Kamu görevine girişte eşitlik gerçekten var mı?

Liberal demokrasinin temel ilkelerinden biri kamu görevine girişte eşitliktir. Kamu görevine girişte vatandaşlar arasında hiçbir sebeple ve hiçbir surette ayrım yapılamaz. İnsanlar dil, din, deri rengi, etnisite, sosyal ve ekonomik durum yüzünden kamu görevi almada pozitif veya negatif diskriminasyona tabi tutulamaz. Kamu kurumlarına eleman almada olabildiğince objektif davranmak ve sadece ehliyet ve liyakata, işin gerektirdiği niteliklere sahip olunup olunmadığına bakmak gerekir.

Bu soyut ilkelerin her bir demokraside ne kadar işlediği araştırmaya değer bir konu. Hiçbir demokrasinin bu bakımdan mükemmel olmadığı, her demokraside şu veya bu ağırlıkta çeşitli problemlerin bulunduğu kesin. Hayat her zaman mevzuata yüzde yüz uygun işlemiyor ve mevzuat ayrımcılığı kesinlikle yasaklasa bile lokal veya genel iktidar makamlarının sahip olduğu zihniyet ayrımcılığı bir şekilde uygulayabiliyor.

Kamu görevine girişte eşitliğin olmamasının nahoş bir durum teşkil ettiği açık. Bu fenomen negatif ayrımcılığa tâbi tutulan insanların umutlarını kırar, özgüvenlerini sarsar, yaşama sevinçlerini baltalar, ülkeye olan inançlarını ve bağlılıklarını kemirir. Ayrıca, ülkeyi bu kimselerin enerjisinden, çalışkanlığından, yaratıcılığından mahrum bırakır. Ayrımcılık, kayırdığı insanlara ve onlar üzerinden ülkeye zarar verir. Hak etmediği yere iltimasla gelenler, işte yükselmenin vasıflara ve iyi çalışma alışkanlıklarına değil, özel ilişkilere bağlı olduğu kanaatine varır. Enerjisini iş becerilerini değil ilişki ağları örme becerilerini geliştirmeye harcar. Bu yüzden emekleri vasıf kazanamaz, üretken ve verimli olmaz.

Kamu görevine girişte ayrımcılık, tüm dünyada önemli bir konu, bunun ana nedeni neredeyse her ülkede kamunun en büyük işveren olması. ABD gibi ayrımcılığın özel sektör açısından dahi tartışıldığı yerler var, ama bir taraftan çoğu ülke henüz o noktadan hayli uzak bir taraftan da ayrımcılığı önleme adına devletin özel sektöre müdahalesi ahlâkî temelleri ve sonuçları açısından çok tartışmalı.

Türkiye”de durum nasıl? Önce bu ülkede ayrımcılıkla karşılaşmanın sürpriz olmadığını hatırlatalım. Ne yazık ki, kamu görevine alışta çoğu zaman çoğu yerde ayrımcılık karşımıza çıkıyor. Söz gelimi, 28 Şubat sürecinde Sünnî muhafazakâr çevreler ciddî bir ayrımcılıkla karşılaştı. Tesettürlü kadınlar üniversitelerden ve birçok kamusal görevden, hatta avukatlık, doktorluk gibi serbest meslekleri icra etmekten engellendi. Ak Parti iktidarının son yıllarında dindarlara yönelik ayrımcı uygulamalar büyük ölçüde ortadan kaldırıldı. Polislik, odu mensupluğu ve hâkimlik dışında (üniforma gerektiren meslekler diyelim) başörtülü kadınlar her işi yapabiliyor.

AK Parti iktidarı zamanında diğer toplum kesimlerinin kamu görevi almak bakımından şansı nedir? Ateistleri, gayri Müslimleri bir yana bırakalım, Aleviler ve Alevilerin de içinde olduğu daha geniş seküler kesimler ne durumda? Ne yazık ki, şahsî gözlemlerim ve bana ulaştırılan bilgiler durumun pek iç açıcı olmadığını gösteriyor. Alevî gençlere özellikle meslek memurluğu kapısının neredeyse tamamen kapalı olduğunu sözüne ve gözlem gücüne güvenilir Alevî dostlarımdan, kanaat önderlerinden duyuyorum. Bu çok kötü ve haksız bir durum. Özellikle yüksek tahsil yapmış Alevî gençlerin istihdam edilmek için başvurabileceği en büyük alan kamu kurumları. Alevileri sistematik olarak işe almama, insan hakları ve demokrasiye aykırı olması yanında toplumsal ayrışmaya da sebep oluyor. Dışlanmışlık ve ayrımcılığa uğratılmış olma duygusuna kapılan ve çaresizliğin pençesine düşen Alevî gençler ülkeye de, sisteme de küsüyorlar. Radikal uçlara daha kolay savruluyorlar. Gezi olaylarında ve başka toplumsal olaylarda çok sayıda Alevî gencin yer almış olmasında kamuda işe girişte Alevî gençlerin uğratıldıkları negatif ayrımcılıkların da katkısı olmuş olabilir.

Ancak, sıkıntı sadece Alevî kesimlerle sınırlı değil. Alevî olmayan, hatta Ak Parti”ye sempati duyan, fakat dindar değil seküler bir hayat süren bazı gençler de ayrımcılığa uğramaktan, istenen vasıflara sahip oldukları hâlde dindar olmadıkları için işe alınmamaktan şikâyetçi. İyi bildiğim bir örnekte, itibarlı bir üniversiteyi bitirmiş, yurt dışında yüksek lisans yapmış, iki dil bilen, güçlü analiz kabiliyetine ve sıkı çalışma arzusuna sahip bir genç, yazılı sınavından geçtiği birçok iş müracaatında mülakatta elendi. Mülakatlarda karşılaştığı muamelelere, sorulan sorulara ve işe alınmaması için kendisine söylenen gerekçelere bakınca hayrete ve dehşete düşmemek mümkün değil.

Ak Parti çevrelerinin ve hükümetin Alevilere ve seküler kesime negatif ayrımcılık yapılmasını önlemek için acilen bir şeyler yapması şart.

26.08.2014, Yeni Şafak

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et