CHP, Türkiye Eksenli Bir Perspektifle Değişir!

Siyasi partiler arasında  bugünlerde en çok tartışılan ve konuşulan parti CHP’dir.Siyasi partilerin  değişik tartışmalara konu olması  doğaldır, ancak CHP ile ilgili yapılan tartışmalarda ve konuşmalarda doğal ve normal olmayan bir şey var gibi gözükmektedir.Genel seçimlere çok kısa bir sürenin kaldığı  şu anda CHP,  Ak Parti iktidarına seçimlerde  alternatif  iktidar adayı  olmayı başaran ana muhalefet partisi olarak konuşulup tartışılmamaktadır. Genel seçimler öncesi alternatif iktidar  adayı olmayı başaramayan bir ana muhalefet partisi ekseninde ülkenin  demokratikleşme, din-devlet ilişkileri ve Kürt sorunu  gibi ana sorunlarını   tartışmak sağlıklı değildir. Çünkü   Kürt sorunu, din-devlet ilişkileri ve  demokratikleşme  ekseninde CHP konuşulup tartışılmamaktadır. Bunun tam tersi yapılmamaktadır. CHP  merkeze alınarak  Kürt sorunu, din-devlet ilişkilerinin ve demokratikleşmeyi konuşup tartışmak, bu  ağır sorunlar konusunda yüzeysel ve  günübirlik tartışmalarla vakit, emek ve enerji israfına neden olmaktadır.

Türkiye’nin temel sorunu demokratikleşmedir. Devleti  kuran parti olmakla övünen CHP, hiçbir zaman Türkiye’de sahici anlamda   liberal demokrasinin  yerleşmesi, gelişmesi ve kurumsallaşmasının öncüsü olmamıştır. Bugün Türkiye’de yaşanılan derin demokrasi  krizinin  oluşturulmasında CHP geleneğinin   büyük payı vardır. Türkiye’nin sahici bir liberal demokrasiye geçmesini önlemek, toplumu  bütünüyle devlet kontrolünde  tutmak amacıyla ihdas edilen bürokratik vesayet rejiminin  mucidi ve savunucusu  CHP’dir.Şimdiye kadar CHP, bürokratik vesayet rejimine dair hiçbir ciddi eleştiri getirmemiş, bilakis vesayet  kurumlarını  hep savunmuştur. Türkiye’nin yeni, sivil ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda toplumda ciddi bir anlayış ve mutabakat ortaya çıkmasına rağmen, CHP’nin gündeminde  bu konu bulunmamaktadır. Son anayasa referandumunda takındığı tavırla CHP, gündeminde yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın bulunmadığını, ancak  mevcut  12 Eylül askeri anayasasını korumayı ve kollamayı kendisine misyon edindiğini   ortaya koymuştur.

Referandum sürecinde CHP’nin yeni genel başkanı Kılıçdaroğlu, başörtüsü sorununu ancak kendilerinin çözeceğini söylemiş, ancak şimdiye kadar  CHP,  başörtüsü yasağı sorununun bir daha gündeme gelmemek üzere çözümlenmesini sağlayacak    hiçbir  ciddi girişimde bulunmamıştır.CHP,  hala otoriter laisizm söylemini tekrar etmeye devam etmektedir. Din-devlet ilişkileri konusunda  bireyi, din  ve vicdan özgürlüğünü ve çoğulculuğu esas alan  liberal bir söylem ve politikanın geliştirilmesi konusunda CHP’de yeni  olarak nitelenmeyi hak eden  hiçbir gelişme söz konusu değildir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Urfa ve Diyarbakır’a yapmış olduğu  gezi,  kamuoyunda büyük ilgiyle karşılandı. Bu gezi, CHP’nin  Kürt sorununa  olan ilgisinin yeniden canlanışı olarak değerlendirildi ve CHP’nin Kürt sorununun çözümüne yapabileceği katkılar gündeme getirildi. Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisinin CHP’yi kamuoyu nezdinde şu anda  psikolojik açıdan Ak Partiden bile daha  avantajlı bir konuma getirdiğini söyleyebiliriz. Ancak  Diyarbakır gezisiyle oluşturulan olumlu psikolojik algı, toplumun cevabını beklediği şu anahtar soruya cevap olmaya yetmektedir: CHP, Kürt sorununun barışçıl, çoğulcu ve demokratik yollardan çözümü konusunda  yeni bir proje geliştirecek midir yoksa    Kürt sorunuyla  ilgili  artık klişelleşmiş CHP söylemlerini birtakım jest ve sembolik girişimlerle makyajlamakla mı yetinecektir?.

Demokratikleşme, din-devlet ilişkileri ve Kürt sorunu  çerçevesinde şimdiye kadar Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’ye baktığımızda ortaya çıkan tabloyu şöyle özetleyebiliriz: CHP,  kendisini eksene  alarak Türkiye’ye bakmaktadır. CHP ekseninden Türkiye’ye bakıldığı için CHP bir türlü  yenilenmemekte ve değişmemektedir.  Aslında yapılması gereken Türkiye ekseninden CHP’yi konuşmak ve tartışmaktır, çünkü CHP’yi değiştirecek ve yenileyecek güç tüm Türkiye’dir. Kılıçdaroğlu yönetimi, gerçekten  devletçi ve statükocu CHP yerine yeni, sivil, özgürlükçü ve demokrat bir CHP inşa etmek istiyorlarsa, CHP ekseninden Türkiye’ye değil, Türkiye’yi  eksen alarak CHP’yi değiştirmeli ve yenilemelidirler.

24.11.2010
 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et