CHP Dershanelerin Kapatılma(ma)sı Konusunda Ne Kadar Samimi ?
Türkiye son zamanlarda Ak Parti’nin Diyarbakır buluşmasına kitlenmiş bir yandan da “öğrenci evleri”, “dershaneler” gibi, güncel iç siyasi tartışmaların içerisine girmiştir.
Dershaneler üzerinden yürüyen tartışma, yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte daha da şiddetlenecek gibi gözükmektedir. Konu ile ilgili siyasi partiler, STK’lar, eğitim temsilcileri gibi, farklı kesimlerden alehte ve lehte açıklamalar gelmektedir.
Dershanelerin kapatılıp/kapatılmaması; sosyolojik, ekonomik, eğitimsel anlamda değerlendirilip artıları, eksileri ile birlikte dershaneleri meydana getiren koşulların incelenmesi ve bunun sonucunda da devletin müdahalesi yerine; eğitim sisteminin arz ve talep yaratan dengesi içerisinde değerlendirierek,“pazar”ın kendi iç işleyişine bırakılması gibi bir çok yöntem önerilebilir.
CHP ve Dershaneler
Bu tartışmada, CHP’nin durumu ve aldığı tavır yazımızın içeriğini oluşturacak. Tartışmanın daha ilk başında, CHP’nin yetkili ve etkili isimlerinden art arda keskin ve sert itirazlar geldi. CHP’nin bu konudaki samimiyetini test etme bakımından bunları kısaca hatırlamada fayda olduğu kanısındayım. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Sezgin Tanrıkulu “Dershaneler, milli eğitim sisteminin önemli parçasıdır. Önemli bir hizmet sunuyor. Dershanelerin eğitimde eşitsizliğin giderilmesinde büyük katkısı olduğu muhakkak” diyerek dershanelerin eğitimde eşitsizliğin önlenmesinde önemli bir rol oynadığına vurgu yapmaktadır.
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın ise “Dershaneler, Türkiye’nin bir gerçeğidir. Bu gerçeği görmezden gelemezsiniz. Eğitim sisteminde dershanelere gerek duyulmadığı takdirde konu tartışılır. O başka ama şu eğitim sisteminde dershaneler bir gerçektir. Herkesin parası pulu yoktur. Zannediliyor ki; dershaneye gitmek için para gerekiyor, parası olmayan dershaneye gidemez. Aksine dershaneyi kaldırırsanız parası olanlar özel hoca tutacak. Onlar gidecek özel hocadan aldığı derslerle üniversiteye girecek. Ama orta ve alt gelir grubundan insanlar dershaneye gidemediği için bir üniversiteye giremeyecek” demektedir. Sayın Ayaydın dershaneye parası olanın değil tam tersine parası olmayanın gittiğini eğer kapatılırsa orta ve alt gelir grubundaki ailelerin çocuklarının üniversiteye gidemeyeceklerini savunmaktadır. Muharrem İnce, Siirt’te ve İzmir’de verilen eğitimin aynı olduğunu ve ancak okullar arası öğretim kalitesinin aynı olmadığını ifade ederek dershanelerin kapatılmasının öğretim seviyesini daha da aşağıya çekeceğini belirtmektedir.
Son olarak da CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu parti gurup toplantısında yapmış olduğu konuşmada “sen kimsin dershaneleri kapatıyorsun” diye Başbakan’a seslenerek “Oturmuş karar vermiş beyefendi, kapanacak! Kimsin sen? Kimsin sen de kapatıyorsun. Sen kendini kral sanabilirsin, ama değilsin. Önce oturup düşüneceksin, neden bu dershaneler var. 4 binin üstünde dershane var. 50 bin öğretmen, diğer çalışanlarla beraber 100 bin kişi. Sen kapatacağım diyorsun, kimsin sen? Nereden alıyorsun bu yetkiyi?”, diyerek sözlerine devam etmiştir.
CHP’nin Samimiyeti
Yukarda CHP’li yetkililerin söylediklerinden yola çıkarsak, CHP, dershanelerin eşitsizliği ortadan kaldırdığını, parası olmayan yoksul insanların çocuklarının eğitim alma hakkına katkı sunduğunu, öğretim seviyesini artırdığı gibi varsayımlara dayanarak dershanelerin kapatılmasının ülkeye ihanet etme noktasına taşıdığı sonucu çıkmaktadır. Yukarda yazılanlar tek başına değerlendirildiğinde CHP’nin halkın yanında olduğu, yoksul insanların eğitim hakkını savunduğu, dershanelerin gerekli olduğuna inandığı gibi bir sonuç ile karşı karşıya kalabiliriz.
