Öcalan ile Erdoğan Görüştüyse Kılıçdaroğlu Nasıl Destek Alıyor!

14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçim’inde son düzlüğe yaklaşırken Millet İttifakı’nın söylemleri arasına Ak Parti’nin Öcalan ile görüştüğü iddiası yer almaya başladı.

“Erdoğan/Ak Parti’nin teröristlerle iş birliği yaptığı” algısı adına bu söylem ilk defa kullanılmıyor. Ak Parti ve Erdoğan’ın halk nezdindeki desteğini düşürmek için bu söylem 20 yıldır repertuarlarında yer almaktadır.

Bu seçimdeyse her açıdan tuhaf bir durum söz konusudur. Bir KCK-PKK yapılanması olan ve KCK’nin politik kararlarını uygulamak dışında kendisinde bir görev görmeyen HDP yeni adı ile YSP ile görüşen, onlardan destek isteyen bir Millet İttifakı ve onun adayı Kemal Kılıçdaroğlu gerçekliğine rağmen Erdoğan ve Ak Parti’yi Öcalan üzerinden teröristlerle ilişkilendirmektedirler. KCK ile ilişkisi kamuoyunca bilinen HDP resmi olarak Millet İttifakı ile görüşmüş ve söz konusu parti seçim meydanlarında Kılıçdaroğlu için oy istemektedir.

Beraber bir varsayımda bulunalım: Öcalan ile Erdoğan görüştüler ve bu seçimde Erdoğan’ın desteklenmesi kararı alındı. Bu varsayımın gerçekleştiği durumda HDP kendi seçmenine Erdoğan’ın desteklenmesini isteyecektir. HDP Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesini istediğine göre o zaman “Erdoğan Öcalan ile görüştü” söyleminden beklenen toplumsal tepkinin Kılıçdaroğlu’na gösterilmesi gerekmez mi?

“Erdoğan ile Öcalan görüşüyor” söylemleri hakkında herkesin anlayacağı şekilde kısa bir özet geçeyim. Kim kimle görüştüğüne bu yazıdan sonra karar verelim.

Tarih 9 Kasım 2013, yer İmralı Adası. İmralı Görüşme Notları isimli yayında yer alan görüşmelere göre isimler şöyle: Ahmet Davutoğlu, Abdullah Öcalan, Sırrı Süreyya Önder, İdris Balüken ve Pervin Buldan.

Söz konusu tarihin konuyla ilgili kısmı şöyle (özet):

“Önder: (Gezi olayları hakkında) Başbakan bana Alman gizli servisinin oyununa geldiğimi, saf olduğumu… (çözüm süreci hakkında) başlangıçtaki hassasiyetle hareket edeceksem heyette yer alabileceğimi ifade etti…Başbakana Kandil’e gideceğimi somut şeyler söylemeniz gerektiğini ifade ettim. O da bana “Cemil’e söyle bana meydan okumasın” dedi.

Öcalan: Ben Cemili uyarırım.

Önder: (Başbakanın sözlerini aktarmaya devam ediyor) Bana ne yapacağımı soruyorsun söyleyeyim. Her şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda Apo ile de anlaşmışım. Tek bir kırmızı çizgimiz var, o da Suriye’dir. Orada Kuzey Irak benzeri bir yapılanmaya asla izin vermeyeceğim.

Öcalan: Ona söyle. Biz de merkezi Suriye devleti içinde Kürtleri asla eritmeyeceğiz. Bu da bizim kırmızı çizgimizdir… Ben onlara Suriye’de beraber ittifak yapalım dedim. Davutoğlu iki yıl kaybettirdi. O çizgiyi Davutoğlu ihlal etti. Duvar neden örülüyor? Tel örgüler neden örülüyor?… Nasıl İran Hizbullah’ı destekliyorsa onlar da PYD’yi destekleyecek. ”

