Darbecilik bir hastalık, en iyi tedavi de yargılamak. Ancak yargılamak yetmez; hastalığın neden kaynaklandığını, virüsün nereden bulaştığını da saptamanız gerek eğer hastalığın kökünü kazımak niyetindeyseniz.
Daha geçenlerde bir tümgeneralin dehşet konuşmaları düştü medyaya. Adam asker değil sanki ‘tasarımcı’; kafasına göre toplum tasarlıyor, o toplumun dinini, inancını, düşüncelerini belirleyebileceğini sanıyor.
Bitmez bu ‘tür’ subayların nesli, eğer sorunun kökenlerine inmezseniz. TSK’nın generallerinin yüzde yirmisi darbe davalarından yargılanırken bir başkası hâlâ böyle konuşabiliyor işte. Bataklığı kurutmak yerine, bataklığın ürettiği sivrisineklerle uğraşmanın sonu gelmez. Onlarcası yargılanıyor, ama alttan gelenlerin demokrasiye ve sivil iradeye sonuna kadar bağlı kalacağının bir garantisi yok. İlker Başbuğ ve Çevik Bir gibi isimlerin bugün yargılanıyor olması az bir şey değildir, ama darbeci zihniyetin kökünün kazınması için yetmez; kaynağın kurutulması şart.
Bunun için de iki alana eğilmek gerek. Bunlardan birincisi subayların eğitimi. Darbeci kafa ve zihniyet bir sonuç aslında. Bu sonucu üreten bir eğitim, kimliklendirme süreci olmalı. Türk subayı neden darbe eğilimli oluyor? Bu sorunun cevabını herhalde subayların eğitiminde aramalıyız.
Mehmet Ali Birand dünkü yazısında ‘Böyle subay yetiştirirseniz darbeye hayret etmeyin.’ diyordu. Haklı; Birand Türk ordusunu iyi tanıyanlardan birisi. Yıllar önce yazdığı ‘Emret Komutanım’ın henüz bir benzeri yok. Darbeyi meşrulaştıran ve hatta gereklendiren askerî eğitimi biliyor. Vardığı sonuç şu: ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay yetiştirme sistemi, verilen eğitim, subayımıza açıkça, gerektiğinde darbe yapma hakkı olduğunu öğretiyor.’
Hakikaten böyle olup olmadığını denetleyecek bir sivil otorite var mı? Varsa, bu otoritenin şimdiye kadar yaptığı gözlem ve denetimlerin raporları nerede? Yoksa, Tevhid-i Tedrisat Yasası’yla ‘eğitim tekel’ini elinde bulunduran Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor?
Askeri eğitim şeffaflaşmalı; sivil gözetim ve denetim etkinleştirilmeli, eğitimin içeriği demokratik değerlerle uyumlaştırılmalı.
Subayların eğitimi konusunda pek bir şey bilmiyoruz. Eğitimin teknik boyutu uzmanların işi elbette; ama genel kültür formasyonu veren boyutundan da haberdar değiliz. Bu okullarda sadece askerî eğitim verilmediği, belli bir ‘kültür’ aktarıldığı ise herkesin malumu. Tamam, kurumsal kültür ‘mensuplar’a aktarılır, ama bizde bu kurumsal kimlik ve kültürel iklim darbeciliği besliyor ve kimse de bu meseleye el atmıyor.
Subay adayları okullarda siyasî iradeye bağlılığı değil, siyasî irade karşısında ‘tetikte’ durmayı, ona güvenmemeyi öğreniyor. Siyaseti kirli, siyasetçileri potansiyel hain olarak görüyor. Herkesin, her kurumun çürüyebileceğini, hatta çürüdüğünü bir tek namuslu ve onurlu grubun subaylar olduğu zannediyor.
Vesayet rejimi böyle bir kimlik ve algıyla meşrulaştırıldı hep. Kendilerini ‘kutarıcı’ ve hatta ‘sahip’ olarak gören subaylara ‘darbe virüsü’ bulaşmıştır. Fırsatını bulduğunda veya fırsatı oluşturduğunda da darbeyi yapar bunlar.
Böyle bir kültür ve kimlik üreten askerî eğitim kabul edilemez artık. Ordunun demokrasiye ve siyasî iradeye bağlılığını askerî eğitimin en temel ilkesi haline getirmek şart. Bu da sivillerin sorumluluğu ve işi.
İkincisi yapısal dönüşüm adımı TSK İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesini dönüştürmekten geçiyor. Bakın, yaptıklarının ‘postmodern darbe’ olduğunu geçmişte gururla ifade eden Çevik Bir bugün nasıl savunma yapıyor? ‘Vazifemi yaptım, yapmasaydım suçlu olurdum’ diyor. ‘Vazife’nin kaynağı olarak da meş’um 35. maddeyi gösteriyor. Darbecilerin dillerinde sakız, savunmalarında dayanak olan 35. madde behemahal değişmeli.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın bu konudaki yasa teklifi Meclis’te. Bilmek istiyoruz, AK Parti bu teklifin arkasında duruyor mu? Arkasındaysa hızla yasalaşmayı sağlayacak süreci neden başlatmıyor? Gecikmenin hiçbir açıklaması yok. Sizce?
Demokrasiyi geri döndürülemez bir kazanım olarak garantiye alma sorumluluğu öncelikle siyaset kurumuna ait. Teker teker darbecilerle uğraşmaktansa darbeci üreten bataklığı kurutmak adına darbeciliğin kültürel ve yasal dayanakları temizlenmeli. Tekrar başa dönmemek için…
Zaman, 20.04.2012