Öcalan Hazırmış: Ya Destekçileri!

Nihayet! Beklenen Öcalan-DEM Parti görüşmesi gerçekleşti.

Kısaca hatırlatalım: Devlet Bahçeli, kimsenin beklemediği bir çağrıyla, Öcalan için umut hakkından bahsetmiş ve Öcalan’ın örgüte silahları bırakma çağrısında bulunmasını istemişti. Bu tartışmaların ardından DEM Partisi’nden bazı kişilerin Öcalan ile görüşmesi gündeme gelmişti.

DEM grubundan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, İmralı Adası’nda 28 Aralık 2024 tarihinde Öcalan ile görüştü. Görüşme sonucunda DEM’in yaptığı açıklamada, özetle, Öcalan’ın sürece destek olmaya hazır olduğu belirtilmektedir. Öcalan’a göre devir, Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.

Böyle cümleler ne kadar hızlı ve kolayca kurulabiliyor: Devir barış, demokrasi ve kardeşlik devriymiş. İyi de, hangi devir böyle bir devir değildir ki?

Bu cümleye ve cümlede geçen herhangi bir kavrama kimsenin itiraz edecek hali yok. Ancak bu çağrıyı ve bu kavramları anlamlandırmak için, iki önemli soruyu gündeme getirmek gerekiyor. Birincisi: KCK-PKK ve DEM başta olmak üzere, bunlara yakın duran “sivil toplum” kuruluşlarının, gazetelerin ve televizyonların, yani bir bütün olarak bu çevreler, barış, demokrasi ve kardeşlik çağrısının arkasında durabiliyor mu? Bu bağlamda, Öcalan’ın kendisi, kendi çağrısının arkasında durabiliyor mu?

İkincisi: Bir bütün olarak bu insanların sahip olduğu anlayışla barış, demokrasi ve kardeşliğin kurulması mümkün mü? Yani, örgütsel yapıları ve sahip oldukları ideolojik anlayışlar, barış, demokrasi ve kardeşliğin gelişimine uygun mu?

Geçmiş deneyimler, bu soruları cevaplandırmak ve çağrıyı anlamlandırmak için önemli veriler sunmaktadır. 2013 yılında başlayan çözüm süreci, yaşananlar ve tutumlar önemli bir referans kaynağıdır. Nihayetinde, Öcalan ile görüşen DEM’li heyet dahil yeni sürecin aktörleri, aynı aktörlerdir.

Öcalan, 2013-2015 çözüm süreci döneminde, şu an görüşmeye giden Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla kamuoyuna bir mesaj göndermiştir. Bu mesaj, 2013 Newroz’unda Diyarbakır’da toplanan kitleye okunmuştu. Tarihi bir an olan bu mesajda, fırsat, demokrasi, barış, kardeşlik gibi kavramların bolca geçtiği bir çağrı yapılmıştı. Öcalan, örgüte silahların bırakılması çağrısında bulundu.

Pervin Buldan çağrıyı Kürtçe, Sırrı Süreyya Önder ise Türkçe okudu. Buldan’ın okurken zorlandığı ve anlaşılmayan mesajı, Önder’in Türkçe okumasıyla daha net bir şekilde anlaşıldı.

Ancak, ne Türkçesi ne de Kürtçesi, bir kesim tarafından anlaşılmadı. O kesim de, yukarıda anılan KCK-PKK, DEM ve çevresiydi.

Bu yüzden, büyük tartışmalarla başlayan Kürtler ve Türkiye için kritik öneme sahip çözüm süreci çöktü. İki sebepten dolayı çöktü: Birincisi, Öcalan’ın çağrısına, kendi arkadaşları, yoldaşları sahip çıkmadı. İkincisi, sivil siyaseti güçlendirecek, buna değer veren, koruyan bir yapılanma ile karşı karşıya değildik. Nihayetinde, o dönemde Pervin Buldan aracılığıyla Öcalan’a, Demirtaş bir not göndermişti. Notta, demokratik siyasetin örgütün baskısından dolayı gelişmediği anlatılmaktaydı.

Öcalan’ın 2013 mesajı net ve anlaşılırdı. Ancak KCK-PKK silahları bırakmak istemedi. O dönemde barış ve demokrasi için söz verenler, Öcalan’a KCK-PKK’yı şikâyet eden Demirtaş dahil olmak üzere, örgütün çağrısının yanında oldular. El birliğiyle, Kürtler için tarihi bir an, fırsat ve imkânlar sabote edildi ve terörize edildi.

Örgüt silahları varoluşsal bir değer olarak görüyor. Demokrasi, çoğulculuk, barış ve siyaset gibi kavramlar, örgütün zihinsel yapısında bir yer tutmuyor. Aksine, bu kavramlar, böylesi yapılar ve anlayışlar karşısında korunması gereken değerlerdir. Yani, bu kavramların tehdit altında olduğu bir yerde, böylesi yapılanmalar var demektir.

Bu noktada, Öcalan’ın yeni süreçte de ifade ettiği tarihi an, demokrasi, barış ve kardeşlik temalı mesajları geçmişte karşılık bulmadı. Yeni süreçte karşılık bulacağına dair iyimser bir düşüncede değilim. Gerçi Demirtaş, bu sefer sahip çıkacağını belirtti. Ancak zaman, ne kadar tutarlı ve samimi olduğunu gösterecektir.

Bugün, yeni bir çözüm süreci için ortam olgunlaşmışken, geçmişin hatalarından ders çıkarılmadığı sürece, Öcalan’ın söyledikleri yine boşa gidebilir. Çünkü bu süreç sadece Öcalan’ın çağrısıyla ilerleyemez. Örgüt ve onun çevresindeki yapılar da değişmeli. Sadece siyasi irade değil, aynı zamanda bu yapılar, barış ve demokrasiyi içselleştirerek bu sürece destek olmalıdır. Bu bağlamda, Öcalan’a destek verenler de, bu çağrıyı içtenlikle sahiplenmeli ve sadece kelimelerle değil, eylemleriyle de doğrulamalıdır.

Sonuç olarak, KCK-PKK ve kendisini bu yapılanmanın dışında görmeyen DEM gibi yapılanmaların şiddete bakış açıları değişmediği ve sivil siyasete inanan bir değeri geliştirmedikleri müddetçe, Öcalan’ın demokrasi, barış, kardeşlik, tarihi an gibi söylemlerinin bir anlamı olmayacaktır.

Geçmişte, Öcalan’ın çağrısına kendi arkadaşları sahip çıkmadı. Yeni süreçte, ben iyimser olmamakla birlikte, sahip çıkmalarını dilerim.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et