‘Tüfek icat oldu mertlik bozuldu’ diye bir söz var. Sanırım doğruyu ifade ediyor. Tüfek insanlara uzaktan zarar vermeyi mümkün hâle getirdi ve pusu kurmayı hem kolaylaştırıp hem teşvik etti. Barutlu silahların tüfekle kalmayıp daha da gelişmesi aslında en büyük zararı birey-siyasî otorite ilişkilerinde nispî eşitliğin bozulmasıyla ortaya çıkardı. Bireyleri sınırlarını aşan kamu otoritesi karşısında daha zayıf konuma düşürdü. Modern devletin otoritesini neredeyse meydan okunamaz seviyeye yükseltti. Kısaca, tüfekle başlayan süreç devletlerin canavarlaşmasına katkı sağladı. Mamafih, bu başka bir yazıya konu olmalı.
Para için de benzer olumsuz sözler var. Düşünce tarihinde iz bırakmış kimi büyük filozoflar paradan nefret etti. İster dinî ister seküler temellerde olsun, parayı neredeyse tüm kötülüklerin kaynağı olarak gördü. Dolayısıyla, beşerî problemlerin çözümünü paranın ortadan kaldırılmasında aradı. Aydınların paraya bu menfi bakışı, düşünür L. von Mises’in ‘Anti-Kapitalist Zihniyet’ (liberte.com.tr) adlı kitabında analiz edildi. Amerikalı akademisyen Alan Kahan da konuyu ‘Akla Karşı Para: Entelektüeller ve Kapitalizm Arasındaki Savaş’ başlıklı kitabında daha etraflı biçimde inceledi. Kasım ayı başlarında Türkiye’yi ziyaret eden Prof. Kahan’ın konuyla ilgili bir röportajı 11 Kasım 2013’te Yeni Şafak’ta yayımlandı (http://yenisafak.com.tr/roportaj-haber/entelektueller-parayi-kiskaniyor-27.11.2013-580792).
Paradan nem kapmak ve paranın her kötülüğün temelinde yattığını sanmak ve savunmak daha ziyade okumuş yazmış kesimine özgü bir yanılgı. Ortalama insan doğruya daha yakın. Paranın olmadığı bir dünya daha iyi değil kesinlikle daha kötü bir dünya olacaktır. Böyle bir dünyada şikâyet edilen kötülükler azalmayacak, katlanarak artacaktır. Her şeyden önce, para, esas itibariyle, bir araç. Tüm araçlar gibi, insanların hayatını kolaylaştırmaya hizmet ediyor. Belli bir mucidi bulunmuyor. Aynı anda dünyanın birçok yerinde birbirinden bağımsız olarak varlık alanına girmiş olmalı. Kaldırılması, beşerî hayattan atılması imkânsız. Kimse onu icat etmediği gibi hiçbir otorite de onu insan dünyasının dışına itemez. Buna yönelik tüm teşebbüsler başarısız oldu, hiçbir geniş toplum parasız yaşayamadı.
Para ortaya çıkmadan önce ekonomik hayat çok dar, ilkel ve hantaldı. Üretkenlik düşüktü. İşbölümü gayet azdı. Sermaye birikimi yavaştı. Bütün bunlar yüzünden insanların refah seviyesi yerlerde sürünmekteydi. Binlerce yıl boyunca ortalama insanın en büyük gailesi hayatta kalmaktı. Temel ihtiyaçları karşılamak deveye hendek atlatmaktan zordu. Fakirlik istisna değil kuraldı. İnsanlar vakitlerinin ve enerjilerinin neredeyse tamamını yiyecek temin etmeye harcardı. Para insanların önünde yeni ve önceden hayal dahi edilemeyecek ekonomik ufuklar açtı.
Paranın insanî hayata nasıl katkıda bulunduğunu ticarete etkileri üzerinden daha somut olarak görebiliriz. İnsanların ticaret yapması için ihtiyaçların mütekabiliyetine, bu mütekabiliyetin zaman bakımından da gerçeklemesine ve mübadele edilecek malların değersel yakınlığına ihtiyaç vardır. Bunlar mübadelenin ön şartlarıdır. Paranın olmadığı bir ortamda bu şartlar nadiren yerine gelir. Ticaret ancak takas yoluyla yapılabilir. Pazar genişlemez ve çeşitlenmez. İşlemlerin sayısı sınırlı, içeriği dar kalır.
Derslerimde verdiğim bir örneği özetleyeyim: Paranın olmadığı bir toplumda, bir inekle bir düzine yumurtanın sahipleri, isteseler de ticaret yapamazlar. Mallarının değersel eşitliğini sağlayamazlar. İnek sahibi ayrıca malını pazara taşımakta ilâve zorluklarla karşılaşır. Para ticareti mal-mal ilişkisinden mal-para-mal ilişkisine çevirerek mümkün hâle getirir ve kolaylaştırır. İnek sahibi ineğini para karşılığı bir kasaba satar. Aldığı paranın bir miktarıyla gidip bir düzine yumurta alır. Yumurtacı kasaba gidip eski sahibinin kim olduğunu bilmediği ineğin bir parçasını satın alır. Ticaret bunun gibi milyarlarca, trilyonlarca işlemle, mübadeleyle akar gider. İşlemler ne kadar çoğalırsa insanlığın durumu o kadar iyileşir. Refah seviyesi yükselir. Refah seviyesi yükseldikçe ortalama ömür uzar. Çocuklar açlıktan ölmez. Basit ihtiyaç maddeleri için kavgalar çıkmaz. Cömertlik erdemi doğar. Hayırseverlik artar ve kolaylaşır. İnsanlar temel ihtiyaç maddeleri dışındaki şeylere de (sanat, edebiyat vs.) ilgi göstermeye, kaynak ve zaman harcamaya başlar.
Paranın kötülüğü teşvik ettiği iddiası da temelsizdir. İnsan iyiyi de kötüyü de yapma kapasitesine sahiptir. Bencillik, egoizm, kendini düşünme insan tabiatının doğuştan gelen özellikleridir. Hiçbir sistem bunları yok edemez. Para ve para ekonomisi bu ‘kötü’ hasletlerin çoğunu sınırlar, regüle eder ve insanlığın yararına işlemesini sağlar.
Paranın insanlığa gerçekten çok büyük faydaları var. Tek cümleyle, para olmasaydı insanlar şimdiki kadar özgür ve müreffeh olamazdı. Bu durumda, ‘yaşasın para!’ desem ayıp olur mu?
Bu yazı Yeni Şafak Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.