Geçen hafta sonu Karatekin Üniversitesi’nin davetlisi olarak Çankırı’daydım. Gençlerle birlikte ülkenin eğitim meselelerini masaya yatırdık. AK Parti’nin eğitim alanında attığı olumlu adımlardan biri de ülkedeki üniversite sayısını arttırmak oldu. Bu tür üniversitelerin son yıllarda ürettikleri projeler hem ülkeye hem de içinde bulundukları şehirlere ciddi katkılar sunuyor. Çankırı Karatekin Üniversitesi de bunlardan biri. Üniversiteli gençler “Geleceği İnşa Topluluğu” adında güzide bir topluluk kurarak önemli bir proje yürütüyorlar. Projenin ismi; Geleceği İnşa Et!
Proje, üniversiteli öğrencilerin temel ihtiyaçlarını üç kategori altında topluyor. Mesleki bilgilendirme, mesleki donanım kazandırma ve mesleki yönlendirme. Proje çerçevesinde seçilen 40 kişi için yürütülecek program ise bir hayli ilginç. Birinci aşama; sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, özel sektörün, yazarların deneyim ve tecrübelerinden faydalanılarak meslekler hakkında genel bir bilgilendirmenin yapıldığı aşama. Bu konuda öğrencilerde bir farkındalık oluşturulmak isteniyor. İkinci aşamada ise, öğrencilerin yetkinlikleri konusunda bir eğitim paketi hazırlanıyor. Neler yok ki. Çeşitli bölgelerde İngilizce dil kampları düzenleyerek 35 günde advanced seviyesini hedefliyorlar. Bu konuda bir hayli iddialılar. Ayrıca inovatif düşünebilme teknikleri eğitimi, diksiyon ve hitabet eğitimi, proje yazma ve yönetim, yazarlık eğitimi, liderlik ve motivasyon eğitimi gibi farklı başlıklardaki eğitimler de sırada bekliyor. Son aşamada ise öğrencileri çeşitli metotlar ile kazandıkları yetkinlikleri sahada uygulayabilme ve kullanabilme fırsatı sunuyorlar. Yani öğrenciler seçmiş oldukları alanlarda staj yaparak deneyimlerini pekiştirecekler.
Projenin bir önemli amacı da Türkiye’de yeni bir eğitim modelinin ortaya çıkmasına zemin hazırlaması. Öğrenciler, ülkedeki çarpık, tekçi, ideolojik eğitim sisteminin diğer birçok olumsuzlukların yanı sıra bireyin mesleki seçiminde de olumsuz bir etki yaptığının farkındalar. Bu bakımdan “eğitim sorunu” konusunda çok titizler bir o kadar da meselenin çözümü için istekli ve hevesliler. Bu bakımdan ben gelmeden bir gün önce hatta konuşmaya başlamadan bir saat evveline kadar eğitim çalıştayları düzenlemişler. Öyle ki önüme analiz etmem için her biri diğerinden önemli 200’den fazla soru ve önerilerden oluşan konu başlıkları getirdiler. Ne var ki vakit darlığından genel bir değerlendirme yapmak durumunda kaldık. Gençlerin büyük bir çoğunluğu bağımsız ve özgürlükçü bir eğitim sisteminin altını çizerek, eğitimde dayatmanın olmaması gerektiğini ifade ediyorlar. Ayrıca eğitimin ülke sorunların çözümüne bir katkı sunmasını, bireyin kendini gerçekleştirmesinde aktif rol oynamasını, mesleki yönlendirmenin küçük yaşlardan itibaren başlaması gerektiğini vurguluyorlar. Kısacası farklı dillerde ders anlatımından, ithal hocalara, düzenli olarak yazarların çağrılmasından, ders aralarında ney sesine ve halkla birlikte proje üretmeye varana kadar eğitim alanında bir yığın görüş ve öneri sundular. Hepsi üzerinde ayrı ayrı durulmaya değer konu başlıklarıydı.
Beni en çok sevindiren ve umutlandıran gençlerin eğitim meselesine olan ilgi ve alakaları oldu. Neticede hepsi çarpık eğitim sisteminin mağdurları. Bu bakımdan artık eğitim meselesinin çözülmesini talep ediyorlar ve daha özgür bir ülkede yaşamanın gerekliliğe inanıyorlar. Haklılar. Çünkü Türkiye artık tek bir eğitim sistemini ve modelini kaldıramayacak kadar demokratik dünya standartlarını yakalamış bir ülkedir. Gençlerimiz de bunun farkında. Geleceği inşa et projesini yürüten yetenekli gençlerden Vedat Karaca, Dicle Aktay, Ayşegül Albayrak, Sevgi Öğütücü, Cemre Yılmaz, Özge Arıcak, Olcay Aymaz ve arkadaşları da bu konuda bir hayli ısrarcı. Onlar arkadaşların kariyer sahibi olmalarını ve daha kaliteli bir ülkede yaşamaları için kıt imkânlarla ellerinden geleni yapıyorlar. Gençlerdeki enerji inanılmaz. Öğrenme azimleri, kararlılıkları en önemlisi de nezaket sahibi olmaları insana iyi ki böyle gençlerimiz var dedirtiyor. Allah saylarını arttırsın.
Yıllardır böylesi enerji dolu gençleri, rejimin yılmaz bekçileri gibi görüp, onlar üzerinden planlar yaptılar. Resmi ideolojiye, sadık, uysal, itaatkâr birer vatandaş olmaları beklendi kendilerinden. Onlar bekçi rolünü üstlendikleri oranda kendilerine değer kıymet verilen insanlardı. Bu yüzden eleştirel düşünceden uzak, pasif bir gençlik arzu edildi. Çok şükür son yıllarda -Anadolu’nun bu güzel ilinde de olduğu gibi- gençlerimiz ülkede değişen iklimden nasibi aldılar ve deyim yerindeyse kendilerini buldular. Onlar şimdi daha çok cesaretlendirilmeli, ürettikleri projelere destek olunmalı ve onlara değer-kıymet verilmelidir. Çünkü gençlere sahip çıkmak aynı zamanda ülke demokrasisine de sahip çıkmak demektir. Çankırı’daki gençler bu anlamda şanslı. Çünkü kendilerine başta valinin, belediye başkanın ve üniversite rektörünün destek olduklarını ifade ediyorlar. Ben de kendilerini tebrik ederim. Çankırı’da öğrenim gören tüm Karatekin öğrencilerine ayrı ayrı tebrik eder, başarılar dilerim..