CHP’den hoş bir sürpriz

Geçenlerde yazdığım bir yazıda “CHP söylem düzeyinde demokratik bir anayasa yapımını savunuyor ama komisyona gönderdiği isme baktığınızda,

resmi ideolojinin anayasadan temizlenmesi yönündeki her değişikliğin karşısına dikileceğini tahmin etmek zor değil” diye yazmıştım.

CHP hoş bir sürprizle karşımıza çıkıp beni mahcup etti. Ama böyle mahcubiyete can kurban.

CHP’nin hukukçu kurmaylarına hazırlattığı anayasa taslağında birçok demokratik reform teklifi var. Bunların en önemlilerinden biri 66. madde ile ilgili olarak getirilen formül. CHP, bu maddede yer alan “Türklük” ifadesinin yerine “yurttaşlık” ifadesinin konularak vatandaşlık tanımının daha kapsayıcı bir biçim almasını öneriyor.

Bilindiği gibi 66. madde Kürtler açısından en kritik maddelerden biri. Daha önce hazırlanan Ergun Özbudun taslağı da farklı bir vatandaşlık tanımı getirerek bu tanımın etnik bir kimliğe (Türklüğü) atıf yapar halden çıkarılmasını öngörüyordu. Şimdi CHP de aynı formülü savunduğuna göre, 66. madde sorununu bitmiş sayabiliriz.

CHP taslağında ayrıca, devlet okullarında anadilin öğretilmesi imkânı tanınması, Anayasa’nın başlangıç bölümünün kısaltılarak yeniden kaleme alınması, Din ve Ahlak Kültürü dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması, seçim barajının yüzde 5’e çekilmesi, YÖK’ün kaldırılması, Milli Güvenlik Kurulu’nun anayasal bir kurum olmaktan çıkarılması, yerel yönetim reformunun yapılması, Askeri Yargıtay’ın kaldırılması, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gibi daha birçok değişiklik önerisi yer alıyor.

Şu an görüldüğü kadarıyla, bu öneriler arasında üzerinde uzlaşma sağlanmasının problemli olması beklenen üç mesele var.

Bunlardan biri CHP’nin Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesi ve üye seçiminin yeniden düzenlenmesi önerisi. Bu öneri, AK Parti’nin 2010’da gerçekleştirdiği ve referandumla kabul edilen Anayasa değişikliğinin geri döndürülmesi anlamı taşıyacağı için, üzerinde uzlaşılması çok zor görünüyor.

İkincisi, Din ve Ahlak Bilgisi dersinin kaldırılması ki bu da AK Parti ile CHP arasında bir başka uzlaşmazlık noktası oluşturabilir.

Üçüncüsü ise “devlet okullarında anadil öğrenimine olanak tanınması” ile ilgili madde. AK Parti ile CHP bu konuda aynı noktada duruyor. Ama bu formülasyonun BDP’yi ya da daha genel olarak Kürt kitleleri tatmin etmesi kolay değil. Zira onlar taa başından beri “anadil öğrenimi” değil, “anadilde eğitim” hakkı üzerinde duruyorlar ve bu konuda da haklılar.

Elbette, değişmez maddelerin olup olmayacağı ve yeni anayasanın felsefesini belirleyen başlangıç bölümünün nasıl kaleme alınacağı gibi konular da uzun müzakerelere konu olacak.

Ama biz de zaten yeni bir anayasa yapmanın tereyağından kıl çeker gibi kolay bir iş olmadığını biliyorduk. Bugün önemli olan, üzerinde müzakere edilebilecek böyle bir taslağın ortaya çıkmış olması. Bu, bizi dünden daha iyimser yapıyor.

Yeni bir felsefeyle, yeni bir vatandaşlık tanımıyla, yeni bir devlet-vatandaş ilişkileri anlayışıyla, vesayet rejiminin bütün kalıntılarını temizleyen ve 21. yüzyılın çok kültürlü toplum anlayışına uygun yeni bir anayasa yapabileceğimiz konusundaki umudumuzu arttırıyor.

 

Bugün, 15.10.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et