Depresyon-kadın aldatma ve boşanma:
Depresyonun çektirdiği ruhsal acı fiziksel acıdan daha fazladır. Birçok hasta eşinden veya sevgilisinden şikâyetçiyse aldatma gündeme gelebilir. Depresyondaki kadın sıkıntılıdır, acı çekmektedir. Partnerinin (eşi-sevgilisi) her zamankinden daha fazla ilgi göstermesini, anlayışlı davranmasını, şefkat göstermesini ister. Eve daha erken gelinip kendisiyle ilgilenilsin beklentisi oluşur. Bir taraftan da kadında aşırı alınganlık ve kırılganlık baş gösterir. Erkeğiyle geçmişte de sorunları varsa; her hareketi batmaya başlar. Geçmişe de göndermelerde bulunur.
“O zaman da zaten böyle yapmıştı, şöyle davranmıştı” şeklinde negatif düşünceler ortaya çıkar. En küçük bir olaydan kavgalar çıkar. Negatif seçici algılama ile geçmişteki her olumsuzluk hatırlanır ve acı daha da ağırlaşır. Bu dönemde kadının istediği seks değildir. İlgi- sevgi- anlayış, şefkat, destek, paylaşımdır. Depresyonun getirdiği tahammülsüzlük agresyon ile sık sık kavgalar oluyorsa; erkeklerin çoğu eve geç gitmeye başlar ya da sorun olmasın diye hiçbir şeye ses çıkarmazlar. Bir kısmı değişik arayışlara (alkol, değişik kadınlar) yönelir.
İşte bu dönemde kadınlarda da arayışlar başlar. Kimisi kumara kimsi alkol ve uyuşturucuya başlar. Kimisi de düzensiz gece yaşamına girer. Bazısı tehlikeli ve süratli araba kullanır. (Gizliden gizliye intihar isteği olur.) Bazıları da sanal ortamda arkadaşlıklar kurar, saatlerce çetleşir.
Bunların bir kısmı sanallığı, gerçek yaşama aktarırlar. Kimi kadın da bazen boşluktan amaçsız çıktığı sokakta, alış-verişte vs. rastladığı ve kendisine ilgi gösteren bir erkeğe tutulabilir. Veya çevresinde olan ve durumunu fark eden başlangıçta hakikaten yardımcı olmak isteyen bir erkekle duygusal bir atmosfere girebilir. Ya da bu tip kadınlar, kızları bilen profesyonel çapkınların ağına düşerler. Daha sonra ciddi hayal kırıklıkları yaşar ve “ Erkek milletinden” nefret eder hale gelir.
Depresyonlu bayanların çoğunluğu eşinden ayrılmakla sorunun çözüleceğine inanır. Bir kısmı boşanır da. Depresyona girmeden öncede ciddi ailevî sorunları varsa, boşanmakla hata yapmaz. Ama depresyonlu iken sorun yaşıyorsa bu depresyona bağlıdır.
Boşanması hayrına olmaz…!
Bunun için depresyonlu insanın tedavinin 6 aylık süresi boyunca yaşamıyla ilgili ciddi bir karar almaması gerekir. (ayrılma, ev değiştirme, yeni arayışlar, iş değişikliği vs)
Depresyon ve cinsel yaşam
Depresyon içerisinde olan kadınların cinsel yaşamı da depresyondan nasibini alır. Bu konular ve seks yaşantısı eski önemini yitirir. Gerçi Türkiyeli kadınların çoğu seksi doyurucu yaşayamadığı ve orgazm olamadığı için “seks olsa da olur olmasa da olur” düşüncesinde. Fakat depresif kadın için seks; itici, zahmet verici ve gereksiz bir aktivite haline gelir. Bu yüzden kocasıyla ayrı yatan kadınlar olur. Hatta kocasının dokunmasını, öpmesini dahi istemez tiksinti duyabilir. Kocası sevgilisi vs. çok üzerine gelince; sinirlenip, bağırıp-çağırabilir. Bazı kadınlar sırf bu “yükten” kurtulmak için kocasına başka kadınlar için, hatta evlenmeleri için “vize” verir.” Başımdan gitsin de ne olursa olsun” derler. Bir kısmı bu yüzden boşanmaya kadar gider. Bu yüzden seks yaşamı normalken, günün birinde cinselliğin kötü ve istenmeyen bir şey haline gelmesi diğer nedenlerle beraber depresyonu da düşündürmelidir.
