Kupayı kim aldı, kim verdi?

Korktuğum olmadı. Açıkçası, Fenerbahçe-Galatasaray süper finalinin çok daha kötü olaylarla sonuçlanmasından korkuyordum.

Şampiyonluk maçının sadece futbol tarihine değil Türkiye tarihine de ‘kara bir gün’ olarak geçmesi işten bile değildi. Olup bitenlerin bilançosuna bakıp ‘daha ne olacaktı?’ diye sorabilirsiniz. Gözaltına alınan, yaralanan insanlar; tahrip edilen, yağmalanan yerler… Daha çok şeyler olabilirdi. Her şeye rağmen olayların bu düzeyde kalmasında emeği geçen herkesi kutlamak gerek.

Ancak bu işten çıkaracak dersler var. Öncelikle bu ‘süper final’ saçmalığına bir son vermek gerek. Yayıncı kuruluşun, sözleşmede olmayan ‘ekstra’ maçlar ve adeta yeni bir lig formatıyla ‘ekstra kazançlar’ elde etmesi uğruna daha fazla risk alınamaz. Bu ülkede uzun, genellikle tartışmalarla ve gerginliklerle dolu lig maratonunun ardından ‘süper final’ adı altında derbilerle şampiyonu belirlemek akıl kârı değil. ‘Derbiler’ diyorum, çünkü ligin tepesinde bu yıl ortaya çıkan ‘dört büyükler’ tablosu istisna değil, normal ve beklenen sonuç. Bundan önceki yıllarda olduğu gibi bundan sonra da ‘son dört’ çok büyük ölçüde ‘dört büyükler’den oluşacak.

Normal derbilere bile ağır rekabet ve gerginlik hakim olurken buna bir de şampiyonluğu endekslediğinizde şiddetin tavan yapması kaçınılmaz olur. Bu ülkede şampiyonluğun derbilerle belirlenmesini kimse kaldıramaz; ne Federasyon, ne hakemler, ne futbolcular ve ne de taraftarlar…

Çok riskli bu sürecin tekrarlanması düşünülemez. Bunun kararını da kulüplerin talepleri doğrultusunda Federasyon vermeli. Federasyon demişken, şunu da söyleyelim; futbola sahip çıkması ve yönetmesi gereken bu kurumun hali içler acısı. Son bir yılda futbola müdahil olmayan kimse kalmadı; Federasyon hariç! Siyaset, yargı, yayıncı kuruluş, UEFA vs… Türkiye futbolu gelecek sezon Avrupa şampiyonalarından dışlanırsa bunun faturası da Federasyon’a çıkarılacak kuşkusuz. Başbakan’ın ‘Avrupa’ya katılmasak da olur’ sözünün ardından Federasyon’un adeta bunu garanti edecek bir şike kararına imza atması tek bir şeyi gösteriyor; Federasyon özerk değil siyasetin gölgesi altında. Bunu cumartesi gecesi Saracoğlu Stadyumu’nda yaşananlar da gösterdi. Bütün gazetelerin yazdığı hikâye; Şampiyon Galatasaray Saracoğlu’nda üç saat bekledikten sonra kazandığı kupayı alabildi. Kupayı kazanana vermek üzere Saraçoğlu’na getiren Federasyon şampiyon Galatasaray olunca telaşlanmış. Kupayı soyunma odasında Galatasaray’a ‘teslim etmek’ istemişler. Arena’ya da getirebiliriz demişler. ‘Siz şimdi gidin, biz yarın kargoyla göndeririz’ teklifinde bile bulunabilirlermiş hani!

Neyse ki Fatih Terim krizi çözecek teklifi yapmış; Abdurrahim Albayrak’a ‘Başbakan’ı ara demiş’. Başbakan’a anlatmışlar durumu; ikna etmişler. Başbakan da Federasyon, valilik vs. arayıp Galatasaray’ın sahada kazandığı kupayı sahada almasını sağlamış. Başbakan krizi çözmüş, haklıya hakkını teslim etmiş. Eminim Galatasaraylılar bunu şükranla hatırlayacaklar. Ancak bu durumu Federasyon nasıl içine sindirecek? Türkiye futbolunu, özerk olması gereken Federasyon mu, yoksa Başbakan mı yönetiyor? Madem kazanana kupayı verecek bir ortam dahi oluşturamıyor Federasyon, nasıl ve neden ‘süper final’ diye bir şey icat etti?

Kısaca, Federasyon’un kararsızlığı ve iktidarsızlığı dışarıdan müdahalelerin önünü açıyor. Sonuç, futbola siyasetin, siyasete de futbolun karışması… Dahası da var. Futbol dışında gelişen komplo teorileri de futbol dünyasına ithal ediliyor. Üstelik buna koca koca insanlar da inanıyor; hem de siyasette komplo teorilerine prim vermeyen insanlar… Her şey karıştı; futbol, yargı, Ergenekon… Birileri, şike soruşturması ve yargılamalarını Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak için kullandılar; bunları eşlediler ve arkasındakileri de aynılaştırdılar. Bu kampanya davaları düşürmeye yetmedi ama futbolu da iyice kararttı. Futbolun sadece futbol olmadığını biliyorduk, ama bu kadarı da fazla.

Futbola dönersek… Şampiyon Galatasaray’ı tebrik ediyorum. Umarım Şampiyonlar Lig’i için engel çıkmaz da onları gelecek sezon Avrupa’da izleriz. Maçın sonunda Galatasaray’ın soyunma odasına giderek futbolcuları tebrik eden Fenerbahçe’nin kaptanı Alex de övgüyü hak ediyor. Bence Alex’in bu hareketi golleri kadar ‘şık’….

 

Zaman, 15.05.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et