Gürsel Tekin’in hesabı ne?

CHP’nin içişlerini fazla bilmem.
Esasında hiçbir partinin içini fazla bilmem. Bizim gazeteci arkadaşlar arasında politika izlemeyi, partilerin içini avucunun içi gibi bilmek; klik mücadelelerini sıkı takibe almak; kimin, kimin adamı olduğunu ezbere saymak olarak anlayan çok insan vardır. Ben onlardan değilim. Bu ilgisizliğim yüzünden fazla bir şey kaybettiğimi de düşünmüyorum.

O yüzden şimdi benden Gürsel Tekin olayını parti içi güç dengeleri ve kariyer mücadeleleri açısından tahlil etmemi beklemeyin.

Ama başka bir şey söyleyebilirim:

Öyle zamanlar olur ki, özünde parti içi iktidar savaşı olarak başlayan bir mücadele, ideolojik ve siyasi mücadeleye dönüşebilir.

Parti içi bir başkaldırı, kendisine haklı zemin yaratmak için ideolojik ve siyasi bir muhteva kazanabilir. Ve kariyer için yola çıkan lider bu süreç içinde “yenilikçi” bir hareketin öncüsüne dönüşebilir.

Bir başka deyişle, siyasi koşullar bazen siyasi aktörlere kendilerini de aşan roller oynatabilir. Bu durumu “takiye” ya da “oportünizm” olarak değerlendirmek siyasetin doğasını anlamamaktır.

Zira siyasette liderlikle ihtiyaçlar arasındaki ilişkide belirleyici olan çoğunlukla lider değil, siyasi-toplumsal ihtiyaçlardır.

Bir başka deyişle, lider yeni bir siyasi dalga yaratmaz; siyasi ve toplumsal kabarış yeni bir lider yaratır. Lider o siyasi dalganın üzerine binip sörf yapmayı becerendir.

İki analiz çelişmiyor

Şu anda Gürsel Tekin olayının analizinde iki farklı görüşün ortaya çıktığı görülüyor: Bir kısım yorumcu Tekin’in tek derdinin koltuk kapma olduğu kanaatinde.

Bir başka grup ise bu çıkışı parti içi iki çizgi mücadelesi olarak görüyor. Tekin’in parti içindeki Kemalist kanada karşı daha demokratik bir duruşu ifade ettiğini; CHP’nin 28 Şubat ve 27 Nisan’daki tutumlarından rahatsız olan, darbecilerle arasına kesin çizgi çizmiş; kendi geçmişiyle hesaplaşma cesaretine sahip; geniş muhafazakâr kitlelere kapılarını kapamamış, tam tersine onları da kazanmayı hedefleyen bir CHP’yi savunduğunu söylüyorlar.

Bana kalırsa, bu iki analiz arasında bir çelişki yok. Zira, akıllı bir siyasetçi, “koltuk kapma” hedefinin, siyasette ortaya çıkan bir boşluğu doldurma hedefiyle birleşmedikçe hayal olarak kalacağını bilir.

Dolayısıyla Gürsel Tekin bireysel kariyer hesaplarıyla ortaya çıkmış da olsa, bu çıkışını kalıcı bir başarı haline getirmek için, bugün ihtiyaç duyulan “gerçek bir sosyal demokrat parti”nin liderliğine soyunabilir ve bu süreç içinde kendi de bu rolü içselleştirebilir.

Hepimiz görüyoruz ki, şu anda CHP kendi içinde iki ayrı partiyi barındırıyor ve bu yapı partiyi ideolojik ve siyasi olarak kilitlemiş vaziyette. Parti kıpırdayamıyor.

Zaten o yüzden de Kılıçdaroğlu inanılmaz siyasi istikrarsızlık içinde kıvranıp duruyor. Tam iyi bir şey söyledi diye sevinecek oluyorsunuz, ertesi gün o açılımı misliyle geri alan bir başka açıklama geliyor.

Öte yandan CHP tabanında, bu partinin Anayasa başta olmak üzere demokratik reformlara karşı barikat oluşturma pozisyonunu içine sindiremeyecek geniş bir kesim olduğunu biliyoruz.

İşte bu tabanın da zorlamasıyla, ulusalcı kanatla sosyal demokrat kanat arasında bir ayrışma yaşanabilirse, sosyal demokrat kanat özgür kalıp oynaması gereken tarihi rolü oynayabilirse, bu Türkiye için çok sevindirici bir gelişme olur.

 

Bugün, 07.05.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et