Çünkü depresyondaki kadının “benlik saygısı (kendine güveni)” zaten azalmıştır. Bir de cinsel yaşamdan çekilmesi onun kadınlık fonksiyonlarının sıfırlandığı anlamında algılanabilir ve değersizlik düşünceleri pekişebilir…
Depresyon kadın ve kıskançlık:
Doğasında aşırı kıskançlık olan kadınlar depresyona girdiklerinde eşini aşırı kıskanmaya ve takip etmeye başlarlar. Cep telefonunun mesajları ve aranılan numaralar kontrol edilmeye çalışılır. Ayrıntılı faturalar, kredi kartı ekstreleri gizlice okunmaya başlanır. Giyim ve öz bakıma dikkat edilir. Her farklı davranış ve bakış-giyiniş, yeni bir parfüm farklı yorumlanır. Bazı kadınlar ajan tutmaya kadar işi ilerletirler. Bu dönemde erkeğin anlayışlı ve eşine karşı çok açık-net-dürüst davranması gerekir. Şayet erkeğin “aldatma huyu” varsa bu dönemde kendisini “nadasa” bırakması gerekir. Çünkü kıskançlık krizinde olan bir kadından kurtulmak mümkün değildir.
Depresyon kadın şişmanlık-zayıflık:
Bazı kadınlarda depresyonda aşırı yeme gelişir. Durdurulmayan bir istekle sürekli bir şeyler yenir. Özellikle karbonhidratlar (unlu, çikolatalı-şekerli) mamullere aşırı düşkünlük görülür.
Sürekli buzdolabı açılır, sıkıldıkça yenir. Zamanla aşırı kilo alımı ve şişmanlık baş gösterir. Bu sefer de bu şişmanlık “kafaya takılır”. “Çok çirkin oldum, nasıl insan içine çıkacağım, dikkat çekeceğim, bu sene denize gitmeyeceğim, o halde evden çıkmayayım.” Şeklinde kısır döngü başlar. Bu depresyonu daha da şiddetlendirir. Ailesiyle ciddi çatışma yaşayan ve dışarı çıkması, sosyal aktiviteleri kısıtlanan bazı genç kızlar ailesinden “intikam alırcasına” yemek yer. Aile “yeme çatlayacaksın” dedikçe yer yer…
Diğer yandan bazı kadınların depresyonunda, iştah kesilir ve kısa sürede kilo verilir. Çevrenin tüm baskıları ve önerileri işe yaramaz… Dünyanın en iyi yiyeceklerini önüne koysanız cazip gelmez. Bazen kişi yemek dahi görmek istemez, yese de azıcık ve tat alamayarak yer.
Genç kızların “Anorektik” hallerinin birçoğunda depresyon da vardır. “Beden imajını” beğenmeyen ve bunu takıntı haline getiren kadınların büyük çoğunluğu depresyona girer. Takıntısı daha da artar. Yemekten nefret eder hale gelir.
Bu nedenle “yemek problemi” olan hanımlar mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurmalıdırlar, sadece diyetle rejimle sorun çözülmez. Altta yatan nedenlere eğilmek en doğrusudur…!
Depresyona bağlı her türlü belirti ve davranış değişikliği, depresyon tedavi edildiğinde tamamen geçer. Bu nedenle, depresyon içerisindeyken yaşamımızı ciddi etkileyecek hiçbir değişime kalkışmayalım. Düşündüğümüz şeyler doğruysa, tedavi olduktan sonra da doğrudur. Tedaviden sonra, hâlâ aynı düşünüyorsak, o zaman isteklerimizi gerçekleştirebiliriz.