Burada yer alan ve söz konusu yayımda yer alan benzer ifadelere bir bütün olarak bakıldığında Öcalan ve Kandil’in HDP aracılığıyla hükümetten istedikleri Suriye’de KCK’nın bir parçası olan PYD’nın desteklenmesini, Suriye’de KCK’nin kabul edilmesini ve Türkiye’nin Suriye politikasının değiştirilmesini istemektedirler. Silahların bırakılması için bu talepler kırmızı çizgi olarak ifade edilmektedir. Benim okumama göre Çözüm Süreci’nin bitmesinin sebebi de sürecin bir silahları bırakma/bıraktırma olmaktan çıkıp her iki tarafın kırmızı çizgisinin Suriye olmuş olmasıdır. Öcalan ve KCK’ye Suriye tavizi verilmeyince Erdoğan onlar için yok edilmesi gereken bir düşman konumuna girdi. Resmi devlet tezi olan Kürtlerin yok sayılması anlayışını değiştiren, Kürt meselesinin önündeki en büyük engel olan Kürt dilinin kabul edilmesi ve saire gibi Erdoğan’ın insan hakları açısından attığı önemli adımların onlar için bir kıymeti kalmadı. Suriye’ye asker gönderen, Suriye’de KCK’nın varlığını kabul etmeyen ya da desteklemeyen Erdoğan’ın Türkiye’de Kürtler açısından atılan tarihi adımları da görmezden gelindi.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın desteklenmesi için Erdoğan-Öcalan görüşmesi gerçekleşti mi bilinmiyor. Bu bir iddia. Ancak 2013 yılında görüşmeler yapılıyordu. Öcalan ile Kandil’in Erdoğan’ı destekleme şartları bilinmektedir. Bugün Öcalan ve Kandil’in şartlarının hangi aday tarafından kabul edildiğine bakmak gerekiyor.

Kılıçdaroğlu ve CHP Erdoğan’ın Suriye politikasına karşı çıkmaktadır. HDP ve CHP’nin “hayır” oyu kullandığı Irak ve Suriye’ye asker gönderilmesinin iki yıl uzatılmasına ilişkin tezkere önerisi 26 Ekim 2021 günü Mecliste oylandı. Önerinin gerekçesi Irak ve Suriye’de Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerinin uluslararası hukuk çerçevesinde önlenmesi olarak ifade edilmekte idi.

Oylamada Millet İttifakının ortağı İyi Parti “evet” oyu kullandı. Parti adına yapılan konuşmalarda “hayır” tercihinde bulunacakları düşünülse de tercihlerinde tezkereye “evet” dediler. Parti adına yapılan konuşmada ülke içindeki sorunlara çözüm getirmekten aciz olan iktidarın tezkere ile yaklaşan seçimlerden dolayı gündemi değiştirme niyetinde olduğunu, İyi Parti’nin bir askeri operasyonun Türkiye açısından anlamlı bir siyasi ve askeri sonuç doğurmayacağını bildiğini belirtiyor. İyi Parti adına yapılan bir diğer konuşmada ise söz konusu tezkerenin gerekçesinin Suriye politikasında yanlışların devam edeceğini gösterdiği ile başlıyor. Ve bu tezkerenin 2023 seçimlerinde seçmen davranışlarını etkilemek için kullanılmasına izin vermeyecekleri sözleriyle bitiriyor.

Söz konusu tezkerenin gerekçesi PKK-PYD olmasına rağmen “Hayır” oyu kullanan CHP Grubu adına yapılan konuşmada bir kere dahi PKK ya da PYD ismi geçmemektedir. Terör örgütü adı geçmektedir. Bu kavram ile de PKK-PYD değil; İŞİD gibi örgütler ifade edilmektedir. Grup adına yapılan konuşma şu şekilde bitiyor: “Değerli milletvekilleri, sürekli radikal terör örgütlerinin yeni varyantlarının çıktığı bir alanda askerlerimizin daha fazla kalmasına karşı çıkıyoruz, radikal terör örgütlerine karşı askerlerimizin canlı kalkan olarak kullanılmasına karşı çıkıyoruz ve biz bu tezkereye “hayır” diyoruz.”

