Demokrasi ve kamusal işlerde şeffaflık

Demokratik sistemin temel özeliklerinden biri, kamusal işlerin şeffaf olmasıdır. Bununla kastedilen, kamu otoritesi kullananların icraatlarının kapalı kapılar ardında kalmaması, hem işleyiş süreçleri hem etkileri ve sonuçları bakımından vatandaşlar tarafından bilinir kılınmasıdır. Böyle olmasının gerekmesinin ilk sebebi, kamu otoritesi sahiplerinin bu otoritenin sahibi değil emanetçisi olmasıdır. Her türlü siyasî ve idarî yetkinin ve otoritenin asıl sahibi toplumdur. Toplum, kendine ait yetkileri, usulüne uygun olarak kamu otoritesini kullanma hakkını kazanmış kişilere-ekiplere emanet eder. Sadece bu değil, kamu otoritelerinin kendilerine verilmiş görevleri ifa etmeleri ve yetkileri çerçevesinde geliştirdikleri projeleri hayata aktarmaları için lüzumlu beşerî, maddî ve malî kaynakları da toplum sağlar. Kısaca, kamu otoritelerinin kullandıkları her türlü yetki ve kaynağın sahibi toplumdur. İkinci sebep şeffaflığın yozlaşmanın, yolsuzluğun önüne geçmede etkili olacak faktörlerden birini teşkil etmesidir. Başka bir deyişle, yozlaşma ile şeffaflık arasında bir bağ vardır. Şeffaflık arttıkça yozlaşma azalmakta, şeffaflık azaldıkça yozlaşma artmaktadır.

Ülkelerin yozlaşma (dolayısıyla şeffaflık) derecesini ölçen bir uluslararası endeks var. Transparency International tarafından hazırlanan Yozlaşma Endeksi ülkeleri yozlaşma derecelerine göre sıralar. Endeksteki puanlamada 100 tam temizliği 0 tam kirliliği gösteriyor. Türkiye 2013’te bu endekste 173 ülke arasında 50 puanla 53. sırada yer almakta. Buna göre, orta derecede temiz bir ülke. Yani ülkemiz ne anti demokratik ülkeler kadar kapalı, şeffaflıktan uzak ve yozlaşmış, ne de istikrarlı demokrasiler kadar şeffaf ve temiz. Şüphe yok ki, endeksteki yeri ülkemizi daha şeffaf hâle getirmek ve yozlaşmayı azaltmak için çabalamamız gerektiğini gösteriyor.

Kamu otoritelerinin yapıp etmelerinin şeffaflığının sağlanmasında basının önemli bir rol üstlenmesi beklenir. Basın özgürlüğü bu açıdan da önem taşır. Medya organları küçüklü büyüklü, mahallî ve merkezî kamu otoritelerinin faaliyetlerini, icraatlarını topluma duyurur. Vatandaşlar böylece yaşadıkları yerde ve ülkede ne olup bittiğinden, işlerin nasıl yapıldığından haberdar olur. Edindiği bilgilere dayanarak kamu otoriteleri hakkında kanaatler geliştirir. Bundan dolayı, devlet organlarının basın özgürlüğünü çiğnemesi, vereceği diğer zararlara ilâveten, vatandaşların kamusal işlerden ve onların yapılma biçimlerinden haberdar olma imkânını ortadan kaldırır, en azından çok azaltır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dört eski bakan hakkındaki yolsuzluk iddialarını araştırmak için kurulan komisyonun çalışmalarıyla, daha doğrusu eski bakanların ifadeleriyle ilgili olarak, komisyon başkanının müracaatı üzerine mahkeme tarafından alınan yayın yasağı kararı yanlış oldu. Bu karar demokrasinin, basın özgürlüğünün ruhuna aykırı ve şeffaflığa zarar verici. Vatandaşların komisyon oturumlarında yapılan açıklamalardan ve cereyan eden tartışmalardan haberdar olmaya hakkı olmadığı herhalde söylenemez. Kaldı ki, böyle bir yayın yasağının bu çağda işe yaraması, işlemesi ve amaca ulaşması da imkânsız. Nitekim, yasak etkili olmadı, aksine, merakları tahrik etti ve muhtemelen vakanın yasaksız bir ortamda görmüş olacağından daha çok ilgi görmesine sebep oldu. Ayrıca, ister istemez, hükümet olan bitenin üstünü örtmeye çalışıyor kanaatinin çeşitli çevrelerde doğmasına ve yayılmasına yol açtı.

Medya bir araçtır. Medyaya yasak vatandaş kitlelerine yasak anlamına gelir. Bu demokrasilerde normal karşılanamaz. Elbette medya organlarının sık sık sergiledikleri menfi özelliklerden haberdarız. Medya manipüle etmeye ve manipüle edilmeye çok açıktır. Bu yüzden, basın özgürlüğüne ilâveten mutlaka basında çoğulluk da olmalıdır. Aksi takdirde bir bütün olarak hükümetlerin veya başka güç odaklarının güdümüne giren medya demokrasiye de şeffaflığa da hatta ifade özgürlüğüne de faydadan çok zarar verir. Yukarda vurguladığım gibi, teknoloji ve toplumların karmaşıklaşması yüzünden yasaklar halkı habersiz bırakma arayışında istenen faydayı sağlamaz. Medyanın manipülasyon, yargısız infaz ve bilgi çarpıtma gayretlerine karşı en güçlü ve etkili mücadele ise, yasaklarla ve engellemelerle değil, doğru bilgilerle gerçekleştirilebilir. Doğru bilgi ısrarla ve gayretle topluma iletilirse, tek tek medya organları ne derse desin, ne yaparsa yapsın, vatandaşlar gerçekleri anlamaya ve ona göre tavır takınmaya muvaffak ve muktedir olacaktır.

04.12.2014, Yeni Şafak

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et