Bu söylem ve algı tamamen yanlıştır. CHP’nin söylediklerine bir bütün içerisinde bakmak ve öyle değerlendirmek gerekmektedir. Aşağıdaki ifadeler CHP’nin 2011 yılında Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu tarafından hazırlanan “Eğitim, Eşit Fırsat Yaşam Boyu Öğrenme” raporundan alınmıştır. “Sınavların Ortaya Çıkardığı Sorunların Boyutları” alt başlık altında şu ifadeler yer almaktadır, “Dershane sektörünün büyümesi ve ailelerin mali yükündeki artışlar: Yükseköğretime geçişteki rekabetin giderek artması, dershane sektörünün ve ailelerin üstlendiği maliyetlerin de artması sonucunu doğurmuştur. Günümüzde, dershane sayısı 4 bini, hazırlık kurslarına devam eden öğrenci sayısı da bir milyonu aşmış bulunmaktadır. Dershanelere yapılan harcamaların, yani sınav ekonomisinin boyutları Türkiye’nin eğitim yatırımlarıyla karşılaştırılır duruma gelmiş ve ailelerin toplam gelirleri içinde önemli miktarlara ulaşmıştır. Bu durum aynı zamanda, dershanelerden yararlanan ve yararlanamayan çocuklar gibi bir eşitsizliği de beraberinde getirmiştir”. (Rapora CHP’nin resmi wep sitesinden http://www.chp.org.tr/wp-content/uploads/egitimraporu.pdf linkinden ulaşabilirsiniz.)
Rapor’da, dershanelerin ailelerin harcamaları üzerinde önemli bir yük getirdiğini, ayrıca dershanelerin eşitliği değil tam tersine eşitsizliğe yol açtığı savunulmaktadır. Raporun 6. kısmında “Türkiye İçin Yeni Bir Eğitim Anlayışı” başlığı altında dershaneler ile ilgili “Dershanelerin öğrenci başarısına önemli katkı getirmediği çeşitli araştırmalarla doğrulanmıştır. Bu nedenle ülkemizde dershane gerçeğine ciddi bir çözüm getirmek ve dershaneleri eğitimin gündeminden çıkarmak gerekmektedir. ÖSYS’de yapılacak çok yönlü iyileştirmeler ve yükseköğretim kapasitelerinin genişlemesiyle birlikte, yükseköğretime geçiş sürecinde öğrenciler, aileler, öğretmenler ve okul yöneticileri üzerindeki aşırı kaygı ve baskılardan kaynaklanan dershanelere yönelim azalacak, böylece daha güvenilir bir seçme süreci ve daha iyi işleyen bir ortaöğretim sistemi oluşacaktır” denmektedir. Rapor’a göre dershanelerin öğrenci başarısına önemli bir katkı getirmediği savunulmaktadır. Rapor şu şekilde devam etmektedir, “Diğer yandan dershanelerin öğretmenler için önemli bir istihdam alanı oluşturduğu bir gerçektir. Okul, eğitimin merkezi haline getirilirken, dershanelerde var olan öğrenim birikim ve deneyiminin en yararlı biçimde israf edilmeksizin değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Dershanelerin özel okul statüsüne geçirilmesi ya da meslek okul ve kurslarına dönüştürülerek üniversiteye devam edemeyen gençler için ciddi bir seçenek oluşturması amacıyla gerekli çalışmaların yapılması…”
Raporda, rugün kapatılmasına karşı çıktığı dershanelerin, 2011 yılında hazırlanan rapora göre gereksiz ve verimsiz olduğunu söyleyerek kapatılması gerektiğini savunmaktadır.
CHP’nin, söylediklerini mi ciddiye alacağız, yoksa raporu mu?. Bundan şöyle bir sonuç da çıkarabiliriz, CHP’liler hazırladıkları raporları okumuyorlar ya da hazırladıkları raporlara kendileri de inanmıyorlar. Şimdi sormak gerekir, CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu başta olmak üzere diğer yetkilileri dershanelerin kapatılma(ma)sı konusunda ne kadar samimi?.