CHP grubu adına yapılan konuşma CHP ve HDP sıralarından alkışlandığı meclis tutanaklarında geçiyor. Bölgeyi bilmeyen ya da tezkerenin gerekçesini okumayan birisi sadece bu konuşmayı dinlediğinde Suriye’de terör örgütlerinin cirit attığını ancak PKK-PYD gibi bir terör örgütünün orada var olduğunu düşünmeyecektir. Ya da PKK-PYD’yi bir terör örgütü olarak düşünmemesinde haksız olmayacaktır. Nihayetinde PKK-PYD’nın terör örgütü olmadığını ifade eden HDP milletvekilleri bu konuşmayı alkışlamıştır.

HDP adına yapılan konuşmalarda ise tezkere ile PKK-PYD’nin zarar göreceği görülmektedir. Onlar da elbette PKK-PYD demiyor, bunun yerine “bu tezkere ile Kürtlere ferman çıkartılıyor” denilmektedir.

CHP grubu PKK-PYD gerçekliğini İŞİD benzeri terör örgütlerini öne çıkartarak görmezden geldiği anlaşılıyorken, HDP ise Kürt kimliğini öne çıkartarak PKK-PYD gerçekliğinin görülmesini istemediği anlaşılıyor. Nihayetinde ikisinin ortak noktası Çözüm Sürecinin bitmesine sebep olan, Öcalan ve Kandil’in kırmızı çizgileri olarak belirttiği Suriye’de Türkiye’nin çekilmesidir. Öcalan ve Kandil’in 2013 yılından beri talep ettiği Türkiye’nin Suriye politikasındaki değişiklikler, tezkere konusunun tartışıldığı 26 Ekim 2021 tarihli meclis konuşmalarında CHP ve HDP tarafından açıkça, İyi Parti tarafından ise zimnen kabul edilmektedir.

Sırrı Süreyya Önder ve Abdullah Öcalan arasında geçtiği ifade edilen İmralı Görüşme Notları isimli yayımdaki konuşmalar ve Tezkere hakkında yapılan meclis konuşmaları bir arada değerlendirildiğinde ortaya çıkan bir durum bulunmaktadır. O da Öcalan’ın 2013 yılında talep ettiği ve aynı gerekçe ile çözüm sürecini bitirdiği Suriye politikasındaki değişikliklerin Kılıçdaroğlu ve CHP tarafından desteklendiğidir. Suriye konusundaki Kılıçdaroğlu ve CHP’nın tutumu KCK tarafından destek görmüştür. Tezkere hakkındaki CHP grubu adına yapılan konuşmanın “meyvesini” bugün KCK-HDP “bir oy HDP’ye bir oy Kılıçdaroğlu’na” ifadesi ile Kılıçdaroğlu almaktadırlar.

Durum böyleyken kullanma tarihi bitmeyen ve her seçimde gündeme gelen “Erdoğan seçimde desteklenmek için Öcalan ile görüştü” söylemini öne sürmek gerçekten tuhaf bir tutumdur. Bir açıdan samimiyetsizliktir. Nitekim bu söylem ile oluşturulmak istenen algı, Erdoğan’ın ilkesiz ve samimiyetsiz olduğu, bir oy için terör örgütleri ile de görüşeceğidir. Oysa sonuçları itibari ile Erdoğan Öcalan’ın Suriye politikasını kabul etmemiş, PKK-PYD’ye taviz vermemiş ve HDP tarafından desteklenmemektedir. Aksine Kılıçdaroğlu ve CHP’nın Suriye tutumu HDP tarafından alkışlanmış ve seçimde destekleri alınmıştır.

Güya iktidar ilkesizlikle Erdoğan desteklensin diye Öcalan ile görüşüyor. Günlerce muhalefet ve yakın medya tarafından bu konu gündemde tutuluyor. Ama nasıl oluyorsa Kılıçdaroğlu KCK-HDP tarafından destek görüyor. Kılıçdaroğlu desteklendiğine göre iktidarın Öcalan ile görüşmesi iddiasında ne konuşulduğu önemli bir hal almaya başlıyor olsa gerek!

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et