“Küba’da bile” sol, şiddetle arasına mesafe koydu, bizde santim ilerleme yok!
Her şey değişti ve dönüştü bizim sol adeta tarihin tozlu sayfalarına yapışmış kalmış.
Türkiye’de sosyalistlerin şiddet severliğinin sergilendiği sahalardan biri üniversiteler olagelmiştir. Üniversiteler alan hâkimiyeti kurma ve mevzi kazanma stratejilerinin sonucu olarak öteden beri terörize edilirler. Vakti zamanında, bir devrim umudu ve silah eşliğinde yapılan eylemler, şimdilerde iyice arkaik ve parodik bir hale düştü. Üniversitelerdeki sol şiddet, bugün bir tür nitelikli ve organize siyasî holiganlığa evrilmiş durumda.
Üniversitelerdeki örgütlü sol gruplar kendileri dışında başka bir fikrî ve siyasî oluşuma hayat hakkı tanımak istemiyorlar. Kendilerine düşman belledikleri grup, kişi veya fikirlere karşı tahammülsüzler. Üniversitelerdeki diğer gruplara musallat oluyorlar, sözlü ve fiziki tacizle onların aktivitelerini terörize ediyorlar, engelliyorlar. Zorbalık ve kabadayılık yoluyla “karşı takımın taraftarlarını” yıldırmaya, korkutmaya, pes ettirmeye çalışıyorlar. Bağırıyorlar, çağırıyorlar, hakaret ediyorlar, tehdit ediyorlar, üstlerine yürüyorlar, iteleyip kakalıyorlar, eşyalarını dağıtıyorlar. Bildiğin holigan davranışı sergiliyorlar.
Bu siyasî holiganlık vaka-i adliyeden sayılır oldu. ODTÜ’de bir sempozyum için bulunan Sevan Nişanyan’a yapılanlar hafızalarda. Bugünlerde ise arka arkaya sosyalist holiganların eylem haberleri geliyor. Hacettepe Üniversitesi’nde bir asistanın kapısına tehditler eşliğinde kırmızı boya atmışlar. Ankara Üniversitesi’nde bir grup sosyalist holigan mescitte Kuran okuyan kız öğrencileri hedef seçmişler. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde İHH için stant açan öğrencileri hedef alıp stantlarını dağıtmışlar.
Bu sosyalist holiganlık bazılarına tolere edilebilir boyutlarda görünebilir. Ancak görünenin ötesinde daha derin bir problem var ortada.
Sol şiddeti meşru ve işe yarar bir araç olarak görmekten vazgeçmediği sürece, holiganlık, imkân ve güç bulduğu ilk fırsatta teröre dönüşmeye hazır bir nüvedir. Örneğin, başka bir sol oluşum olan PKK Kürt şehirlerinde mahalleleri işgal ediyor, hendekler kazıyor, muhalif insanları ve kamu görevlilerini tehdit ediyor, öldürüyor, evleri ve camileri yakıp yıkıyor. Siyasî holiganlık ile hard-core siyasî şiddet arasındaki zihnî ve fiili mesafe hiç fazla değil.
İkinci olarak, bu sol holiganlık reaksiyoner sağ oluşumları tetikleyebilir. Sağ eğilimli öğrenciler bu holiganlara karşı benzer mücadele yöntemlerini kullanmaya başlayabilirler. Böylece siyasî holiganizm hem sağ hem sol gruplar üzerinden iyice üniversiteye yerleşir. Şiddetin dozu ve kapsamı gittikçe artar. Sonuç, üniversitelerdeki genel özgürlüklerin kısıtlanması olur.
Üçüncü olarak, bu sol gruplar hem zorbalık yaparak diğerlerinin özgürlüklerini ihlal ediyorlar. Hem de meşru müdafaa veya müdahaleyle karşılaştıklarında, saldırıya uğradık diye arsızlık ediyorlar. İdeolojik propaganda uğruna gerçeği o kadar çarpıtıp manipüle ediyorlar ki, bir süre sonra yalancı çoban misali ortada kalabilirler. Gerçekten mağdur olduklarında arkalarında onları destekleyecek bir kamuoyu kalmayabilir.
Solda şiddeti palazlandıran iki unsur var. İlki, sol kesim elitlerinin şiddet karşısında açık ve net bir pozisyon almak yerine, soldan gelen şiddetin apolojistliğine soyunmalarıdır.
İkincisi ise merkez solun, ideoloji ve politikalarına demokrasi ayarı ve güncellemesi yapmaması yüzünden boşta kalan sol politik sahayı aşırı solun net ve hazır cevaplarla hızlıca doldurabiliyor olmasıdır.
Yeni Yüzyıl, 11.12.2015