihtiyacı vardır, siyasi hayatımızda köklü bir siyasi geleneği olan SP’ye çocukluktan ve feodalizmden kurtularak gerçek bir demokratik bir demokratik siyasi partiye dönüşmesi durumunda ihtiyacı vardır. SP kongresi, kısır parti içi çekişmelerin ötesinde Türkiye’nin SP’ye ihtiyaç duyup duymadığını gündeme getirmiştir.Son kongreyi bu soru bağlamında okumak gerekmektedir.
14.07.2010